Le Meridien Otel'de düzenlenen "Değişen Mevsimler: Arap Halklarının Demokrasi ve Özgürlük İçin Yürüyüşü" toplantısına CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra Arap ülkelerinden temsilciler ve CHP'den birçok isim katıldı. Kılıçdaroğlu, "Bu konferans, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Arap coğrafyasının meydan ve sokaklarında demokrasi, özgürlük ve adalet için tarihi bir dönüşüm başlatan Arap halklarıyla dayanışmamızın, Türk-Arap dostluğuna ve kardeşliğine verdiğimiz değerin bir ürünüdür. Doğunun ve batının buluştuğu Türkiye'de Arap ülkelerinden esen değişim rüzgarlarını hissediyor, tarihin bu dönüm noktasında Arap kardeşlerimizin özgür ve güvenli bir gelecek için attıkları cesur adımları destekliyoruz" dedi.

Özgürlük düşüncesinin çok hızlı bir şekilde yayıldığını ve toplumsal dönüşümlerin hızlandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Tarih boyunca evrensel uygarlığa büyük katkılar yapmış, köklü bir medeniyete sahip olan Arap halklarının bugün yeniden yürüyüşe geçmeleri bize Ali Şeriati'nin sözlerini hatırlatıyor; 'Ey özgürlük. Ben zulümden bıkkınım, esaretten bıkkınım. Zincirden bıkmışım'. Kuzey Afrika'nın batı kıyılarından Orta Doğu'daki körfez ülkelerine uzanan bir mevsim değişikliği yaşanıyor. Bu bahar, tıpkı Mustafa Kemal'in önderliğindeki Türkiye halkının 1919'da başlattığı mücadele gibi dünyadaki özgürlük mücadeleleri için yürünecek yolu ve ödenen bedelleri gösteriyor, baskı ve zulüm altında yaşayan halklara umut veriyor. Diktatörlere ve baskı rejimlerine karşı ayağa kalkan Arap halkları, Martin Luther King'in 'Özgürlüğün ezilenler tarafından talep edilmesi zorunludur' sözünü bir kez daha doğruluyor. Bu noktada, Arap halklarının özgürlüklerine dış müdahalelerle değil kendi mücadeleleriyle ulaşması önem kazanıyor" diye konuştu.


Ekonomik sömürü için Arap halklarının özgürlük mücadelesini destekler gözükenlerin ve bölgedeki etkinlikleri için mezhep savaşlarını kışkırtanların yıllardır diktatörlerle kol kola olduğunu belirten Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Gandhi'nin sözlerindeki gibi 'özgürlük hayatın nefesidir'. Bu nefes Arap coğrafyasına dayatma ve yönlendirmelerle değil, Arap halklarının kendi mücadeleleriyle yayılacaktır. Günümüzde değişimin öncüsü olan Arap halklarının taleplerinden birisi de eşitliktir. Toplumun bir bütün olarak özgür olması, onu oluşturan parçaların eşitliğinden geçer. Mandela'nın dediği gibi 'Kısmi özgürlük diye bir şey yoktur'. Arap coğrafyasında, asırlardır emperyalist güçlerle işbirliği yapanların ve onların çevresinde kümelenmiş güç odaklarının toplumsal eşitsizlikten beslenen düzenleri sona ermek üzeredir. Farklı din, mezhep ve ulusal kimliklerden oluşan Arap halklarının baskıcı rejimleri sona erdirmek için, hep birlikte mücadele etmeleri eşit bir geleceğin işaretidir. Bu bağlamda cinsiyet eşitliği, toplumsal gelişmişliğin en önemli göstergesidir."


