Bahçeli konuşmasına önceki gün şehit olan 5 şehit için başsağlığı dileyerek başladı.

Erdoğan'ın açlık grevleri konusundaki tutumu için de 'PKK'Ya genel afi çin hazır' iddiasında bulunan Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları şöyle;

-Haftaya yine üzüntüyle başladık, yine şehadet haberleriyle sarsıldık.

-Her defasında son olmasını dilediğimiz caniliklerin, evlatlarımızı birer birer aramızdan almasına seyircik kaldık.

-Kahramanlarımız birer birer Rahmeti Rahmana yürürken hükümetin basiretsizliğini, yılana ağı veren politikalarını kızgınlıkla izledik.

-Yeter diyoruz, ama son bulmuyor.

-Kandil'de tezgâhını açan, ülkemizin değişik yerlerinde fütursuzca şubeler kuran insan kasapları artık dayanma ve mukavemet noktasını çoktan aşmış durumdadır.

-Kendisini Kaf Dağı'nda gören, dev aynasında seyreden Başbakan Erdoğan ve hükümeti kesinkes duvara toslamış haldedir.

-Görünen odur ki,  hainler rahata ermiş, cüret ve cesaretleri fazlalaşmıştır.

-Her şehitten sonra verilen beyanlara bakınız, sonra da bunların sağlamasını yapınız, o zaman acı gerçekleri, aslı astarı olmayan boş avunmaları hiçbir yoruma gerek kalmadan fark etmeniz kaçınılmaz olacaktır.

-Türkiye'nin karşısındaki bölücü terör tehdidi tüm ağırlığıyla ve acımasızlığıyla sürmektedir.

-AKP-BDP-PKK-İmralı işbirliği hayalleri gerçekleştirmenin, dün imkânsız olarak görülen konuları elbirliğiyle savunmanın arayış ve çabası içinde var gücüyle devrededir.

√       Şu rezalete bakınız ki, bölücü terör rüyasında bile göremeyeceği kadar ilerleme kaydetmiştir.

√       Şu ihanete bakınız ki, Türk milleti dört bir yandan kuşatmaya alınmıştır.

√       Şu feleğin işine bakınız ki, terör suçundan mahkûm ya da tutuklu bulunanlar Türkiye'de gündem belirleyen, süreç tayin eden bir pozisyona kavuşmuşlardır.

-İmralı talimatıyla bitirilen cezaevlerindeki açlık grevlerinde bu hazin gerçek ve manzara tümüyle görülmüş ve ortaya çıkmıştır.

-8 Kasım 2009 günü İstanbul'da bir belediye otobüsüne molotof kokteyli atarak 17 yaşındaki lise öğrencisi Serap Eser isimli kızımızı şehit eden PKK'lı katiller açlık greviyle insanlık ve merhamet dilencisi olmuşlardır.

-AKP cezaevlerindeki ölüm diline, mezar siyasetine teslim olmuş, böylelikle PKK zorbalığına meşruluk kazandırmıştır.

-Ömrü hayatlarında bir tek şehidimize Fatiha okumaktan uzak kalmış kalpsizlerin, PKK'lıların eylemine sıra sıra destek açıklaması yapmaları da satılmış zihinlerinin ve rehin bırakılmış ruhlarının eseri olsa gerektir.

-Bunlar ne kuldan utanırlar, ne de Allah'tan korkarlar. Biz bunları iyi tanırız. Biz bunların cibilliyetini iyi biliriz.

-AKP'de bile bile lades demiş ve açlık grevlerinin bahanesi olan üç istekten ikisini, anadilde savunma ve İmralı canisinin tecrit şartlarının iyileştirilmesini vicdanı sızlamadan karşılamıştır.

-Öyle ki, İmralı adasıyla ulaşımı sağlayan eski tip koster gitmiş, yeni koster hemen yolcularını taşımak için limana yanaşmıştır.

