Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Sakarya il kongresine katılmak üzere geldiği Adapazarı’nda, çok sıkı güvenlik önlemleri altında cuma namazını kılmak için yeni yerleşim bölgesindeki 17 Ağustos Camii'ne gitti. Erdoğan, cuma namazından sonra da yaklaşık bir saat camide kaldı. Çıkışta ellerinde pankartlarla ilçe olmak isteyen bölge halkına cami önündeki balkondan hitap eden Erdoğan, geçmiş yıllarda hükümetlerin bol bol ilçe ve il sözü verdiğini söyleyerek, "Bazı siyasetçiler vardır ki seyahat ederken yolu kesilir. Orada toplananlar ondan talepte bulunurlar. Onlar da yapacaklarını söyler. Şimdi sevgili kardeşlerimiz bizim o tür siyasetcilerden olmamızı mı istiyorsunuz? Vali burada Yenikent'te. Valiniz hizmet etmiyorsa onu söyleyin Vali mi büyük kaymakam mı? O zaman daha ne istiyorsunuz?" dedi.

Daha sonra otobüsle il kongresinin yapılacağı Atatürk Spor Salonu'na giden Erdoğan, yol üzerinde çocuklara bol bol oyuncak dağıttı. Başbakan Erdoğan'ın geçiş güzergahında çok sıkı güvenlik önlemleri alındığı, bölgesi polis helikopterinin de havadan kontrol ettiği görüldü.

MİNİK RANA'DAN ŞİİR SÜRPRİZİ DUYGULANDIRDI

Spor salonunun yakınında da aracını durdurarak çocuklara oyuncak dağıtan Başbakan Erdoğan'a Ali Dilmen İlköğretim Okulu 3'üncü sınıf öğrencisi Betül Rana Yıldız, şair Necip Fazıl Kısakürek'in 'Sakarya Türküsü' şiirini okumak istediğini söyledi. Bunun üzerine, Başbakan Erdoğan, küçük kızı otobüse çağırarak, mikrofonla şiirini okumasını istedi. Betül Rana Yıldız şiiri okuduğu sırada Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın duygulandığı görüldü. Yıldız'a oyuncak ve satranç takımı hediye eden Erdoğan, Başbakanlık otobüsüyle kongrenin yapılacağı salona hareket etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Sakarya 4. Olagan İl Kongresinde yaptığı konuşmada MHPve BDP'ye yüklenerek "Türkiyede statükoyu savunan parti malesef bir tane değil. BDP'de MHP gibi ırk ve millet kavramını istismar ederek ayakta kalmaya çalışıyor. Şiddet ve siyaset asla ve asla yanyana olamaz. Şiddetin olduğu yerde siyaset yoktur siyasetin olduğu yerde de şiddet yoktur" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Atatürk Spor Salonu’nda yapılan 4’üncü Olağan Sakarya İl Kongresi’ne katıldı. Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte salona girişinde büyük coşkuyla karşılandı.

'KENDİ TARİHLERİNİ BİLMEYENLER MİLLİYETÇİ OLAMAZ'

Partilileri selamladıktan sonra kürsüdeki konuşmasına başlayan Erdoğan, "Biliyorsunuz değil mi Ferhat ile Şirin'in hikayesini. Ferhat ın verdiği cevap 'Çoğu gitti azı kaldı'. Dünyanın 17'nci büyük ekonomisiyiz. 2023'te inşallah ilk 10 içine gireceğiz" dedi.

