CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon kanalında, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşme hatırlatılarak, bu konunun bugün gerçekleştirdikleri Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında ele alınıp alınmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, başka konular dışında bu konuda da beyin jimnastiği yaptıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, MYK'da ''MHP'ye nasıl gideriz'' diye bir tartışma olmadığını da belirtti. Kılıçdaroğlu, terör sorununun, Türkiye'nin en kronik sorunu olduğunu belirterek, demokrasilerde insanların, çözülemeyen sorunları çözmesi için siyasi partilere oy verdiklerini anlattı. 30 yıl geçmesine rağmen bu sorunun çözülemediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Biz bir yol haritası ortaya koyduk ve hiçbir dayatma olmadan 4 siyasi partinin parlamentoda bir araya gelmesini önerdik" dedi.

Bu konuda Başbakan'ı ziyaret ettiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "MHP'den olumsuz bir görüş geldi. Tabii keşke bizi dinleselerdi. Biz ne söylüyoruz, bir cümle, 'oturalım konuşalım'. 'Biz reddediyoruz'. Bana göre, 'oturalım konuşalım' sözcüğünün, cümlesinin içini hep beraber doldurabilirdik. Nasıl oturacağız, nasıl konuşacağız... Kırıcı olmamaya, kimseyi ötekileştirmemeye özen gösterdik, temel amacımız, var olan sorunu çözmek'' diye konuştu.

Türkiye'nin hemen hemen her yerini gezdiğini, bu sırada da çok sayıda şehit annesi ve babasından sorunu çözmeleri konusunda talepler geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, ''Ümitler bitti mi?'' yönündeki soru üzerine, ''Hayır'' yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, sorunun çözümü için önerileri, planları olduğunu ancak bilinçli olarak görüşmeye bunları taşımadıklarını söyledi.

"CENAZE MEYDANDA. BU CENAZEYİ KALDIRMAMIZ LAZIM"

Soruna, ''salt CHP penceresinden bakmanın da doğru olmadığını'' belirten Kılıçdaroğlu, "Cenaze meydanda. Bu cenazeyi kaldırmamız lazım. Vatandaş bize oy verdi, 'bu cenazeyi kaldırın' diyor. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. Geçmişte kendimizi konuşlandırmış olabiliriz, kendi düşüncelerimiz olabilir ama akıl akıldan üstündür'' ifadelerini kullandı.

Ortaya koydukları yol haritasının eksik görülebileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bizimki yanlışsa, siz yol haritasını gösterin biz destek verelim. Önemli olan sorunu çözmek. Böyle bir yol haritasıyla çıkarsak, parlamento saygınlık kazanır, 'Türkiye kendi sorunlarını özgür iradesiyle çözebilir' algısı dünyada yerleşir. Bu iki temel nokta çok önemli. Bu bir siyasal iktidarın tek başına çözebileceği sorun olmaktan çıkmıştır" diye konuştu.

''BDP'ye bir teklif gitti mi?'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Ortamın biraz yumuşaması lazım, söylemlerimize dikkat etmemiz lazım. Amacımız üzüm yemek. Sorunu nasıl çözeceğiz? Birbirimize karşı daha saygılı bir dil kullanarak. Eğer siz kalkıp da MHP'ye veya onun liderine 'morgun önünde bekliyorsunuz' derseniz bu olmaz. BDP için de 'bunlar ölü sevicidir' derseniz bu da yanlış bir ifadedir. Ben, 'herkesin üslubuna dikkat etmesi lazım' dediğimde Başbakan çıkıp yine kükremiş...'' şeklinde konuştu.

Sorunu çözmek için ''mutabakat komisyonu kuralım'' dediklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, ortak akıl egemen kılındığı zaman parlamentoda çözülemeyecek konu olmadığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, bir sonun çözümsüz bırakıldığında bunun, ''alınan oyun hakkının verilmediği'' anlamına geldiğini kaydetti.

Sorunun yinelenmesi üzerine, "BDP'ye henüz talep iletilmediğini" kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Ortamın biraz yumuşaması lazım. AK Parti ile MHP ve BDP arasındaki tartışmalar olayı geriyor, olayın gerilmemesi lazım. Daha yumuşak, daha saygılı bir üslup kullanmamız lazım bir araya gelebilmek için. Eğer bu sağlanabilirse elbette tekliflerimizi götüreceğiz ama şu andaki ortam çok sağlıklı bir ortam değil. Oysa biz büyük umutlarla başlamıştık. Ama umudumuzu yitirmiş değiliz, yine umudumuzu sürdürüyoruz. İsimlere takılıp kalınmaması gerekir. 'Akil adamlar' cümlesinin de evrensel bir kavram..." ifadelerini kullandı.

"GAYRİMEŞRU GÖRÜŞMELERE KARŞIYIZ"

"Evet önce parlamento ama İmralı, Öcalan, PKK bu işin bir tarafı mıdır? Çünkü biliyoruz ki ETA ile IRA ile bir şekilde devletler görüşmüşlerdir. Bunu nasıl görüyorsunuz" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Şimdi terörün bu işin parçası olduğunu kimse reddedemez zaten. Ortada bir olay var. Bizim söylediğimiz nedir? Meşru zeminlerde, meşru tartışma. Altını çiziyorum. Meşru zemin olarak TBMM'yi işaret ediyoruz. Biz gayrimeşru görüşmelere karşıyız, bu Oslo'da yapıldı. Meşru bir görüşme miydi? Hayır. Sonuç alındı mı? Hayır. Biz ne diyoruz, 'niye gayrimeşru zeminlerde aramalara giriyoruz, sorunu çözmek için'. Meşru zemin varken, TBMM varken, bu işin uzmanları varken... Biz bunu söylüyoruz. Masaya oturduğumuz zaman her siyasal partide bu sorunu çözmek için çok dürüst, namuslu milletvekilleri olduğuna da inanıyorum" diye konuştu.

