Bir kaç belediye başkanı ile yaptığımız sohbette, Trabzonlu milletvekili Aydın Bıyıklıoğlu ile ilgili böyle bir serzeniş var.

Nedeni ise çok garip.

Ne yapmış Prof. Dr. Aydın Bıyıklıoğlu, ilçelere gelerek mahalle mahalle muhtarlardan sorunları içeren dosyalar almış. Taleplerini içeren dosyalar almış.

Muhtarlar “Sonunda bizi dinleyen, anlayan, sorunlarımıza çare olacak bir milletvekili bulduk” demişler.

Fakat Aydın Bıyıklıoğlu bu çalışmayı Trabzon’un tüm ilçelerinde tüm mahalleler için yapmış.

Gelelim bu sıkıntı meselesine.

Trabzon’un batısından ve doğusundan birkaç belediye başkanı ile sohbetimizde bu serzenişi duyduk.

"Yaa Erhan Bey bu Aydın Bıyıklıoğlu vekilimiz bizim başımızı fena sıkıntıya koydu."

Hayırdır dedim.

Mesele yukarıda anlattığım.

Muhtarlar özellikle iktidardan olanların Belediye Başkanlarının kapısına dayanmış.

"Biz Aydın Hoca’dan şunu istedik gelmedi, bunu istedik vermedi."

Başkanlar ne diyeceklerini şaşırmışlar.

Bizden mi istediniz deseler olmaz.

"Bizim kafamız basmıyordu size gelip bunları sormayı size has oldu" deseler olmaz.

Dosyaları kime verdiyseniz alın numarası, onu arayın dese olmaz.

İhtiyaçlarınızı ben karşılayayım dese olmaz.

Bende açıkça sordum o belediye başkanlarına, “Peki ne diyorsunuz vatandaşa”.

Ortak kanı şu…

Ne diyelim önce siyaseti anlatıyoruz, sonra Aydın Bıyıklıoğlu’nun yeni seçildiğini çok heyecanlı ve yeni bir şeyler yapmanın mücadelesini verdiğini, fakat ilçelerdeki çalışmayı bir envanter toplama maksadıyla yaptığını anlatıyoruz.

Bazı muhtarlarımız “Anlamıştık bunun da bir şey yapamayacağını” diyor, bazıları “Yok o bize söz verdi gönderecek büzlerlen betonu” diyor, bazıları “Bu parti bitmiştir” diyor, bazıları “En azından adam gelip bizi dinledi” diyor.
Burada kim haklı.

Milletvekiline haksız diyemezsiniz bugüne kadar el atılmayan köylere, mahallelere girmiş sorunlarını almış.

Muhtarlara hiç diyemezsiniz onların işi mahallelerinin sorunlarını gidermek.
Belediye başkanları ne yapsın? Personelin maaşını zor ödüyor, herkes kapısında, iktidar olmanın verdiği yük ayrı.

Aslında meselenin özünü aşağıda yazacağım şu hikaye özetliyor. Meseleyi pekte uzatmak gerekmiyor.

İlmi Siyaset

Çok eski zamanlarda ülkeye nam salmış bir okul varmış. Bu okuldan mezun olmak çok zormuş. Bu okula bir genç girmiş çok başarılı bir öğrenciymiş. Okulu birincilikle bitirmiş. Hocaları demişler ki sen çok başarılı bir öğrencisin fakat bizim ilmi siyaset diye bir dersimiz daha var bu dersi okumak okumamak senin isteğine bağlı öğrenci hayır ben okulu bitirdim artık okumak istemiyorum diye ayrılmış okuldan. O zamanlar araç falan yok giderken karşısına bir köy çıkmış. Köye vardığında köylüler hoş geldin yabancı diye koy odası denen bir yerde bir yatak vermişler. Genç gece orda kaldıktan sonra ertesi gün köylülerle birlikte camiye gitmiş camide imam anlatıyormuş...
Şunu yapmazsanız yanarsınız bunu yaparsanız eliniz kesilir bacağınız kesilir bizim genç hocaya müdahale etmiş hoca efendi senin anlattıkların böyle değil sen yalan konuşuyorsun demiş..

Hoca bakmış köylünün gözünde itibar kaybedecek ey cemaat bu aramıza nifak sokmak için gelmiş bunun katli vaciptir diye köylüyü gence karşı kışkırtmış bizim genç zor kurtulmuş köylülerin elinden hemen oradan okuluna geri dönmüş.

Okulda hocaları genci karşılarında görünce niye geldin diye sormuşlar, genç İlmi siyaset dersi okumaya demiş, hocaları geleceğini biliyorduk ama bu kadar erken geleceğini tahmin etmemiştik demişler..Neyse bizim genç üç ay ilmi siyaset dersi okumuş okuldan ayrılmış.

Tekrar aynı köye gitmiş tabii bu süre içinde sakal bırakmış tipini değiştirmiş. Köyün girişinde köylülere ben ülkede çok ünlü olan okuldan mezun olduğunu söylemiş köyün ileri gelenleri hürmetle karşılamışlar köyün en güzel evinde misafir etmişler.

Ertesi gün köylülerle birlikte yine camiye gitmişler. Yine aynı hoca aynı şeylerden konuşuyor köylüler gence hocalarını nasıl bulduklarını sormuşlar..
Genç valla sizin hoca gibi hoca zor bulunur ben diyorum ki sizin hocanın sakalından bir kıl koparan cennete gider demiş. Bu laf üzerine köylülerin tamamı hocadan bir kıl koparmak için hocaya saldırmışlar. Hoca köylülerin altında eziliyor. Başını şöyle bir yukarı kaldırmış.

Gence seni tanıdım demiş sen geçen günlerde buraya gelen kişisin ama İLMİ SİYASET okumuşsun demiş.

Sakın aklınızdan hikayedeki sakalı yonulan hocanın Aydın Bıyıklıoğlu olduğu geçmesin, o iyi bir eğitimci fakat yeni bir siyasetçi… Kendi söylemiyle 2019’da, bize göre 2 yıl sonra oda ilmi siyasetin inceliklerini görecek…