Haber yapmak zordur.
Meydana gelen olayda objektif olmak, ilkeli hareket etmek, 5N1K (Ne, ne zaman, nerede, nasıl, neden ve kim?) sorularını detaylarıyla cevaplandırmak ve bu cevapları olduğu gibi okuyucuya aktarmak gerekir.
Bilhassa ölümle sonuçlanan olaylarda hiçbir ihmali, ihtimali ve ayrıntıyı atlamadan aynı satırlarda paylaşmak gerekir.
Ben de bu düsturla hareketle; hiçbir ayrıntıyı atlamadan, yetkililerin etkisizliğinin, ilgililerin ilgisizliğinin nelere mal olduğunu bugünkü yazımda aktarmaya çalışacağım. 


Dün, Akçaabat İlçesi sınırları içerisinde bulunan Sera Gölü’nde talihsiz bir kaza yaşandı.
İçerisinde 3 kişi bulunan araç, yağış nedeniyle kayganlaşan yoldan çıkarak göle uçtu, ardından sulara gömüldü.
1 kişi olay yerinde, 2 kişi ise kaldırıldıkları hastanede can verdi.
İddialar arasında aracın aşırı hız nedeni ile kontrolden çıktığı da var.
Ancak bu ve buna benzer iddialar, hayatını kaybedenlerin boğularak yaşamını yitirdiği gerçeğini değiştirmez.
Her neyse.
Özetle haber bu…

Sera Göl’ü, bu güne kadar sadece doğa güzelliği ile basında yer almadı.
Çevresinde birçok kez ciddi kazalar meydana geldi.
Bunlarla da basında yer aldı.
O Göle sayısız otomobil, kamyonet, hatta kamyon uçtu.
Yaşanan her kaza bir öncekini hatırlattı, sonrasında o da unutuldu.
Yıllarca sürdü bu durum.
Peki, bunca kaza sonrası bölgede önlem adına ne mi yapıldı?
Bizzat şahit oldum.
Koca bir ‘hiç’.
Yaşanan bu son kazada aracın göle uçtuğu noktaya gittim ve özellikle görüntüledim.
Orada uyarıcı ne bir tabela, ne de aracın göle uçmasını önleyecek bariyerler var.
Şimdi diyeceksiniz ki; “olsaydı sonuç değişir miydi?”
Onu bilemem.
Ama o gün, o noktada bariyerin olmuş olması; kaza yapan araçta bulunan 3 insanın, gölde boğularak ölme ihtimalini en aza indirebilir veya ortadan kaldırabilirdi diyebilirim.
Keşke olsaydı ve biz bunları tartışıyor olmasaydık.



Şimdi bu duruma ‘Kader’ diyenleriniz olacak.
Zira bizler millet olarak, tedbirsizliğimiz yüzünden başımıza gelen her şeyi zaten Kadere bağlıyoruz.
Ne yaşanan olaylardan ders çıkarıyoruz, ne de yenilerinin yaşanmaması için tedbir alıyoruz.
Biz almıyoruz, bizim dışımızda tedbir alması gereken ilgili ve yetkili kurumlardan da hesap sormuyoruz.
Her şeyi biliyoruz (!) ama hak aramaya, duyarlı davranmaya bu kadar uzağız.
Karayolları yetkililerine sesleniyorum!
Gidin, görün.
Hem, gezmiş olursunuz.
Şu sıralar Sera Gölü çevresinde yürüyüş parkurları, mesire alanları inşa ediliyor.
İnşaat alanına iş makinelerinin biri giriyor, biri çıkıyor.
DSİ ekipleri de bölgede çalışma yapıyor.
Gidiş-geliş istikameti olmak üzere iki şerit olan yolda trafik vızır vızır.
Ve bu yolda, yayaların yürüyebileceği bir metrelik alan dahi yok.
Olmayan kaldırım yüzünden yaya trafiği tehdit altında.
Yani farklı şekilde olsa, kaza kaçınılmaz.
Yıldızlı Mahallesi’nden Göl istikametine giden en yakın kaldırım ise 300 metrelik mesafede sonlandırılmış.
Onun da üzeri yamaçtan düşen taşlarla ve zamanında temizlenmediği için devasa boyuta ulaşan otlarla kaplı.
Anlayacağınız üzere yeni yapılmasına rağmen bu kaldırımın üzerinde yürümek cesaret işi.
İşte durum böyle.
Sadece Sera Gölü çevresine değil yetkililerin ilgisizliği.
Göl güzergâhı da bu şekliyle ilgisizlikten nasibini almış.
*
Tabi ki Sera Göl’ü yakınlarında yapılan iyileştirme çalışmalarını görmezden gelemeyiz.
Yapılan yatırımları takdir ile karşılıyoruz.
Turizme yapılan bu gibi yatırımlar yanında kalkınabilmek adına okul, hastane gibi daha birçok şey yapılıyor. 
Lakin memlekette şu gerçek yıllardır hiç değişmiyor.
Buralara çıkan yolları ve vatandaşın can güvenliği ya teğet geçiliyor, ya da hep en sona bırakılıyor.
Sağlıcakla…