Arap coğrafyasında kızların okullaşma oranının gelişme gösterse dahi henüz istenen seviyede olmadığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler kızlarımız okusun, kadınlarımız toplumsal hayatın her alanında eşit bireyler olarak var olsunlar istiyoruz. Arap coğrafyasındaki değişimin itici gücü olan kadın ve gençlik hareketlerini takdir ediyoruz. Birilerinin diğerlerinden daha özgür ve daha eşit olmaması, Arap halklarının kendi coğrafyalarındaki kaynaklardan hakça yararlanması sosyal adaletle mümkündür. Değişim rüzgarlarıyla iştahı kabaran egemen güçler, zengin enerji kaynaklarına sahip olan Arap coğrafyasındaki halkların meşru arzu ve taleplerini yönlendirmeye ve kaynaklarını sömürmeye çalışıyorlar. Buna karşı çıkmalıyız. Diktatörün yerini bir diğer diktatör alırsa komşusu açken tok yatanların saltanatı devam eder. Oysa, fakirlik hiç bir toplumun kaderi değildir. Cehalet hiçbir toplumun yazgısı değildir. Bütün dünya doğal kaynakları ve bilimin nimetlerini paylaşmaya doğru ilerlerken Arap halkları bundan mahrum kalamaz" şeklinde konuştu.


Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler Arap halklarının kaynakların hakça bölüşümüne ve bilimin ışığında fakirlikten kurtuluşa doğru attıkları adımların demokrasi ve özgürlük yürüyüşlerinin bir parçası olduğunu heyecanla görüyoruz. Değerli konuklar, Arap coğrafyasındaki değişimler bize emeğin yüceliğini ve belirleyiciliğini bir kez daha gösterdi. İşçi sendikaları ve onlara destek veren milyonlarca insan baskıcı diktatörlerin devrilmesinde öncü oldular; daha özgür, daha eşit ve daha adil bir geleceğin kapısının araladılar. Sosyal demokrat bir parti olarak Arap emekçilerinin yanında olduğumuzu belirtmek isterim. Bu anlamda Cumhuriyet Halk Partisi olarak seslerini yeni bir dünya kazanma arzusuyla yükseltenlerin yanındayız. Mısır'da Mübarek rejimine ve onunla işbirliği yapan güç odaklarının baskılarına boyun eğmeyen sendikaları, Arap dünyasının bir ülkesinden bir diğer ülkesine dayanışmayı taşıyan göçmen işçileri, Tunus'tan esmeye başlayan değişim esintilerini Mısır'da, Bahreyn'de, Yemen'de ve Suriye'de fırtınaya dönüştüren emekçi kitlelerini saygıyla selamlıyoruz" diye konuştu.


CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Arap coğrafyasındaki değişim rüzgarlarının başarıya ulaşabilmesi için gerekli olan unsurlardan birinin de dayanışma olduğuna dikkat çekerek, "Demokratik, ilerici ve özgürlükçü güçlerin yalnız bırakılmaması, seslerinin dünya kamuoyuna duyurulması gerekiyor. Fakat, bunun dış güçler tarafından istismar edilerek yeni çatışma odakları yaratılması için kullanılmasına karşı çıkmalıyız. Ne yazık ki, egemen güçler Arap halklarıyla dayaneuşturan parçaların eşitliğinden geçer. Mandela'nın deışma adı altında onların taleplerini kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirme ve bölgedeki taşeron ülkeler vasıtasıyla Arap coğrafyasını işgal etme gayreti içindeler. Böylesi tuzak ve oyunlara karşı çıkmanın yolu dünyanın bütün bölgelerindeki eşitlik ve özgürlük hareketleriyle dayanışmaktan geçer. 'Bütün insanların kalpleri benim kimliğimdir, öyleyse pasaportumu alın' diyen Filistinli şair Mahmud Derviş'in anlayışı, uluslararası kamuoyunun demokrasi, özgürlük ve insanlık onuru için ayağa kalkan Arap halklarıyla dayanışmasının çıkış noktası olmalıdır. Değerli konuklar, Arap ülkelerindeki değişim sürecinin geleceği henüz netleşmemiştir" dedi.