Hedeflerinin büyük olduğunu söyleyen Erdoğan, daha sonra MHP'ye yüklendi. MHP'nin siyaset yapmadığını ve siyaset üretmediğini söyleyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ben birşeye kafamı takıyorum. Milliyetçilik adına bu ülkede garip garip şeyler oluyor. Reddi miras oluyor. Osmanlı, Selçuklu ruhunu çiğneyenler var. Sayın Bahçeli, MHP idarecileri, ağıza alınmayacak iftiralarla, yeni uygulamaları, Milli Eğitim'deki yeni uygulamayı farklı yerlere çekmeye çalışıyor. Sayın Bahçeli, siz milliyetçi değil mizisiniz? Reddi miras mı yapıyorsunuz? Atalarımızı yok mu sayıyorsunuz? Balkanlar'da, Ortadoğu'da Türkçe bilmeyen, kendi dilini konuşan memurlar bulunuyordu. Mahkeme kayıtlarının bazıları Arapça tutuluyordu. Sarayda Türkçe konuşuluyordu. Ama onun dışında hiçbir kimsenin diline karışılmıyordu. Osmanlı devleti 600 yıl boyunca böyle ayakta kaldı. 'Milliyetçiyim' diye ortaya çıkanlar önce kendi tarihlerinden bile haberi olmayanlar milliyetçi olamaz. Bunların milliyetçiliğili, önünü kestikleri adamın sağcı mı solcu mu olduğunu öğrenmek için 'Fatiha oku' derler. Yanındaki arkadaşlarına dönüp 'Doğru okudu mu?' diye sorarlar. Asıl milliyetçilik kabalık değil, tıpkı bu milletin medeniyeti gibi zerafettir. İftiralarla saldırmak değil, ortaya bir görüş düşünce koyabilmektedir. Cehalet sergilemek değildir. Atalarımızın sözü var; 'Cahil ile sohbet zordur. Çünki cahil ne gelirse söyler diline.' Bunlar dillerine ne gelirse onları söylüyor. MHP siyaset yapmıyor. Siyaset üretmiyor. Otoriter devlet refleksiyle hareket ediyor."

"GİT BİR DE SEN GÖR ORALARI"

Erdoğan, MHP'yi ve Devlet Bahçeli'yi eliştirmeye devam ederek, şunları söyledi:

"Konuşmaya dahi yaklaşmayan birininin siyaseti yoktur. Kendisini inkar etmektedir. Bahçeli'den ben 3 kez randevu istedim. Hiç bir randevuma cevap vermedi. CHP'nin önceki yönetiminden, terörle mücadele konusunda randevu istedik. Bize kamera dayatıldı. 'Kahve içip gelip giderler' dedi. MHP yöneticilerine sesleniyorum; Sizin bu yöneticileriniz izinde gittiğiniz insanlar, sorun onlara. Şu Orta Asya'ya ne kadar gittiniz? Biz iktidar olarak Moğolistan'a kadar gittik. Uçakla tarlaya indik. Orhun Anıtları'na 42 kilometre asfalt yol yaptık. Sayın Bahçeli'ye sorsak anıtların yerini bilmez. Açılışını Başbakan Yardımcım yaptı. MHP'den bir milletvekilini aldık. Bir terör olayı olmuştu ben dönmek zorunda kaldım. Sayın Bahçeli sen de bir git gör oraları. Mostar Köprüsü'nde, Fatih Sultan Mehmet Camii'nde, Sinan Paşa Camii'nde AK Parti iktidarını görüyorsun. Nerede ecdadımız varsa oralara gittik. Milletin meselerii kendi meseleri gibi görmeyenler milliyetçi olamazlar."

"BDP'DE MHP GİBİ IRK VE MİLLET KAVRAMINI İSTİSMAR EDİYOR"

Konuşmasının devamında BDP'ye de sert eleştirilerde bulunan Erdoğan, şunları söyledi:

"Türkiye'de statükoyu savunan parti malesef bir tane değil. BDP. O da MHP gibi. Irk ve millet kavramını istismar ederek ayakta kalmaya çalışıyor. Şiddet ve siyaset asla ve asla yanyana olamaz. Şiddetin olduğu yerde siyaset yoktur siyasetin olduğu yerde şiddet yoktur. "

"İRADELERİNİ TERÖR ÖRGÜTLERİNE TESLİM EDİYORLAR"