-Başbakan Erdoğan'ın istihza dolu sözleri; diyet ve rejimden bahsederek açlık grevine soyunanları küçümsemesi veya alaya alması anlaşıldığı kadarıyla bu gruplarla karşılıklı paslaşmasının doğal bir yanıdır.

-Başbakan Erdoğan acilen cevap vermelidir ki, bu açlık grevinin teorisyenleri, mimarları arasında bilinenlerden başka kimler vardır?

-Bundan sonra sırayı PKK'nın affı, İmralı canisinin özgürlüğü ve Türkiye'nin federasyona ayrılması mı alacaktır?

BARZANİ VE TALABANİ

Türkiye'nin bu vahim ortamı içinde Irak Cumhurbaşkanı Talabani ve bu ülkenin kuzeyinde yer tutmuş Barzani maksat ve sicilini çok iyi bildiğimiz bir gazeteciyle peşpeşe mülakatlar yapmışlardır.

Hayret vericidir ki, bu iki peşmerge ağız birliği etmişçesine PKK'nın taleplerini sıralamış ve AKP'ye medya üzerinden mesaj yollamışlardır.

Kabile reisliğinden bir türlü uzaklaşamayan ve dün kırmızı pasaport verip ayağımıza çağırdığımız bu ikilinin Türkiye'ye akıl verir bir konuma gelmesi en başta AKP'nin bir ayıbı ve milletimizi içine düşürdüğü bir zillettir.

Başbakan Erdoğan'ın kardeşi ve dostu olarak gördüğü Ortadoğu'nun bu iki bezirgânı, ülkemize nasihat ederek içişlerimize burunlarını sokacak cüreti kendilerinde bulmuşlardır.

Şu işe bakınız ki, AKP'nin gurur kaynağı Barzani görüşlerinde fren tutmamış, açlık grevlerinden sözde Kürt sorununa, ana dilde eğitim isteklerinden Kürdistan'a kadar sızlanmalarını seslendirmiştir.

Bu terör himayecisi; ateşkese vurgu yapmış, İmralı canisinin barış sürecinde rol alabileceğine değinmiş ve anadilin en temel haklardan birisi olduğunu ifade etmiştir.

AKP'nin iftiharı Barzani vatan topraklarımız üzerinden spekülasyon yaparak dört parçalı Kürdistan'a atıf yapmıştır.

Ancak bu kepazeliğe karşı AKP'den hala çıt yoktur.

Herkese laf yetiştiren Başbakan Erdoğan, konu Barzani olunca dili durmakta ve suspus olmaktadır.

Ayrıca Irak Cumhurbaşkanlığı postuna Batı'nın müdahalesiyle oturan Celal Talabani kendi ülkesinin her meselesini çözmüş gibi Türkiye'ye yol haritası çıkarmaktadır.

İmralı canisinin önce hapishane şartlarının iyileştirilmesi, arkasından ev hapsine alınması, sonunda da af edilmesi Talabani'nin buyurdukları arasında yer almıştır.

Bununla yetinmeyen ve aynı zamanda Kürdistan Yurtseverler Birliğinin gedikli başkanı da olan Talabani;

√       Gerçek bir ateşkesin sağlanması,

√       PKK'lı militanların Türkiye sınırları dışına çıkmaları,

√       Yeni vatandaşlık tanımı

√       Ve genel af önerilerini getirmiştir.

-Meğerse Talabani siyaset ve çözüm allamesiymiş de bir tek biz bunun farkına varamamışız ve anlayamamışız.

-Talabani'nin başka bir derdi ve karın ağrısı varsa, derhal PKK izniyle bölgede dolaşan gazetecilerden birisine yeni bir demeç vermeli ve hezeyanlarına devam etmelidir.

-Bizim de önerimiz Talabani'nin Türkiye'yi gündeminden çıkararak, önce öldürülen, sakat bırakılan, tecavüze uğrayan bir milyon Irak'lının derdine düşmesidir.

-Geçen Eylül ayında bu PKK talepleri Başbakan Erdoğan'a Talabani tarafından iletildiğinde çok manidar bir sonuç ortaya çıkmıştır.

