Bakan Erdoğan Bayraktar, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin konumunun artık herkes tarafından bilindiğini belirterek, dünyada iletişim ortamının attığını, nerede olursa olsun sosyal ve ekonomik hareketlerin dünyanın diğer ucunda etkisini hissettirdiğini belirtti.

Türkiye’de kalkınma ve gelişme gayreti içerisinde üniversitelerin arttığını, bilimsel insanların arttığını, STK’ların toplumu bilinçlendirmek için, halkın refah seviyesinin artması için duyarlı hale geldiğini anlatan Bakan Bayraktar, 1970’lerden sonra Avrupa’da çevre konusundaki yapılanma oluşumun giderek tüm dünyayı sardığını, Avrupa eksenli çevrecilik faaliyetlerinin artık dünyada ana eksen olduğunu ifade etti.


Dünyada 200’e yakın devletin çoğunda çevrecilik bakanlığı veya müsteşarlıkları olduğunu, bu doğrultuda Türkiye’de Avrupa kriterlerine uygun çevrecilik anlayışının oluşmaya başladığını kaydeden Bakan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Ülkemizde şehirleşme oranı, şehirleşme nüfusu yüzde 77’lere ulaştı. 1950’den sonraki Türkiye’de şehirlere yoğun göç nedeniyle dünyada şehirleri en kötü ülkelerden bir tanesiyiz. Bizden daha kötüsü olan Brezilya, Mısır gibi ülkeleri sayabiliriz. Türkiye’de nüfusun yüzde 77-80’e yakını şehirlerde yaşıyor. Sanayinin büyük bölümü başta Marmara, İzmir, Adana gibi şehirlerde yoğunlaşıyor. Ülkemizde ana aksı 15 bin kilometre uzunluğunda, ama yan hatlarla birlikte 24 bin 500 kilometre fay aksı üzerinde bulunuyoruz. Nüfusumuzun yüzde 90’ından fazlası ve şehirlerimiz birinci ve ikinci derece deprem kuşağı üzerinde bulunuyor.”

Bakan Bayraktar, Türkiye’nin geldiği konum itibariyle hükümetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığını oluşturduğunu, bakanlığa yeni misyon ve görevlerin verildiğini hatırlattı.

Türkiye’nin Avrupa ile bütünleşmesi, kentsel dönüşümün hayata geçirilmesi, afet riski taşıyan binaların dönüştürülmesi, kentsel dönüşümü tasarımı yapılırken yeşil alanların artırılması, kentlerin ulaşım-sağlık, ulaşım-eğitim dengesinin dizayn eden kentlerin oluşmasının gayreti içinde olduklarını söyleyen Bakan Bayraktar, bundan sonraki amaçlarının başta üniversiteler olmak üzere STK’lar ile birlikte çalışmak istediklerini kaydetti.

Bakan Erdoğan Bayraktar, bu meselenin siyaset üstü bir mesele olduğunu, kentleri düzeltmenin yanında refah ve gelişmiş bir toplum olmak için bilincin yakalanması gerektiğini, yapacakları çalışmada vatanın menfaatlerini ön planda tutacaklarını, tüm eleştirilere ve önerilere açık olduklarını ifade etti.


Bakan Bayraktar, şunları söyledi:

“Biz mutlaka gelişmiş bir ülke olacaksak Türkiyemizdeki özellikle konut bazında olan yaklaşım 20 milyona yaklaşan hane bazındaki birim konut sayısını rehabilite etmek zorundayız. Ne kadar para bulursak bulalım, ne kadar devlet olarak GSMH artarsa atsın şehirlerimizi rehabilite etmeden, binalarımızı yeşil-akıllı bina, basit, kaliteli, depreme dayanıklı binalarla ülkemizi donatmadıkça kesinlikle kalkınmış bir ülke fotoğrafı veremeyiz. Önümüzdeki öncelikli konu olarak afet riski altındaki alanları dönüştürülmesi projesini yürütürken mutlaka akil departmanlara, komisyonlar oluşturarak bu işi yürütmek durumundayız. Ancak önümüzde bulunacak en önemli iş afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi. Yasa tasarısı komisyonlarda, önümüzdeki hafta Meclis’te görüşülecek.”

Toplantıda gazetecilerin sorularını cevaplandıran Bakan Erdoğan Bayraktar, “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasa Tasarısı” hakkında bazı beklentiler oluştu. 2/3 çoğunluk deniliyor. Bağdat Caddesi’nde oturan vatandaş, “Apartmanda 2/3 çoğunluk sağlarsak binamız yıkılabilir” diye düşünüyor. Buna açıklık getirir misiniz?” sorusunu şöyle cevaplandırdı:

“Riskli bina olması lazım. Böyle bir nitelikli çoğunluğun kararıyla olmaz. Fakat diyelim ki bina riskli bina ve yıkılmış. Esas gayemiz riskli binaları yıkmak. Yıkıldıktan sonra veya riskli bina ise bakanlık, belediye ve valilik tarafından tespit edilmişse 2/3 çoğunlukla her türlü tasarrufta bulunabilecekler. Mahkeme yolu açık ama yürütmeyi durdurma kararı verilmemesi için dünyadan örnekler hem de Türkiye’den örnekleri yasaya koyduk. Burada bu işin yürümesi lazım. Önümüzdeki süreçte bizim önümüzü kesecek en çok sıkıntılı şey eleştiriler değil, açık gözler.”

“Tasarıya askeri alanlar da dahil edilecek mi?” sorusu üzerine de Bakan Bayraktar, askeriye tarafından kullanılmayan ve kullanılmadığı tespit edilen alanların bu kapsamda değerlendirilmesinin söz konusu olduğunu dile getirdi.



Bakan Bayraktar, “Kanun hükmündeki kararnamede Genelkurmay’a tahsis edilen araziler değerlendirildiği zaman buradan gelecek gelir Genelkurmay’a verilmek zorunda. Çok ciddi meblağlar çıktığı için bu kanun kapsamında değerlendirmek, uygun görüş almak, alınmak suretiyle bu alanlar rezerv konut alanı, kentsel alan olarak değerlendirilebilir” dedi.

Bakan Bayraktar, İstanbul Finans Merkezi’nin maliyeti ve ne zaman faaliyet geçeceği konusundaki soruya da “Önümüzdeki 2 ay içinde inşaatına başlamayı hesap ediyoruz. İlk kullanılma izninin de 2,5 yıl alacağını tahmin ediyoruz” diye cevap verdi