Sorunun güvenlik, sosyal, psikolojik, ekonomik, uluslararası boyutu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''Eğer siz bu sorunu kendi özgür iradenizle çözmezseniz, yarın 'Bu sorun Türkiye'nin değil, bölgenin sorunu' diyecekler, arkadan 'bölgenin sorunu değil, uluslararası sorun' diyecekler. Bu ülke kendi sorununu çözecek güçtedir. Duygusal kopuşlar oluyor ve bu gerçeği siyasetçilerin görmesi gerekiyor. Niye bunu görmüyoruz biz, 'ben onunla konuşmam, ben bununla bir araya gelmem, ben onun çayını içmem'. Gelseniz ne olur, ben size çay ısmarlayayım canım, ne olur yani."

''Her şey konuşulmalı mı?'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ''Zaten her şey konuşuluyor, biz neyi istiyoruz, 'niye bunu parlamento çatısı altında konuşmuyoruz'. Bir ortak paydamız var. Bunun üzerinde herkesin anlaşması lazım. Üniter devlet ortak paydamız. Olmazsa olmazı bu'' dedi.

''Birtakım siyasi oyunlara gelebileceğinizi düşünüyor musunuz? CHP'ye bu rolü kaptırmama gibi bir tavır olabilir mi sizce?'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, bir rol kapmak için yola çıkmadıklarını, bunu şiddetle reddettiğini söyledi.

"EĞİTİM DİLİNİN KÜRTÇE OLMASINI DOĞRU BULMUYORUZ"

Kılıçdaroğlu, ''Kürtçe'nin seçmeli ders olarak okutulması gündeme geldi. Kürtçe'nin anadilde eğitim dili olarak kullanılmasına nasıl bakıyorsunuz?'' sorusu üzerine, seçimler öncesinde hazırladıkları broşürü gösterdi. Broşürde, ''Talep eden yurttaşlara anadil öğrenimi olanağını sunacağız'' dediklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, anadilde eğitimin ayrı, anadilin öğrenilmesinin ise ayrı konular olduğunu belirtti. Türkiye'nin resmi dilinin Türkçe olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Eğitimi Kürtçe yaptığımız zaman bölgesel olarak toplumu ayrıştırmış oluruz. Biz CHP olarak, bu olaydan bağımsız olarak söylüyorum, eğitim dilinin Kürtçe olmasını doğru bulmuyoruz ama kişiler dillerini öğrenmek istiyorsa o olanaklar sağlanabilir. Bu bizim projemiz zaten'' diye konuştu.
Yerel yönetimlere özerklik şartıyla ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, yerel yönetimlere özerklik şartını uygulayacaklarını daha önce de söylediklerini belirtti. Bu konunun yanlış algılandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, bunun kabul edilmesiyle belediyelerin bazı yetkilerinin güçleneceğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, KCK operasyonları ilgili bir soru üzerine de, ''Seçimle gelenlerin hapse atılmalarını doğru bulmuyorum'' ifadesini kullandı.

"MİT, ULUDERE OLAYINI 1 GÜN SONRA DUYUYOR. BÖYLE BİR ALGI, BÖYLE BİR ANLAYIŞ OLABİLİR Mİ?"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Uludere olayına ilişkin, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) "olayı bir gün sonra duyduğu" iddialarını ve MİT'ten yapılan açıklamaları değerlendirirken, ''75 milyonun haberi oluyor, sonunda MİT'in de haberi oluyor. Böyle bir algı, böyle bir anlayış olabilir mi? Herkesin haberi oluyor MİT'in haberi daha sonra oluyor. Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil. Bir tablo yaşandı. Tablonun sorumlusu çok açık, hükümettir. Bütün dünyada uygulama böyledir. Hükümetin bu sorumluluktan kurtulması lazım" şeklinde konuştu.
Bir başka soru üzerine ''yeni CHP'' kavramını anlatan Kılıçdaroğlu, yeni bir anlayışla Türkiye'nin her kesimine ulaşmayı ve kucaklamayı hedeflediklerini söyledi. Terörden işsizliğe kadar ülkenin tüm sorunlarına çözüm önerileri ürettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, bunu halka anlatmak için çalıştıklarını ifade etti. Tarihle yüzleşmeden yeni CHP'nin oluşturulamayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, partisinin özeleştiri konusunda samimi olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, iktidarın da aynı samimiyette olması gerektiğini savundu.

Kılıçdaroğlu, özel yetkili mahkemelerle ilgili bir soru üzerine "Biz özel yetkili mahkemelerin bir demokraside olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye'de cezaevi gerçeği çok fazla bilinmiyor. CHP olarak bu gerçeği ortaya koymak için bir çalışma yürütüyoruz" diye konuştu.

"BATININ DİLİYLE ORTADOĞU'YA SESLENİLMEZ"

Dış politika konusunda ise hükümetin batının diliyle Ortadoğu'ya seslendiğini, bunun yanlış olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Ortadoğu ile tarihsel derinliğe dayalı ilişkileri bulunduğunu, bunu gözönünde bulundurarak hareket etmesi gerektiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, ekonomi konusuna da değinerek, Türkiye'nin, iktidarın söylediği gibi dünyanın en hızlı gelişen ikinci ülkesi olmadığını ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, iktidarın, 12 Eylül'ün ürünü yasaları yürürlükten kaldırmaya yanaşmadığını ifade ederek, bu nedenle darbelerle mücadelede samimi olmadıklarına inandığını söyledi.