ERDOĞAN GENEL AFFA HAZIR

-Başbakan, Talabani'ye sen kimsin diyeceğine, genel affın kolay olmadığını, kamuoyunun buna hazır bulunmadığını, kendisinin milliyetçi değil Müslüman olduğunu belirterek “herkes benim kardeşimdir” açıklamasını yapmıştır.

-Bu diyaloglar doğru ise buradan iki sonuç çıkacaktır:

-İlk olarak Başbakan Erdoğan PKK'nın genel affına hazırdır.

-İkinci olarak da milliyetçililikle ilgili görüşleri tamamen yalan ve asılsızdır.

GAZZE SALDIRISI

-İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırıları ne acıdır ki kritik bir seviyeye dayanmış, kayıpların sayısı hızla yükselmiştir.

-Haksız, mesnetsiz ve insanlıkla bağdaşmayan bu saldırıları kınadığımızı bir kez daha ilan etmek istiyorum.

-Filistin davasını bastırmak, Gazze'yi füze kuşağına alarak cinayetleri sıradanlaştırmak İsrail'in klasik ve bildik taktikleridir.

-Genellikle İsrail saldırılarının katalizörü olarak Ocak ayında yapılacak seçimler gösterilmektedir.

-Siyasi saiklerle mazlum Filistin halkının katledilmesi hiçbir insani değerle izah edilemeyecektir.

-İsrail devleti vicdansızca etnik temizliğe girişmiş, arkası arkasına ölüm yağdırmaktadır.

-Yakın zamana kadar Suriye'deki hadiseleri konuşuyorken, birden bire İsrail saldırganlığının gündemin başköşesine oturması, komşu coğrafyalarda yeni bir oyunun sahnelenmeye çalışıldığına işaret etmektedir.

-Üzülerek söylemek isterim ki uluslararası toplum yine duyarsız ve yine hareketsizdir.

-Bunun yanında ABD Başkanı'nın İsrail'i savunan, arkasında duran ve cinayetlerini meşrulaştırmaya çalışan yaklaşımı da insanlığın iflas sınırına yaklaştığını resmetmektedir.

-İsrail tarafından atılan füzeleri savunma hakkı olarak gören Başkan Obama, adaletsizliğin ve insafsızlığın içine gömülmüştür.

-Madem İsrail kendini korumaktadır, peki Gazze ve Gazzeli kardeşlerimiz ne yapmaktadır?

-Bu kovboy mantığının, vahşi Batı mirasının anlaşılır ve kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur.

-“One minute” efelenmesinin ve mizanseninin kredisi artık çoktan bitmiş ve tükenmiştir.

-Mısır ziyaretinde İsrail'i hedef alan değerlendirmeleri, hiçbir şekilde Filistinli kardeşlerimize bir şey kazandırmayacak, olsa olsa Başbakan'ın kişisel tatmininden ibaret kalacaktır.

-2012 şartlarının 2008'in ki gibi olmadığını iddia ederek üst perdeden İsrail'e gözdağı veren Başbakan Erdoğan, daha Mavi Marmara'nın hesabını dahi soramamıştır.

-Üstelik açıkça İsrail yanında yer alan Obama'ya etkili cevap vermekten bile çok uzaktadır.

-Bu minvalde, Başbakan Erdoğan'ın bugünkü grup toplantısında muhtemel sözleri bizim açımızdan hiçbir sonuç doğurmayacaktır.

-Beklentimiz Birleşmiş Milletler'in İsrail'in acımasızlığına acilen engel olması ve bu ay sonunda görüşeceği Filistin Devleti'nin üyeliğini kabul etmesidir.

-Filistin davası adaletli bir şekilde çözülmeden, Filistin halkının talepleri karşılanmadan akan kanlar İsrail'i boğacak ve bölgesel huzur asla gelmeyecektir.

-Bu vesileyle İsrail saldırganlığını, ona destek sağlayan emperyalist bakışı tekrar kınıyor, mazlumların ahının yerde kalmayacağına yürekten inanıyorum.