Erdoğan, kendisine “Dindar değil, din tüccarı” diyen Kılıçdaroğ-lu’na, “Dindar nesil yetiştireceğiz. Muhafazakar demokrat partisi kimliğine sahip bir partiden ateist bir gençlik yetiştirmemizi mi bekliyorsun?” yanıtını verdi. Erdoğan özetle şunları söyledi:

DERSİM tartışmaları yapılırken asıl önemli noktanın hatta tartışmanın esasının çok ciddi bir biçimde ıskalandığını müşahade ettik. Biz Dersim’den hatta onun çok ötesinden başlayan, bugün de varlığını sürdüren jakoben, seçkinci, elitist bir zihniyete dikkatleri çektik. Bugün bu zihniyet var mı, evet yine var.

‘İzindeyiz’ deyip yattılar

Kimin Atatürk’ün ideallerine sahip çıktığı, kimin de o ideallerin istismarını yaptığı Ak Parti iktidarıyla ortaya çıkmıştır. Ne CHP ne MHP bizim vatan, millet, sevdamızı ölçecek kalibrededir. Bunlar ‘İzindeyiz Atam’ deyip sabah akşam izin yaptılar. Yan gelip yattılar.

İttihat Terakki zihniyeti

İttihat ve Terakki zihniyeti, Gazi Mustafa Kemal’in de şiddetle karşı çıktığı ve mücadele ettiği bir zihniyettir. Gazi Mustafa Kemal’in müsamaha göstermediği bu zihniyet, vefatının ardından yeniden hayat, iktidar fırsatı bulmuş ve Türkiye’ye ağır faturalar ödetmeye devam etmiştir. Dersim bu ağır faturalardan biridir. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat bu zihniyetin eseridir.

Dün çıkmış katsayı meselesiyle ilgili, ‘Danıştay’a CHP başvurmadı, arkadaşlarımızın münferit başvurusu’ diyor. Sen nesin orada yahu, bostan korkuluğu musun? Dersim’le ilgili partide sıkıyönetim ilan ediyorsun, buna gücün yetiyor da Danıştay’a başvuruya gücün yetmiyor mu? Seni oraya genel başkan olarak çıkaran zihniyet 1939’da Dersim olayının mimarı olan zihniyettir. Seni oraya taşıyan zihniyetle çatışmaya gücün yetmez.

Ateist gençlik mi olsun

Türkiye’yi dindarlar-dinsizler diye ayırdığımı söylüyor. Önce şu kulakların duymaya alışsın. Benim ifademde dindarlar-dinsizler diye bir ifade yok. Dindar bir gençlik yetiştirme var. Bunun arkasındayım. Muhafazakar demokrat partisi kimliğine sahip bir partiden ateist bir gençlik yetiştirmemizi mi bekliyorsun? Senin öyle bir amacın olabilir ama bizim böyle bir amacımız yok. Biz muhafazakar, demokrat, tarihten gelen ilkelerine sahip çıkan bir nesil yetiştireceğiz. Bunun için varız.

Gelsen ne olur yahu?

ABD’li bir yazar, Paul Auster ‘Hapiste yatan gazeteciler ve yazarlar yüzünden Türkiye’ye gelmeyi reddediyorum’ diyor. Ah biz sana çok muhtaçtık niye gelmedin? Aman gel. Gelsen ne olur, gelmesen ne olur yahu? Türkiye itibar mı kaybeder?”

Artık sineye çekmeyeceğiz

Başbakan Erdoğan, inkâr yasasının iptali için Anayasa Konseyi’ne başvuru yapılmasına değinerek, Avrupa’yı da uyardı: “Bu girişim, herkes kabul ediyor ki 1915 olaylarına ya da bu olayları aydınlatmaya yönelik değildir. Biz, Avrupa’nın kimi ülkelerinde son yarım yüzyılda yaşanan bazı acı hadiseleri sineye çektik. Ancak herkes bilsin ki Türkiye eski Türkiye değildir. Avrupa’da sinsice yükselen ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobia karşısında susacak, boynunu bükecek bir ülke değildir. Avrupalı dostlarımızı samimiyetle uyarıyorum; Fransa’daki tablo, Avrupa’daki sinsi tehlikenin ciddi bir tezahürüdür. Bu tehlikeye karşı acilen tedbirler alıp uygulamak, AB’nin önceliği olmalıdır.”

İfade özgürlüğü kutsal

ABD’li yazar Paul Auster, Başbakan Erdoğan’ın açıklamasının ardından yazılı açıklama yaptı: “Başbakan, İsrail hakkında ne düşünürse düşünsün ifade özgürlüğü var ve hapiste gazeteci yok. Türkiye’de yaklaşık 100 yazar hapiste. Her ülkenin kusuru var ama iyileştirme için hapis tehdidi olmadan herkes konuşabilmeli. Bu kutsal bir haktır.”