Üniversiteye gelişinde Mütevelli Heyeti Başkanı Ömer Yıldız ve öğretim üyeleri tarafından karşılanan Bakan Bayraktar, yağmur altında bir süre horon ekibinin gösterisini izledi. Bu sırada korumasının araçtan getirdiği şemsiyeyi tutmasına kızan Bakan, aldığı şemsiyeyi kapatarak geri gönderdi. Konuşması öncesinde Mütevelli Heyeti Başkanı Ömer Yıldız tarafından plaket verilen Bakan Bayraktar, insanın en temel işlevinin çalışkanlık olduğunu ifade ederek, "Gençlerin eğlenme ve yaşama hakkı var, sosyal ve ekonomik hakları var ama insan olmanın gerekliliği bir bakımdan çalışmaktır. Çalışkan insanlar kötülük yapmaya, kötü düşünmeye vakit bulamazlar. Çalışmayan insanlar da kötülük düşünmekten kendini alamazlar. Çalışan insanın ambarı her zaman doludur. Diğer önemli husus aranılır ve güvenilir olmaktır" dedi.



2003 yılından bu yana kentsel dönüşüm ve kentlerin daha güzel görünmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Bakan Bayraktar şunları söyledi:

"Artık şehrin belirli yerleri daha çok site tarzında, modern hayatın gerektirdiği donatılarla bezenmiş. Türkiye'nin şeklini şemalini zaman içinde değiştirecek. Özellikle yabancı kanallar vurgu yaparken o ülkelerin büyük şehirlerinin görkemli binalarını gösteriyorlar. Singapur, Seattle, Vancouver, Kuala Lumpur'u gösteriyorlar, New York'ta Manhattan'ı gösteriyorlar. Bir ülkenin zenginliği, görkemli binalarıyla kaimdir. Bir taraftan yeşillikleri içinde doğayla iç içe olan binalar olacak, diğer taraftan da şehrin finans ve alışveriş merkezlerinde görkemli binalar bulunacak. Çağdaşlaşmış, milli gelirini 50 bin doların üzerine çıkarmış ülkelerde güzel şehirler var, sosyalist ülkelerde de şehirlerin plan bakımından güzellikler var. Ama bizim gibi sanayileşmeyi 1960'lardan sonra başlatan ülkelerde, yoğun göç baskısının olduğu süreçte şehirlerimizi koruyamadık. İstanbul'un nüfusu 14 milyon, konut stoğu 4 milyon. Bunun yarısı da mühendislik hizmeti almamış. İzmir daha kötü, Ankara nispeten düzelme gayreti içinde. Van, Diyarbakır gibi yoğun nüfus baskısı alan yerler güzel bir şehir fotoğrafı vermiyor. Trabzon da öyle. Yeni yapılan binalar kaçak binalardan daha kötü neredeyse. Dar sokaklar, yüksek binalar oluştu. Gecekonduları yıkmaktan daha zor bunları düzeltmek."

YENİ YASANIN UYGULANMASI İÇİN MÜTHİŞ DUAYA İHTİYACIMIZ VAR

Bakan Erdoğan Bayraktar, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü Kanunu'nun yürürlüğe girdiğini de hatırlatarak, şunları söyledi:

"İşimiz gerçekten çok zor. Müthiş duaya ihtiyacımız var. Desteğe de ihtiyacımız var. Bu desteği bu işle ilgili tüm aktörlerden bekliyoruz. Bu iş çok speküle ve provoke edilecek. Bizim muhatabımız tarafsız, iyi niyetli insanlar. Mal güvenliği önemlidir. Gayrimenkul en tabii haktır fakat can güvenliği mal güvenliğinden daha önemlidir. Can güvenliği anayasal hak olmanın ötesinde evrensel bir haktır. Bir inşaat mühendisi olarak Türkiye'nin kaçak yapılaşmasında, çarpık yapılaşmasında benim de suçum olabilir. Hepimizin var. Bu ülkede sorumluluk alması gereken herkesin var. Özellikle ve öncelikle afet riski taşıyan binaları ülkemizin şehirlerinden söküp atmalıyız. Bu yasaya işlevlik kazandırmak son derece zor. Ama şu anda vatandaşın çok ciddi bir desteği var. Bilimsel ve tarafsız kesim, sosyal düşünen kesim yasayı destekliyor. Fakat insanları evlerinden çıkarmak zor. 'Ev yapıldı, bu evde oturuyorum. Deprem olacak evim yıkılacak, Allah'ın bileceği iş' diyoruz. Bu doğru değil. bunları da kışkırtanlar var. Bu da doğru değil."



Rıza gösterenlerden yasanın uygulanmasına başlayacaklarını da ifade eden Bayraktar, "Kira yardımı, kredi yardımı, ev yardımı yapacağız ki, bu işe kolaydan başlayalım. Becerisi olan belediyelerden başlayalım. Böyle bir niyetimiz var. Bunlara rağmen zorluk çekeceğiz. Aleyhte gösteriler yapılıyor, yapılacak. Ama sorumlu devlet olarak mutlaka konut stokunu yenilememiz lazım. 1999'da Marmara'da, Düzce'de 20 bin civarında insanımızı kaybettik, Türkiye'nin ekonomisi 20 saniyede yüzde 4 küçüldü. Van depreminde 644 insanımızı kaybettik, Van adeta çöktü. Yaklaşık 4 milyar para gidecek oraya. Daha önceden başımızı iki elimizin arasına koyup ciddi düşünmemiz lazım. Depreme yakalanmadan önce ne kadar çok dayanıksız binayı elimine ederiz bunun hesabını yapmamız lazım. Yasa için 12- 13 tane ikincil mevzuat düzenlememiz gerekiyor. Hafta sonu onlarla ilgili çalışacağız. Kamu spotları yapıyoruz, ciddi şekilde vatandaşa bu işin gereklerini anlatmaya çalışacağız. Vatandaşa 'Sizin yaşadığınız yer deprem bölgesiyse afet bakımından riskliyse bunu tespit ettirin' diyoruz."

Bakan Bayraktar, "20 yıllık plan yaptık. Ciddi kaynak üretmemiz lazım. Bunu yaparken en riskli bölgelerden başlayacağız. Vatandaş riskli binasını yıkmazsa biz yıkacağız. Tebligat yapacağız, 60 gün içinde yıkmazsa ikinci tebligatı yapacağız. Biz yıkacağız, yıkım masraflarını da tapuya şerh koyacağız. Vatandaş kendi binasını yıktı mı ister arsa olarak bıraksın, isterse satsın, isterse kat karşılığı versin. Kendi kendine dönüşüm olması için yardımcı olacağız. Biz karışmayacağız. Aklımızın kestiği kadar adaletle, izanla, teknik ve bilimsel kulvar içinde, iyi bir teknisyen ve akademisyen kadrosuyla bu işi yürütmeye çalışacağız. Sadece salt bir afet dönüşümü değil bu. Yeni yapılan binalar da artık kutu gibi binalar olmayacak. Mutlaka parkları bahçeleri olan yapılar olacak" diyerek sözlerini noktaladı.