BDP'lilerin irade koymak yerine kendilerini terör örgütlerine teslim ettiklerini söyleyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bunlar ortaya bir irade koymak yerine iradelerini terör örgütlerine teslim ediyorlar. Hakkari'de belediye onlarda. Caddelerde pislikten geçemezsiniz. Hiç bir hizmet yok. İnsanın orada bir değeri yok. Biz onların şiddete dayalı yaklaşımlarına rağmen Yüksekovada 150 yataklı modern hastane yaptık. Bizde ayırım yok. 'Batıda ne varsa doğuda, güneydoğuda o da olacak' dedik. biz bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da kardeşliği savunacağız. Ortak yönlerimize vurgu yapacağız. Bu topraklar üzerinde bir olmak, beraber olmak için, kardeşçe yaşamaya devam edeceğiz. Bizim bu toprakların her zerresinde atalarımızın kanı, canı var. İşte bayrak bu bayrak durupdururken şekillenmedi. Rengini şehidimizin kanından aldı. Yıldız şehitlerimizi temsil ediyor. Böyle bir bayrak. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Uğrunda ölen varsa vatandır."

"İKTİDAR OLDUK OLAĞANÜSTÜ HALİ KALDIRDIK"

Bazılarının spekülasyon yaptığını söyleyen başbakan Erdoğan konuşmasına söyle devam etti:

"Bunlara hiçbirşeyi hiçbir zaman beğendiremezsin. Doğuda güneydoğuda hangi adımları attıysak, 'Biz istedik yaptılar' dediler. Tamam da bundan önce niye yaptıramadınız? O zaman neredeydiniz? 30 yıldır bu ülkede terör var. Sizler benim Kürt kardeşime hangi hakkı elde edip teslim ettiniz? Bir televizyon yayını bile yapamıyorlardı. Geldik 24 saat TRT Şeş'te yayına başladık mı? Teşkilatımızı kuruyoruz ona birşey söylediler. Dediler ki 'Şu olağanüstü hali kaldırın başka birşey istemiyoruz.' İktidar olduk ayında olağanüstü hali kaldırdık. Şimdi kimse konuşmuyor olağanüstü hali. Biz herkese dedik ki 'Sen Kürtçe progapanda mı yapacaksın, yap.' Hapishanede evlat annesiye Kürtçe konuşamıyordu. Yayınladığım genelgeyle Kürtçe konuşmaya başladılar. Propaganda için Kürtçe reklamlar astılar. Kimse hayır diyebildi mi? Yok. Bütün bunları yapmanın yanında sosyo ekonomik olarak sadece Güneydoğu ve Doğu'ya 9 yılda eski rakamla söylüyorum 32 katrilyon yatırım yaptık. Bazıları terör örgütünün uşağı. Hakkari'ye havalimanı yapıyoruz. Temel attırmamak için her türlü eylemi yaptılar. Ama biz temeli attık. Bu sefer iş makinelerini yakıyorlar. Onlar iş makinesi yakıyor, biz yeni iş makinesi gönderiyoruz. Aynı işi Şırnak'ta yaptılar. Ama biz eylemlerine rağmen Şırnak Havalimanı'nı yapıyoruz. Iğdır'ı engellemek istediler. Iğdır'ı Temmuz sonu açıyoruz. 10 yıl önce Hakkakir, Sırnak, Iğıdır'a havalimanı olacağına kim inaınırdı? Yolların hepsi yapılıyor. Tüneller atılıyor. Dağları delerek gidiyoruz. Biz Ferhat'ız siz Şirin. Ulaşacağız ve dağları aşarak ulaşacağız inşallah."