Her ülkenin sorunlarının ve değişim temposunun farklı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Mevsimlerin değişmesi gibi geçiş dönemleri de zordur. Arap ülkelerinin yeknasak bir bütün olmadığı, her birinin tarihlerinin, geleneklerinin, siyasi kültürlerinin, sosyal ve toplumsal yapılarının farklı olduğu bir gerçektir. Çoğulcu ve katılımcı demokrasilerin ülkelerin içinde de mevcut olan bu farklılıklardan yeni zenginlikler ortaya çıkaracağını unutmamalıyız. Kıptilerin kendini ifade edemediği bir Mısır, Şiilerin eşit haklardan mahrum olduğu bir Bahreyn ve Türkmenlerin sorunlarını dile getiremediği bir Irak demokratik değildir. Arap halklarının mücadelesi insan haklarına saygılı, demokratik ve çoğulcu rejimlerle başarıya ulaşacak, özgür ve adil seçimlerle taçlanacaktır. Aksi takdirde, demokratik değerleri özümsememiş, çoğunlukçu anlayışlar yeni diktatörlükler ortaya çıkaracaktır. Bu noktada Suriyeli büyük şair Adonis'in 'Dini diktatörlüklerle karşı karşıya bırakılmaktansa kayıp olmak daha iyi' sözünü bir uyarı olarak hatırlatmak isterim. On yıllardır baskı rejimlerinin ve diktatörlerin yönetimindeki Arap ülkelerinde toplumsal barış büyük yara almış, dini ve etnik gruplar arasındaki anlaşmazlıklar kemikleşmiştir" diye konuştu.


Arap Baharı'nın getirdiği değişimlerin toplumsal barışı ve istikrarı tesis etmek için yeni fırsatlar sunabileceğine de değinen Kılıçdaroğlu, "Bu fırsatlardan birisi biraz önce değindiğim
çoğulcu ve katılımcı demokrasidir. Bir diğeri de hukukun üstünlüğü ilkesi ve vatandaşların hakkını koruyan hukuk sistemleridir. Arap halklarının özgürlük ve demokrasi arayışları yapılacak yeni anayasalarda garanti altına alınmalıdır. Yapılacak anayasalar sadece vatandaşlarla devlet arasındaki ilişkilerin boyutunu değil yeni düzenlerin geleceğini de belirleyecektir. Lübnanlı düşünür Halil Cibran'ın dediği gibi 'Kaynağı adalet olan bir dünya kaynağı merhamet olan bir dünyadan daha büyüktür'" Bu nedenle, hukukun üstünlüğü ilkesinin Arap coğrafyasına yerleşmesi yeni diktatörlüklerin önünü kesecektir. Değerli konuklar, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini benimsemiş Cumhuriyet Halk Partisi geçmişte olduğu gibi bugün de demokrasi, özgürlük ve insanlık onuru için mücadele eden Arap halklarının yanındadır. Tuzaklar, tehlikeler ve sapmalarla dolu bu uzun yolda Arap halklarının her birisi kendi özgün çizgilerini kendileri belirleyecekler ve hedeflerine mutlaka varacaklardır" dedi.
Arap halklarının demokrasi ve özgürlük yürüyüşünde bir adım daha atılırsa mutluluk duyacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şu şekilde tamamladı:


"Arap halklarının dış müdahaleler, işgal tehditleri, model ülke olma heveslileri ve dini rejim destekçileri karşısında dayatılanı kabul etmeyeceğini ve düşledikleri özgür ve eşit geleceği kuracaklarına olan inancımız tamdır. Dışarıdan müdahalelerle rejimleri değiştirme arzusunda olanlara uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin meşruiyet açısından önemi kadar Halil Cibran'ın bir sözünü de hatırlatmak isterim; 'Haritayı saklayabileceğin en güvenilir yerin yüreğindir.' Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de ülkemizde gerçek demokrasi istiyoruz. İnsanlarımız hür olsunlar, geleceğe güvenle baksınlar ve adalete güvenebilsinler istiyoruz. Bu anlamda Arap halklarıyla aynı yolda yürüyor ve geleceğin sosyal demokraside olduğuna inanıyoruz. Partimiz ve Türkiye için bir ilk olan bu konferansta Arap halklarının demokrasi ve özgürlük yürüyüşünde bir adım daha atılırsa bundan mutluluk duyacağız.

Bu konferans farklı fikirleri dinleyerek ve birbirimizi anlayarak bilgileneceğimiz ve zenginleşeceğimizbir fırsattır. Sözlerime son vermeden önce, Halil Cibran'ın 'Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayrı bir şey göremezsin' sözünden hareketle Cumhuriyet Halk Partisi olarak yüzünü güneşe çeviren ve aydınlık geleceği gören Arap halklarının yanında olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isterim."