AK Parti dahil birçok partiden davet almıştım. Kabul etmedim" dedi.Ak Parti’nin kapatılması için örgütsel faaliyetlerde bulunduğunun iddia edildiğini ifaden Paksüt, "Bu iddiaları asla kabul etmiyorum. Ben bir partinin kapatılmasının demokratik yolardan yapılmasından yanayım. Bu kadar aciz ve yetersiz bir kişi değilim. İsteseydim siyaset de yapabilirdim. Ak Parti dahil birçok partiden davet almıştım. Kabul etmedim" dedi.

Bağdat’ta 2003 yılında eşinin büyükelçilik görevi nedeniyle bulunduğunu ifade eden Paksüt, "En iyi yabancı işgali, en kötü sivil yönetiminden daha kötüdür. En iyi askeri yönetim en kötü sivil yönetimden daha kötüdür. En iyisi demokrasidir" diye konuştu.

18’i tutuklu 118 sanığın yargılandığı ikinci Ergenekon davasının 155. duruşması görülmeye başlandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde oluşturulan küçük salonda görülen duruşmaya, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, CHP Milletvekili Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan ile İbrahim Şahin’in de aralarında bulunduğu tutuklu 13 sanık katıldı. Tutuklu sanıklardan Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Oğuz Bulut ve Mustafa Dönmez duruşmaya gelmedi. Oda Tv davası kapsamında tutuklu bulunan bu davanın tutuksuz sanığı Yalçın Küçük de duruşmaya katıldı. Tutuksuz sanıklardan Ferda Paksüt, Mehmet Ali Çelebi, Hüseyin Nazlıkul, Mesut Özcan, Mahir Akkar, Hakan Şanlı, Tunç Akkoç, Doğukan Yorulmaz ve Adnan Bulut salondaki yerini aldı.

"EN İYİ ASKERİ YÖNETİM EN KÖTÜ SİVİL YÖNETİMDEN DAHA KÖTÜDÜR"

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, tutuksuz sanık Ferda Paksüt’ü savunmasını yapması için kürsüye çağırdı. Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt’ün eşi Ferda Paksüt, varlığı bile belli olmayan bir terör örgütüne yardım etmek suçlamasını kesinlikle kabul etmediğini belirterek savunmasına başladı. Eşinin 2003 yılında Irak Büyükelçisi görevinde olduğu sırada büyükeliçilk binasına 500 kilo bomba yüklü araçla saldırı gerçekleştrildiğini ve bu saldırıdan şans eseri kurtulduğunu anlatan Paksüt, "O günden sonra terörün ne kadar insanlık dışı olduğunu daha iyi anladım. Terör saldırısına bizzat maruz kalan bir insan olarak terörün her türlüsüne karşıyım. Irak o zamanlarda işgal altındaydı. En iyi yabancı işgali, en kötü sivil yönetiminden daha kötüdür. En iyi askeri yönetim en kötü sivil yönetimden daha kötüdür. En iyisi demokrasidir" diye konuştu.

ÇÖMEZ’LE TANIŞMA

Davanın firari sanıklarından sadece Ak Parti eski Milletvekli Turhan Çömez ile telefon görüşmeleri olduğunu diğer sanıkların hiçbirisiyle telefon görüşmesi olmadığını belirten Paksüt, "Turhan Çömez’le biraraya gelerek AKParti’nin kapatılma davasına ilişkin gizli toplantı yaptığımız öne sürülüyor. Bu iddialara zorlamadır ve çelişkilerle doludur. İddiaların tek dayanağı telefon dinleme çözümleridir. Çömez’i, Abdullah Gül’ün, Dışişleri Bakanlığı döneminde onun onayıyla insani yardım yapmak için heyet olarak Bağdat’a geldiğinde tanıdım. Sağlık yardımlarıyla ilgili temaslarda bulundular. Kendisiyle oradaki temaslarında tanıştım. Eşim Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili olduğu zaman da eşimi ziyaret etmiştir" diye konuştu.

TURHAN ÇÖMEZ’LE GÖRÜŞME

Davanın sanıklarından emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile eşinin diplomat olması nedeniyle kamusal alanlarda düzenlenen törenler ve resepsiyonlardan tanıdığını kaydeden Paksüt, "İddianamede Hurşit Paşa ile haberleşmem konusunda Turhan Çömez’i aracı olarak kullandığım iddia ediliyor. Yaptığımız telefon görüşmelerinde şifreli olarak Ak Parti’nin kapatılması davasıyla ilgili bilgiler verdiğim ve bu eylemin de örgütsel faaliyet olduğu iddia ediliyor. Ben Hurşit Tolon ile aracı olmadan konuşamayacak bir insan mıyım? Benim Turhan Çömez’in tavassutuna mı ihtiyacım var" ifadesini kullandı.

Paksüt, Turhan Çömez ile yaptığı telefon görüşmelerinin partisiyle ters düşmesi ve siyasi arayışlar içine girmesi dolayısıyla yapılan sohbet nitelikli konuşmalar olduğunu savundu.