Hak, hukuk ve adalet bir gün herkese bir biçimi ile lazım olacak.

Kimse, günün konjektürel rüzgarına kapılarak;

Ne ahkam ne de racon kessin.

Ne günah işlesin.

Ne ön yargı ile ondan bundan nefret etsin.

Hak, hukuk ve adalet, kimse bu eksenden çıkmasın.

Bunu devlet, organları, kişiler ve bizler vicdanlarımızda yaptık mı sorun yok.

Ama eğer her şeyi görmek istediğin gibi görür, ideolojik yaklaşırsan.

Bir gün sana da hak huk ve adalet ihtiyacı olduğunda onu yerle bir edenlere zamanında verdiği desteğin altında kalırsın.

Ne diyoruz biz bu konuda.

“Galip yolda mağlup ola..!”

Şimdi.

Türkiye’nin gündeminde bir operasyon var. Operasyonda emniyette olanların bazılarını tanıyoruz.

Mesela Çevre ve Şehircilik Bakanı danışmanlarından Sadık Soylu.

Öyle sanıldığı gibi  ben bakanın oğlu, Abdullah’ı hiç tanımam. Hiç oturup sohbetliğimiz de yok.

O nedenle kimi tanıyorsan oradan yoruma gideceğim.

Bakan Bayraktar’ı da tanıyorum. Gazeteci-Siyaset ilişkisi sınırları ile.

Tek bir şahsi talebim olmadı.

Olacak kadar baş başa görüşmelerimiz olmadı mı?

Oldu.

Ama gazetecilik sınırlarını hiç aşmadım.

Aşsaydım, yakın çevremden işi gücü olmayan kalmazdı. Bir çok yakın akraba bana küskün, güneş olup ısıtmıyorsun diye.

Neyse bunlar özel konular.

Bundan önceki siyasilerle ilişkim nasılsa, bugünkülerle de öyle. Yok öyle değil diyen siyasetçiler, kendileri iktidardayken benim kişisel ne talep ettiğimi de delikanlı gibi çıkıp söyleyecekler. Yoksa, gevelemeyecekler.

Gelelim, Vatan Emniyetteki dostlarımıza.

Sadık Soylu dedim.

Sadık Soylu şu şehrin köyünden çıkmış, köyü ile bağı olan bir Trabzon delikanlısı.

Ben onun bir yanlışını görmedim. Dostluğumuz süresince  kasıtlı bilerek hata yaptığına da şahit olmadım. Danışmanı olduğu bakanına, bir zeval gelmesin diye gece gündüz çalıştığını biliyorum.

Suiistimaline rastlamadım.

Bir Trabzon delikanlısı. Elindeki imkanları kapısını çalan herkese aynı derecede şevkte heyecanda kullandığını biliyorum.

Sadık Soylu’lu Trabzon medyasının bütün başları, ayakları, orta vücut elemanları tanır. Dizgisinden, muhabirini, elemanından danışmadaki görevlisine, çaycısından bekçisine, hepsini tanır. Hepsi ile de ahbabtır.

O tanıyanların da ilişkileri tıpkı  benimki  gibidir.

Ne kadar delikanlı, ne kadar hassas, ne kader yiğit, ne kadar ilgili, ne kadar şehrin gündemini takip ettiğini, ne kadar sağlıklı tahliller yaptığını, nasıl akılcı öneriler getirdiğini hepimiz biliriz.

Parti içinde dengeleri tutarken de hassas terazi gibi olduğunu da çok gördüm.

Sadık Soylu, delikanlı bir adamdır.

Bundan önce tanıdığım bakan danışmanları gibi.

Eyüp Aşık’ın, Koray Aydın’ın, Fahrettin Kurt’un ve de H.Sami Türk’ün kiler gibi.

Geçmiş olsun dostum.

Nargile içeceğimiz günler yakındır.