Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarıyla gündeme oturan ve beraberinde ciddi tartışmaları getiren "Thatcher modeli" konusunda sporx.com ilginç bir ayrıntıya ulaştı…

Erdoğan'ın, "İngilizler 5 yıl avrupaya gitmedi de ne oldu?" diyerek dönemin İngiliz Başbakanı Margaret Thatcher'ın örneğini gündeme getirmesiyle başlayan ardından TFF başkanı Yıldırım Demirören'in bu çıkışı desteklemesiyle gündeme oturan Thatcher modelinin, Mehmet Ali Aydınlar federasyonu döneminde gündeme getirildiği ortaya çıktı…

3 Temmuz 2011'de başlayan şike operasyonun ardından Aydınlar federasyonunun 11 temmuz 2011 günü yaptığı yönetim kurulu toplantısında Erdoğan'ın gündeme getirdiği Thatcher örneğinin ilk olarak dönemin TFF yönetim kurulu üyesi Erdal Atalay tarafından yönetim kuruluna teklif edildiği ancak başkan Aydınlar'ın bu teklifi reddettiği iddia edildi. 

Sporx.com bu iddianın ardından TFF'nin deneyimli yönetim kurulu üyesi Erdal Atalay'a ulaştı. Atalay, şike olayının patladığı o dönemde yapılan ilk yönetim kurulu toplantısında ve öncesinde yaşananları sporx.com'a anlattı.

"AYDINLAR TARİHİ BİR FIRSATI TEPMİŞ OLDU"

Sayın Atalay "Federasyonunuz döneminde Aydınlar'a, 'Avrupa'ya bu yıl hiçbir takım göndermiyelim' teklifiniz olmuş doğru mu?"
"Evet doğru. Bakın aradan yaklaşık 10 ay filan geçti sayın başbakanımız ve yine federasyon başkanımız 'Avrupa'ya gitmesek ne olur'u gündeme getirmeye ve olay tartışılmaya başlandığında art arda telefonlarım çalmaya başladı. Çünkü ben bu olayı bundan 10 ay önce yönetime teklif etmiştim ama kabul görmemişti. Ben yönetime “Bu yıl Avrupa'ya takım göndermeyelim” demiştim sağ olsun bir tek Hüsnü Güreli bana destek vermişti. Ama başkanımız bunu kabul etmedi. O gün bu teklifim kabul görseydi bu kaos olmayacaktı."

Peki ne zaman oldu bu olay?
"Daha ilk yönetim kurulu toplantımızda. İyi hatırlıyorum 11 Temmuz günüydü.  Hatta o günün şöyle bir özelliği vardı. Sabah saatlerinde de Trabzonspor başkanı ve yöneticileri gözaltına alınmışlardı. Olayın içine herkes girmişti. Fener'i, Beşiktaş'ı, Trabzon'u. O gün İstinye'de önce başkanımız ve bazı arkadaşlarımız kulüpler birliği ile bir toplantı gerçekleştirdi. Arından 16.00'da yönetim kurulumuz toplandı. Bizim şike olayını ilk masaya yatırdığımız, ele aldığımız toplantı olmuştu o. Kamuoyunda önemli tartışmalar vardı. Sorular vardı. Ortadaki en önemli sorun 'Ligler zamamında başlayacak mı başlamayacak mı, Süper Kupa oynanacak mı, Avrupa kupası maçlarına Şampiyonlar Ligi'ne kim gidecek gibi sorular. Bu toplantıda ilk sözü başkanımız aldı ve “Şu an için farklı bir karar almamız mümkün değil. Lig planlandığı gibi aynı tarihte başlayacak, yine süper kupa maçı 31 Temmuz'da oynanacak ve avrupa kupalarına da mayıs ayında UEFA'ya bildirilen aynı takımlar gidecek” dedi.

Hatta daha da ileriye giderek Süper kupa maçının bilet fiyatları bile o toplantıda belirlendi. Sonuçta toplantıda ortaya 'hiçbir şey olmamış gibi biz yolumuza devam edeceğiz yargı işini bir toparlasın sonra bakarız' düşüncesi kondu. Bunun üzerine ben buna itiraz ettim.

"Ortalık toz duman herkes bir bir gözaltına alınıyor. Sezon şaibeli bir duruma gelmiştir" diyerek, "Şu anda bu olayı sadece Türkiye değil bütün dünya konuşuyor. Ve şu anda da kamuoyu Şampiyonlar Ligi'ne, UEFA Kupası'na kim gidecek diye soruyor. Bence bu ortamda federasyon olarak çıkıp UEFA'ya hiçbir takımımızı bu yıl avrupa kupalarına göndermiyoruz diyelim. Bu olay bir yılda mı, iki yılda mı sonuçlanır buna göre dosya kapanana kadar biz yokuz diyelim. Nasıl Thatcher UEFA'ya böyle bir teklif yaptı bizde benzer bir teklifi yapalım. Bizde Thatcher gibi bu şike sürecini çözümleyene kadar yokuz diyelim. Uefa nezdinde büyük puan da kazanmış oluruz" dedim.

Ancak başkanımız Mehmet Ali Bey buna karşı çıktı, sadece Hüsnü Güreli "bence Erdal bey doğru söylüyor, böyle bir şey yaparsak iyi olur" dedi."

Peki sayın Atalay, Aldınlar'ın karşı olma gerekçesi ne oldu?
"Başkanımız benim bu sözlerim üzerine UEFA'ya böyle bir teklifin yapılmasının federasyon olarak bizim şikenin varlığını kabul ediyoruz anlamına geleceğini söyleyerek bunun doğru olmayacağını mayıs ayında UEFA'ya bildirilen takımların avrupa kupalarına katılmasında bir sıkıntı olmayacağını söyledi. Başkan öyle söyleyince konu orada kapandı."

Şimdi bu teklifinize karşı çıkanlarda pişmanlık var mı?

"Olmaz mı… Şimdi o gün bu teklifime karşı çıkanlar keşke hiçbir takımımızı Avrupa kupalarına göndermeseydik diyor. Çünkü o gün biz böyle bir karar alsaydık UEFA ve dünya bizi takdir edecekti. Büyük puan kazanacaktık. Sonrasında bir senede bu olayı disipliniyle yargısıyla bir sonuca karara bağlayıp UEFA'ya durumumuz bu diyecektik. Büyük bir ihtimalle takımlarımız bir sene sonra avrupa kupalarına gitmeye başlayacaktı. En önemlisi bugün üç yıl beş yıl men cezasından bahsediliyor. Bakın o gün aydınlar federasyonu benim dediğim kararı alsaydı avrupa ayağına en fazla bir iki yılla bitirmiş olacaktı. Kaldı ki yine o kararı alabilseydik bu yaşanan federasyon – Fenerbahçe kavgası olmayacaktı. CAS davası olmayacaktı. İş sarpa sarmayacaktı. Bugün kördüğüm olmuş durumda ve başbakanımız devreye giriyor. Kaldı ki benim o zaman dediğim Thatcher formülü ile bugün teklif edilen aynı şey değil. Bugün ne ceza alacağız acaba diye beklediğimiz bir günde bunu diyoruz. UEFA'ya “aman abi affet” moduna girmiş durumdayız. Ama o gün öyle değildik, o zaman UEFA'ya “biz gelmiyoruz kardeşim” dediğimizde olaya 1-0 önde girmiş olacaktık. Ne yazık ki Aydınlar federasyonu bu treni kaçırdı"

ÖZEL HABER – Tahir Kum