Prof. Dr. Erol Ulusoy, “Liglerin Covid-19 pandemisi nedeniyle ertelenmesi sonucu ortaya çıkan durum spor kulüpleri için bir tür konkordato sonucu doğurmaktadır. 15 Haziran 2020 tarihine kadar mahkemelerde duruşmalar yapılmıyor, acil işler dışında dava açılamıyor, icra dairelerinde takip yapılamıyor” dedi.

İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Erol Ulusoy, korona virüs salgını nedeniyle birçok spor kulübünün sıkıntı yaşayacağını vurgulayarak, “Covid-19 pandemisi nedeniyle borçlunun ne malları haczedilebiliyor ne de hacizli malların satışı istenebiliyor. Sonuçta borçlular bakımından kısmen dahi olsa, konkordato ilan edilmiş gibi bir sonuç çıkıyor. Konkordato isteyebilmek için iflasa tabi olma şartı yok. Dileyen bütün borçlular, koşullarını yerine getirerek ticaret mahkemelerine konkordato talebi ile başvurabilirler. Öğretmen, asker, polis, mühendis, işçi, esnaf, kim olursa olsun. Bunlara, spor kulübü olarak faaliyette bulunan dernekleri da dahil edebiliriz. Bazı Süper Lig takımları anonim şirket olarak yer alıyor. Bütün şirketler gibi borca batık olurlarsa bunların da iflasları istenebilir. Konkordatonun olumsuz yanıysa mahkemenin gözetim kayyımı yerine yönetim kayyımı da atayabilme durumudur. Bu durumda spor kulübünü başkanı ve yönetim kurulu değil, kayyım yönetecektir. Bunun sakıncasından söz etmeye gerek bile yok” diye konuştu.

“YABANCI LİGLERDE DE DURUM FARKLI DEĞİL”

Sadece Süper Lig takımlarının değil, yabancı liglerdeki birçok kulübün de iflas tehdidi ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ulusoy, “Almanya’da Covid-19 etkisiyle spor kulüplerinin yayıncı kuruluştan alacakları gelirlerin belirli bir kısmında kesinti yapılarak fon kurulması, kulüplere şirketlere benzer yedek akçe ayırma zorunluluğu getirilmesi gibi geleceğe yönelik mali öneriler tartışılıyor. Türkiye’de de spor kulüplerinin mali yönden güçlenmeleri için sadece finansal fair-play önlemleri değil, gerçek mali çözümlerin tartışılma zamanı geldi” açıklamasında bulundu.

“SPOR KULÜPLERİNİN HEPSİ MÜCBİR SEBEPLERDEN YARARLANABİLİRLER”

“Tıpkı kapatılan iş yerleri gibi, maçları ertelenen, ligleri tatil edilen spor kulüpleri için de mücbir sebep vardır” diyen Ulusoy, sözlerini söyle sürdürdü:

“İş yerlerinin İçişleri Bakanlığı tarafından kapatılması ile liglerin federasyonlar tarafından tatil edilmesi arasında mücbir sebep bakımından hukuken bir fark yoktur. Gerçi spor kulüpleri kapatılmadı. Ama onlar için ana faaliyet, liglerde maç yapmaktır, ki şu an da maç yapmaları mümkün değil, yani kapalılar. İş yerleri de aslında hukuki varlıklarını sürdürüyorlar fakat, ticari faaliyette bulunamıyorlar. Yani arada bir fark yok. Covid-19 finansal fair-play kullarını askıya alacak. Kanaatimce hem UEFA hem de TFF kendi FFP kurallarını ya revize edecekler ya da bu sezon dahil, en az iki sezon için askıya alacaklar. Elbette askıya alma, finansal yönden kulüplerin sınırsız borçlanmaları serbestliğini içermeyecektir. Liglerin seyircisiz oynanmasına karar verilmesi de sonucu değiştirmeyecektir. Çünkü seyircisiz oynamak da kulüplere mali yönden zarar verecektir. Sadece bilet gelirleri değil, forma, bayrak, atkı vs. tekstil gelirleri ve sponsor gelirlerinde büyük kayıplar olacaktır.”

