Terör örgütü PKK'nın içyüzünü anlatan  örgüt üyesi Selma Batmaz'ın söyledikleri Bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk ile PKK ilişkisini deşifre etti:

 "Öcalan, örgütü avukatlar aracılığıyla yönetiyor. Tuğluk da PKK'lılar arasındaki iletişimi sağlıyordu."

Batmaz, KCK operasyonlarında tutuklanan avukatlara ilişkin de örgüt içinde yıllarını geçirmiş biri olarak şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Öcalan, Kandil'i avukatlar aracılığıyla yönetiyor. Genç avukatlar kullanılıyor. Çünkü onlar çaylak. İşin farkına varan ise ayrılıyor."

PKK'lılardan gördüğü şiddetten sonra pek çok yere başvurarak can güvenliği isteyen ve ardından yazdığı mektuplarla başta Kürtler olmak üzere herkesten destek isteyen Selma Batmaz'ın açıklamaları devam ediyor.

PKK'nın içyüzünü deşifre eden Batmaz'ın Türkiye gazetesine verdiği ropörtajı sizler için derledik...

ÖCALAN RUH HASTASIDIR

AYSEL TUĞLUK'TAN YANIT

Selma Batmaz'ın 'çok iyi tanıyorum' dediği isimlerden biri de Aysel Tuğluk. Bayrampaşa Cezaevinde tutuklu kaldığı 1992 ile 1998 tarihleri arasında Aysel Tuğuluk'un tutuklu PKK'lıların avukatlığını yaptığını belirten Batmaz çok çarpıcı bir suçlamada bulunuyor. O dönemde PKK'nın cezaevi sorumlusu olduğunu ve yönetimi olarak Aysel Tuğluk'a Bayrampaşa-Bursa ve Çanakkale cezaevleri arasında iletişimi sağlama görevi verildiğini savunan Batmaz'ın suçlamalarına Tuğluk sert cevap verdi.

TUĞLUK DA BATMAZ KADAR DERTLİ

Aslında Batmaz kadar Tuğluk da dertli. O da bu tür iftiralarla yıpratılmak istendiğinden şikayetçi. Selma Batmaz ismini hatırladığını ancak onunla bir defa bile görüşmediğini, avukatlığını yapmadığını söyleyen Tuğluk, "Hayatım boyunca legal alanın dışına çıkmadı. Siyaseti tercih ettim. Barışı sağlamak için uğraşıyorum. Selma Batmaz intikam almak amacıyla iftira atıyor" dedi. Kuryelik suçlamalarını ret eden Tuğluk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"BATMAZ'I TANIMAM"

"Cezaevine gidip geliyordum. Selma Batmaz ile hiçbir görüşmüşlüğüm ve sohbetim yoktur. Bunu cezaevi kayıtlarında tespit etme kolaydır. Bu gibi suçlamalarla bizleri kıskaca almaya çalışıyorlar. Zaten her şeyimizi didik didik eden bir ekip var. Ayıptır. Neden bu tür kurgularla Kürt siyasetçileri konuşmaz hale getirmeye çalışıyorlar. Bizler devre dışı bırakıldıktan sonra kimlerle görüşecekler.

GEREKİRSE 20 YIL YATARIM

Bakın açık ve net söylüyorum. Bu problem bitsin gerekirse 10-20 sene yatarım. Bu tür haberleri ihbar olarak kullanacaklar vardır. Kim ne yaparsa yapsın doğruları yapmaktan vazgeçmeyeceğim. Ben çözüme ve kardeşliğe hizmet ediyorum. Lütfen kimse BDP'yi terörize etmesin. Bana yapılan iftira mevcut konjonktür, konsept ve ortama malzeme olarak kullanılacaktır. Yeter artık bıktık."

SORU: Öcalan gerçekten çözüm istiyor mu?

İnancım bu yönde. Ayrıca Kürt sorunu ayrı PKK sorunu ayrıdır. Örgütün derdi, Kürtlerin sorunlarını çözmek değil. Kürtleri ilgilendiren tek olumlu bir planı da yoktur. Öcalan'ın kimliği ve kişiliğinin nereden geldiğine bakın. Öcalan ve yakındakilerin hiçbirisinin temiz bir kökeni ve asaleti yoktur. Bunların hepsi toplumun en tortulu kesiminden geliyorlar. Neden bir ağa, bey ve şeyh oğlu orada görev almadı. PKK neden bölgedeki ileri gelenlere düşmandır? Neden onların çocuklarını öldürdü. Çünkü Öcalan bir ruh hastasıdır. PKK'nın başındakilerin de bu psikolojik hastadan farkı yoktur.

"PKK LİDERLERİ UÇKURLARI İÇİN KÜRDİSTAN'I SATARLAR"

Onlar kendi uçkurları için Kürdistan dâhil her şeyi satarlar. Bu karanlık çete ve cinayet şebekesi gitmeden Kürtlerin yaşadığı dört parçada da tek bir şey yapılamaz. Kürtler bunun için akıllarını başlarına almalıdırlar. Yeni örgütler, yeni oluşumlar ve yeni siyasi hareketler kurmalıdırlar. Aksi halde PKK hiçbirisine hayat hakkı tanımaz tanıyor.

