Sözü Balkan Savaşları'na getiren Başbakan, işgal altındaki toprakları kurtarmak için harekete geçen Enver Paşa için söyleyen sözleri hatırlatarak, aynı sözlerin 100 yıl sonra kendi hükümetleri için de söylendiğini kaydederken, '780 bin kilometrekaresiyle. Kimse bu vatanda toprakları üzerine operasyon düşünmesin. Boş hayaldir. Bedelini ağır öderler. Bunu açık ve net söylüyorum' dedi.

Balkan Savaşları'nın 100. yıl dönümünü kutladıklarını hatırlatan Başbakan Erdoğan, "100 yıl önce bu bölge Edirne, Kırklareli, Tekirdağ maalesef çok acılar yaşadı. İşgallere ve çok büyük acılara maruz kaldı. Sadece burası değil, bizim Balkanlar'daki kardeş ülkelerimiz, kardeş şehirlerimiz, oradaki kardeşlerimiz de o dönemde çok büyük acılara şahit oldular. Çok büyük hüzünler yaşadılar. Yüzbinlerce kardeşimiz, akrabamız, Balkanlar'da yüzyıllardır yaşadıkları toprakları terk ettiler, göç ettiler. Geldiler buralara. Kardeşlerinin yurduna, anavatanlarına yerleştiler." dedi.

Kırklareli'nde 100 yıl öncesinden maalesef miras kalmış bir zihniyeti, bir anlayışı hatırlatmak istediğini anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dışarıdaki düşman kolay olandır. Ama insanın içindeki, yanındaki, yanıbaşındaki düşman… İşte o, dışarıdaki düşmandan, kardeşlerim çok daha tehlikelidir. Bunu pazar günü aslında Edirne'de söyleyeceğim, orada hatırlatacağım. Ancak Balkan Savaşları sırasındaki zihniyeti göstermesi bakımından bunu Kırklareli'nde hatırlatmakta fayda görüyorum. Acaba nedir bu? 100 yıl önce 1913 yılında Enver Paşa, işgal altındaki toprakları kurtarmak, Trakya'dan düşmanları püskürtmek, Türk şehirlerini geri almak için bir hareket düzenliyor. Edirne'ye doğru, Edirne'yi yeniden almak, yeniden Türk topraklarına dahil etmek için ilerliyor. O sırada ne diyorlar biliyor musun? Çok ibretliktir. Edirne'ye Enver gireceğine Bulgar girsin diyorlar. Bakın bu çok manidardır."

100 yıl önce bu topraklarda "Yeter ki Enver başarılı olmasın. Yeter ki Enver kazanmasın, yeter ki Enver öne çıkmasın. Edirne'ye ne olursa olsun Kırklareli'ne, Tekirdağ'a tüm Trakya'ya ne olursa olsun Enver kaybetsin de Osmanlı dağılsın, parçalansın, yok olsun da kazanan her kim olursa olsun." diyenlerin bulunduğunu hatırlatan Başbakan, ne yazık ki şu anda da aynen bunu söyleyenlerin, aynen bu zihniyeti sergileyenlerin, aynen bu tavrı gösterenlerin bulunduğunu ifade etti.

Başbakan Erdoğan, "Hükümet başarılı olmasın da Türkiye'ye ne olursa olsun diyenler var. Hükümet kazanmasın da millete ne olursa olsun diyenler var. Hükümetin başarı hanesine yazılmasın da Türkiye, millet kaybederse kaybetsin meselesi Türkiye olmayanlar, meselesi millet olmayanlar, kendi şahsi hırslarını, çıkarlarını, kendi şahsi rantlarını öne çıkarıp Türkiye'nin, milletin çıkarlarını ayaklarının altında çiğneyebilirler. Hükümeti eleştirmek, hükümetin kaybetmesini sağlamak, hükümete zarar vermek adına kendi ülkelerine, kendi milletine zarar vermekten çekinmeyecek kadar izanlarını yitiriyorlar." diye konuştu.

