İyi oynayıp kaybetme yerine kötü oyna kazan yeğelemek evladırcılar yine sahne aldılar…

Bunu bilmemek için ahmak olmak lazım.

Bilmem hangi kıtayı keşfetmeye gerek yok.

Doğru birdir çünkü…

Trabzonspor dün akşam ilk yarı kendine yakışan oyunu sergiledi.

Eveleyip gevelemeden pas üzerine pas bindirdi, oyunu kendi alanında kabul eden Konyaspor’a…

Deyim yerindeyse soluk aldırmadı ev sahibi ekibe…

Sörloth enfes klasiklerinden birini daha rakip filelere gönderirken ilk dakikalarda Sturridge gibi bir ustanın ceza sahasında yakaladığı gollük pozisyonu gole çevirememesi kendine yakışmadı.

İlk dilimde %70 ile oyunu elinde tutup öne geçen Trabzonspor takımımıza hemen hemen her maç olduğu gibi ikinci yarıda cin çarpmış gibi oluyorlar. Ne üzerine gelen rakibin ataklarını kırabiliyor ne de doğru dürüst kapanabiliyorlar. Ve de atağa çıkıp skoru çoğaltabiliyorlar.

Rakip kim olursa olsun maçı sadece hücuma yorumlamak golü veya golleride bir oyuncuya ihale etmek abesle iştigaldir.

BU bir değil 5 değil. Bu hatalıklar müzminleşmeye doğru gidiyor. Hastalık belli ise ki belli çözümü de olmalıdır.

O da önce Ünal hocanın sonra da yönetim işidir.

Dün akşamki ikinci yarıdaki oyunuyla daha doğrusu oyun anlayışıyla abondene olmuş boksörü andıran Trabzonspor’u bir daha seyretmek istemiyoruz.

Bakın beyler Trabzonspor kötü oynayabilir.

Yenilebilir de…

Ancak asla acze düşmez.

Üstelik de böylesine sıradan takımlar karşısında bunu hiçbir Trabzonsporlu asla kabullenemez, kabul de etmez.

Hal böyle olunca bakın Ünal Hoca neler söylüyor maçtan sonra:

''Bazı futbolcular gereğinden fazla maç oynadı ama gayret gösterdiler.

Kritik mevkilerde ciddi sakatlıklar yaşadık. Belli başlı oyuncular gereğinden fazla maçlara çıktılar’’ vs. vs. vs.

İlk yarının sona ermesine bir maç kaldı, bu mazeretleri kaç kere işittimi kestiremiyorum.

Sevgili hocam takım travma yaşıyor.

Ciddi ciddi çözüm arıyor.

Çare olacağına maziye bir bakıver misali bugüne değin yaşananları ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorsunuz.

Taraftar senden mazeret değil, başarı bekliyor.

Bilmem anlatabiliyor muyum?