ŞEYH SAİD'İN TORUNUNU ÖLDÜRECEKLERDİ

SORU: Örgütle yollarınızı ne zaman ayırdınız?

Hem PKK'dan hem de devletin o dönemki polis ve askerlerin elinden çok çektim. Şu anda yüzde 60 oranında sakatım. Cezaevine girdiğimde örgüt bana sorumluluk verdi. Kaldığım Bayrampaşa Cezaevi'nde, PKK'lı kadın militanların sorumlusu oldum. Ama cezaevinde hiçbir şekilde ölüm emri vermedim. O zaman koğuşta 70-80 kadın vardı. Ayrıca örgüt yapısı içinde de yönetimde görev almıştım. Şeyh Sait'in torunlarından bir bayan, ismini biliyorum fakat evli olduğu ve onun için bir sakınca teşkil ettiği için adını söylemek istemiyorum. Bu kadın nişanlı iken dağa gidiyor. 4 ay boyunca elleri ve ayakları bağlı şekilde çadırda bekletiliyor.

Öldürülecekti. Ama sonra affedildi. Bırakıldıktan sonra İstanbul'a geldiğinde yakalanmıştı. Bayrampaşa Cezaevi'nde birlikte kaldık. O ve onun gibi çok kişi büyük acılar çektiler.

HADEP BAŞKANLIĞINI REDDETTİM

SORU: Cezaevinden çıktıktan sonra tekrar Avrupa'ya mı gittiniz?

1992 yılının ekim ayında girdiğim cezaevinde 5.5 yıl sonra serbest kaldım. Tahliyeden sonra örgütü bıraktım. Bana HADEP'in başına geçmemi teklif ettiler. Öcalan'ın avukatı Mahmut Şakar defalarca kapımı çaldı, açmadım. Kani Yılmaz (ki, bu insan örgütten koptuğu için daha sonra öldürüldü) bana defalarca telefon açarak "APO seni istiyor" deyip duruyordu. Eğer HADEP Başkanı olmayı kabul etseydim kesinlikle beni öldüreceklerdi.

 Demokratik açılımla, sorunun çözümü için bazı adımlar atıldı. Ancak hala şiddet devam ediyor. Günümüzde taleplerin demokratik protesto yöntemlerin dile getirilmesi silahtan daha etkiliyken sizce PKK savaşta niye ısrar ediyor?

PKK SAVAŞTAN BESLENİYOR

PKK savaştan besleniyor. Bunun için asla bir açılımla Kürt sorunun barışçıl yöntemlerle çözülmesini istemez. Savaş ve kanla beslenenler, sorunun çözülmesini arzu etmezler. Çünkü bu örgütün varlığı savaşa bağlıdır. Savaş ağaları hep bu kirli savaşı istiyorlar.

TUĞLUK BİZİM İÇİN ÇALIŞIYORDU

SORU: KCK operasyonları çerçevesinde Öcalan'ın avukatları tutuklandı. Avukatlar, İmralı-Kandil arasında kuryelik yapıyorlar mı sizce?

Yeni bir şey değil ki. Öcalan yakalandığından bu yana örgütü avukatlar aracılığıyla yönetiyor. Bu sistemin hala işletildiğini düşünüyorum. Örneğin Aysel Tuğluk'u cezaevinde yattığım dönemde tanıdım. Bizim için çalışırdı. PKK'lılar arasındaki iletişimi sağlıyordu. Mahkûmların birbirlerine gönderdiği mesajları taşırdı. Ona bu görevi örgütün cezaevi yönetimi olarak biz vermiştik. Her hafta cezaevine gelip giderdi. Üç cezaevi arasında iletişimimizi sağlardı. Bayrampaşa-Bursa ve Çanakkale cezaevleri arasında kuryelik yapardı. Aysel Tuğluk ve birkaç kişi dışında o dönemin bütün avukatları daha sonra ayrıldılar. Çünkü olayın vahametinin farkına vardılar. Her zaman yeni avukatlar kurye olarak kullanılır. Zira bunlar çömezdirler ve anlamazlar.

DEVLET BİLE PKK KADAR KÜRT ÖLDÜRMEDİ

SORU: İki defa darp edildiniz. Örgütün size yönelik ölümcül bir eylem gerçekleştirmesinden korkuyor musunuz?

Sadece ben değil, PKK bugüne kadar binlerce Kürt'e zarar verdi. Abdullah Öcalan 15 bin iç infazdan bahsetti. 17.500 de faili meçhul cinayet var. Çatışmalardan öldürülen gençleri sayısı ise tam bilinmiyor. Evet devlet de büyük zulümler yaptı. Ama diyebilirim ki devlet bile Kürt halkına PKK kadar zarar vermedi. PKK'nın kirliliklerinin ne teneşir, ne Ganj Nehri ne de Hitler'in gaz odaları temizler. Çünkü bunların hem bedenleri hem de ruhları kirlidir. Özellikle PKK'lı yöneticiler cehennemi adamlardır. Çok kişinin heba olmasına neden oldular. Bunlardan korkmamak mümkün değil. Onlar benim peşimdedirler. Can güvenliğim yok. İstedikleri yerde beni bulup imha edebilirler.