"BİZ DEVLET İÇİNDE DEVLET KURULMASINA MÜSEDE ETMEYİZ"

Başbakan Erdoğan, devlet içersinde devlet kurulmasına asla müsade etmeyeceklerini söyleyerek, şöyle devam etti:

"Millet birçok değerleriyle birlik, beraberlik haline gelmiş, kültürüyle diniyle inancıyla bir bütün haline gelmiş. Biz Türkiye'de bütün etnik unsurları TC vatandaşlığı altında topluyoruz. Tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik. Biz devletimizin içinde devlet kurulmasına müsade etmeyiz. Müsade edemeyiz. Buna müsade edildiği anda Türkiye yeniden o geçmişteki sıkıntıları yaşamaya başlar."

"ORTAOKUL'DAN İTİBAREN KURAN'I KERİM ÖĞRENEBİLECEKLER"

Türkiye'nin başka ülkelerden örnekler almasına gerek olmadığını söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz bize yeteriz. Bizim tarihimiz, bizim kültürümüz sadece bize değil Dünyaya örnek teşkil edecek kadar zengin. Biz ne kadar aslımıza yönelirsek, biz medeniyetimizin ruhuna ne kadar inersek mevcut sorunları o kadar kolay çözeriz ve çözüyoruz. Bizim sorunlarımızın çaresi dışarda değil yine bizdedir. Kendimize kendi medeniyet aynamızdan bakarak her meseleyi çözeriz. Böyle bir anlayışla okullarımızda seçmeli ders uygulamasını başlatıyoruz. Öğrenci ya da veli isterde ortkaokuldan itibaren Kuran-ı Kerim öğrenebilecek. Öğrenci ya da veli isterse ortakoludan itibaren Peygamber efendimizin hayatını öğrenebilecek. Temel dini bilgiler adı altında diğer peygamberlerin de hayatını öğrenebilecek. Yaşanan dil ve lehçeler için de öğrenci ve velilerimiz önüne tercih koyuyoruz. Öğrenci Çerkezce mi öğrenmek istiyor. Yeterli öğrenci sayısı birayaya geldiğinde Çerkezce öğrenilecek. Lazca, Gürcüce bu okullarda öğretilecek. Ortakoul süreci itibariyle öğretilecek."

"SAKARYA ANADOLU'NUN SAF ÇOCUĞUDUR"

"Sakarya Anadolu'nun saf çocuğudur" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sakarya'da manavalar, Türkler, Türkmeler, Kürtler, Muhacirler, Abazlar, Gürcüler, Lazlar, Boşnaklar, Romanlar var. Sakarya bütün yürekleriyle farklılıklarıyla ay yıldızlı bayrağımızın beraber olmuş kardeş olmuş bir şehirdir. Akşam ezan okunuyor ve ailenin tüm fertleri bir sofranın etrafında kaşıklamaya başlıyor, aynı suyu içiyorlar, aynı ekmeği yiyorlar. Bu Sakarya'nın zenginliğidir. Bu kaynaşma, bu kucaklaşma Türkiye'nin özüdür özetidir. Kim hangi etnik kökene sahip olursa olsun, kim hangi inanca sahip olursa olsun burada şu Çark Caddesinde Sakarya bir tek millet olarak kaynaşmiş dayanışma içinde biraraya geliyor. Şuarada Orhan Camii'nde cemaat birbirin diline rengine bakmadan yanyana omuz omuza saf tutuyor. Aynı namazı kılıyor. Varlık olun geresi hep angarya. Yüz üstü çok süründün ayağa kalk sakarya diyiyorum. Türkiye de iradeciler Avrupadaki faşizim rüzgarına kapıldı. Hala da var. Mücadelemiz devam ediyor. Temizlik devam ediyor daha bitmedi. 1940'larda ret, inkar, asimilasyon politikaları çok sert biçimde uygulanmaya başlandı. Bizim dönemimize kadar sürdü. Biz dışlamaya, horlamaya ötekileştirmeye son verdik. Selçuklu, Osmanlı nasıl idare ettiyse bizlerde aynısını yaptık ve aynısını yapmaya devam ediyoruz."