11 yıl önce terörü bitirmek, ölümleri durdurmak, gözyaşını dindirmek için çok yoğun, çok samimi mücadele verdiklerini dile getiren Erdoğan, "Bir yandan güvenlik boyutu ile bir yandan ekonomik, sosyal demokratik boyutu ile bir yandan diplomatik boyutu ile mücadele veriyoruz. Ne gerekiyorsa meşru sınırlar içerisinde bunu yapıyoruz. Biz çözmeye uğraştıkça birileri de çözülmesin diye elinden geleni yapıyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? Böyle bir gözü dönmüşlük olabilir mi? Hükümet kazanmasın da varsın terör devam etsin. Varsın gençler ölsün, varsın anneler ağlayıp dursun diyen bu ülkeyi seviyor olabilir mi?" diye sordu.

Konuşmasında ana muhalefete yüklenen Başbakan, "Gelin bu meseleyi birlikte çözelim dedik, gelin beraber hareket edelim dedik. Öneriniz, tavsiyeniz, projeniz varsa buyurun söyleyin dedik. Birlikte çözüme yanaşmadılar. Kapılarını kapattılar. Ortaya bir plan proje koyamadılar. Bir plan, bir proje yok." şeklinde konuştu.

BEDELİNİ AĞIR ÖDERSİNİZ

Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "780 bin kilometrekarenin her bir karışına aynı nazarla, aynı aşkla aynı sevdayla bakıyoruz. Çünkü biz bu millete sevdalıyız. Ferhat gibi sevdalıyız. Afyondakarahisar'dan yola çıkarken tek millet dedik. Tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik ve öyle yürüdük. Rabia'da bizi işaretliyor görüyorsunuz. Tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet. Millet, neler var bunun içinde Türk'ü var, Kürdü var Laz'ı var, Çerkez' var, Roman'ı var, Boşnağ'ı var, Arnavut'u var. 36 etnik unsur Türkiye'nin içinde var. Hala millet tanımını anlayamayan milliyetçiler var bu ülkede. Biz bu ülkede tüm insanları seviyoruz.

Ayırt etmeksizin seviyoruz. Yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz. Türk de Roman da Kürt de benim kardeşim, hepsi, Çerkez'i, Aranavut'u Boşnak'ı hepsi benim kardeşim. Ben Romanlarla aynı mahalle de doğdum beya. Kasımpaşa'nın romanlarına sor beni anlatsınlar size. Onlarla top oynadım, onlarla aynı okula gittim. Beraber aynı sırayı paylaştım. Hiç ayrımcılık yok aramızda. Böyle doğdum böyle büyüdüm. Biz böyle yürüdük bu yolda böyle de yürüyeceğiz. Bu ülke böyle güç bulacak. Bizi ayırmak isteyenlere prim vermeyeceğiz. Bir olacağız iri olacağız, diri olacağız, hep beraber Türkiye olacağız. Tek bayrak dedik hala bizim bayrağımızı tanımayanlar, anlamayanlar var, onlara tanıtacağız. Bayrağımızın rengi şehidimizin kanıdır. Hilalimiz bağımsızlığımızın ifadesidir, yıldızımız şehidimizin sembolüdür. Bundan daha güzel bir tanım olur mu? Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. İşte vatan, 780 bin kilometrekaresiyle. Kimse bu vatanda toprakları üzerine operasyon düşünmesin. Boş hayaldir. Bedelini ağır öderler. Bunu açık ve net söylüyorum. Kimse böyle bir hesabın içine girmesin 780 bin kilometrekare de Türkiye Cumhuriyeti vatan topraklarıdır.

Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Vatandaşlıktan rahatsız olanlar var. Niye rahatsız oluyorsunuz. Hepimiz bu vatandaşlık içinde bir olacağız beraber olacağız, birlikte Türkiye olacağız olay bu. Bunu hazmedemeyenler var. Varsın hazmetmesinler. Kırklareli burada bugün zaten bu meydandan cevabını veriyor. İnşallah ben inanıyorum ki 30 Mart'ta Kırklareli çok daha farklı cevap verecek. O yüzden durmak yok yola devam".