Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Roma'da Türkiye-İtalya Hükümetlerarası Zirvesi sonrasında İtalya Başbakanı Mario Monti ile ortak basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Erdoğan, Corriera della Sera'nın attığı ve dünya basının da kullandığı başlıkla ilgili olarak, "Bu başlık şahsıma ait değildir. Röportajın tamamını okuduğunuzda böyle bir ifadenin olmadığını göreceksiniz. Maalesef bu başlık röportajı yapan arkadaşın kendisine aittir. Böyle bir hanımefendiye, böyle bir başlığıatmasını da doğrusu yakıştıramadım. Bundan dolayı üzüntülerimi, teessüflerimi bildirmek isterim" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şu ana kadar Kofi Annan planına destek verdiklerini ancak bu planın başarılı olacağına dair umudunu her an kaybedebileceğini dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, Roma'da Türkiye-İtalya Hükümetlerarası Zirvesi sonrasında İtalya Başbakanı Mario Monti ile düzenlediği ortak basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

Erdoğan, şu an Türkiye'de 23 bin kadar Suriyeli sığınmacının olduğunu belirterek, "Pazar günü ben de kendilerini konteynır kentte ziyaret ettim. Orada yaşayan Suriyelilere bir hitabım odu. Daha sonra konteynırlardaki misafirlerimizden bir kısmını, ailece, arkadaşlarımızla birlikte ziyaret ettim. Kendileriyle görüştüm, şikayetlerini dinledim. Kendilerine çok açık şekilde, 'Kendinizi Suriye'ye döndüğünüzde güvende hissedebileceğiniz ana kadar biz sizi burada misafir etmeye hazırız. Burası sizin ikincievinizdir. Bundan hiçbir endişeniz olmasın' dedik" şeklinde konuştu.


Suriye'deki insanlık sorununun, sadece Türkiye'nin sorunu olmadığını belirten Erdoğan, "Bu aynı zamanda uluslararası hukuk sorunudur, aynı zamanda bir insanlık sorunudur, aynı zamanda BM sorunudur, Arap Ligi sorunudur, İslam İşbirliği Teşkilatı sorunudur. Bu üç örgütün de birlikte çalışmak suretiyle buraya gerekli desteği vermesi gerekiyor. Biz kendimizi birinci derecede sorumlu hissediyoruz. Şundan dolayı: Aramızda 910 kilometrelik bir sınır var. Aramızda akrabalık ilişkileri var.

Bunlar ister istemez bizi ciddi manada ilgilendiriyor ve bundan dolayı da çok daha sıcak ilişki içinde bulunmak istiyoruz. Bununla ilgili olarak BM Güvenlik Konseyi ile daimi üyelerle ikili görüşmelerimiz var, Arap Ligi ile görüşmelerimiz devam ediyor. İtalya gibi dost ülkelerden de bu konuda daha farklı bir hassasiyet istiyoruz" dedi.

Erdoğan, "Şu ana kadar Kofi Annan planı ile ilgili girişimi destekledik fakat, 'Umudunuz ne durumdadır?' diye bir soru bana yönelecek olursa her an umudumu kaybettiğimi söyleyebilirim. Çünkü gelişmeler, verilen tarih, yol haritası, ne yazık ki istenilen neticeye ulaşmıyor. Ulaşmadığına göre, BM Güvenlik Konseyi'nin, BM'nin burada belki farklı bazı adımlar atması gerekecektir. Mesela Rusya'nın girişimi öncesi bir BM gözlemci misyonu görevlendirildi. 50 gözlemci Suriye'de ne yapacak? 50 gözlemci, Suriye'nin bırakın vilayetini, bir ilçesinde kaybolur. Daha sonra Rusya bu sayının 300'e çıkarılmasını teklif etti. Ondan sonra bu konuşulmaya başlandı. Ama ben diyorum ki, burada belki bin, 2 bin, belki 3 bin gözlemcinin görev yapması lazım. Bunların Suriye'yi aynı anda denetlemesi lazım ki, Suriye'nin neresinde ne oluyor, ne bitiyor anlaşılabilsin, görülebilsin" ifadelerini kullandı.


Başbakan Erdoğan ayrıca, "Dün Suriye'de seçim yapıldı. Bu seçime bizim demokratik parlamenter sisteme inanan ülke olarak inanmamız mümkün değil. Bakın, partiler bile orada, kurdurulan veya kurulan partiler bile seçime girmedi. Bağımsız üyelerle güdümlü olarak yapılmış bir seçim. Gözlemci var mı? Doğru dürüst gözlemci de yok. E tabii bu artık yutulmaz. Ve bu otokratik yapılar artık dünyada geçerli değil. Dünya bunları sorguluyor. Halklar bunları sorguluyor. Şu anda da Suriye'de halk bunu sorguluyor, acaba ne kadar kişi bu seçimlere katıldı? Bu çok önemli. Korkudan kimse seçime gidemiyor. Gidenler de zaten Baas'ın belirlemiş olduğu bir yapı" şeklinde konuştu.