“COVİD-19 TRANSFER ÜCRETLERİNİ DE ETKİLEYECEK”

Covid-19’un bundan sonra özellikle futbol dünyasındaki bol sıfırlı rakamları tartışılır hale getireceğini belirten Prof. Dr. Ulusoy, “Milyonlarca kişi, futbol dünyasındaki bol sıfırlı rakamların hayalini kurar. Taraftarlar bu sebeple transfer haberlerine büyük ilgili gösterir. Şimdi ise bu bol sıfırlı transferlerdeki rakamlarda bir düşüş olacak mı, olacaksa ne oranda olacak, taraftarların ilgilisini çekiyor. Çünkü birçok taraftar Korona sebebiyle işinden oldu, işyerleri kapandı, gelirleri düştü. Şu bir gerçek ki, birçok kulüpte, kulüp bütçesinde aslan payını birkaç oyuncu alır. İşte kulüp bütçelerinden aslan payını alan bu birkaç oyuncu, korona sonrası mücbir sebep yönünden kulüpler için mali yönden asıl büyük sorun olacaklar. Neredeyse iki aydır maç yapamayan ve gelir elde edemeyen kulüpler finansal fair-play kurallarına uymayı bırakın, teknik olarak iflas durumuna gelmişlerdir. Eski bol rakamların telaffuzu epey bir süre duyulmayacaktır” dedi.

“MAÇLARIN SEYİRCİSİZ OYNAMASINDA SON SÖZ İL UMUMİ HIFZISSIHHA KURULU’NA AİT”

Liglerde kalan maçlarının seyircili mi seyircisiz mi oynanacağı konusuna da değinen Prof. Dr. Ulusoy, şu ifadeleri kullandı:

”Lig maçlarının seyircili oynanıp oynanmayacağı konusunda son söz, spor federasyonlarına değil, İl Hıfzıssıhha Kurulu’na ait. 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu 23. ve 27. ve 72. ve 77. Maddeleri ile birlikte 261. maddesi, bir salgın hastalık vuku bulduğunda, salgının önüne geçmek için umumi yerlerde, halkın bir arada toplanmasına mahsus stadyumlarda halkın sıhhatini koruma ve selametini temin için seyircili maç yapılmasını yasaklayabilir. Federasyonların seyircili-seyircisiz maç kararı vermeden önce, İl Hıfzıssıhha Kurulu kararını beklemeleri tavsiye olunur.”

“KORONA VİRÜS FUTBOLCU ÜCRETLERİNİ NASIL ETKİLEYECEK?”

“Futbolcular da işçidir” diyen Erol Ulusoy, “Profesyonel sporcular, ki çoğunluğu futbolcudur, iş hukuku bakımından hizmet gören işçi sıfatındadır. Hukukçular, profesyonel sporcular ile kulüpleri arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğini Türk Borçlar Kanunu md 393’teki hizmet sözleşmesi olarak kabul ederler.O halde, profesyonel futbolcu işçi, spor kulübü ise işverenidir. Ancak önceden belirteyim ki, 4857 sayılı İş Kanunu sporcular hakkında uygulanmıyor, 4 üncü madde açıkça böyle söylüyor. Yani sporcular İş Kanunu’na göre ne yıllık izin hükümlerinden yararlanabilir ne de fazla mesai ücreti gibi haklardan yararlanabilir. Profesyonel sporcular, sosyal sigortalara tabi, hatta işsizlik fonundan bile yararlanabilecek durumda olan ama İş Kanunu’na tabi olmayan işçilerdir” ifadelerini kullandı.

“KOMBİNE BİLETLER VE SPONSORLUK SÖZLEŞMELERİNİN AKIBETİ NE OLACAK?”

Liglerin ertelenmesi ile kombine bilet alan tarafların durumu da hukuken aydınlatılması gereken bir husus oldu diyen Prof. Dr. Erol Ulusoy, “Spor kulüpleri kombine biletlerini, localarını tüm lig maçlarını kapsayacak şekilde sattılar. Örneğin Süper Lig’de her takım kendi sahasında 17 maç yapacak. Şu anda bazı takımların üç bazı takımların dört iç saha maçları var. Kombine bilet ve loca satış fiyatları, 17 iç saha maçına göre belirlenmiş. Eğer ligler bu hali ile tescil edilirse, ya da kalan maçlar seyircisiz oynanırsa, kombine bilet alan taraftarlar, üç veya dört maç fazla bir değerden ücret ödemiş olacaklar. Fakat sezonun bitmesinde veya maçların seyircisiz oynanmasında spor kulüplerinin bir kusuru olmadığı, mücbir sebep olduğu da ortada. Passolig üzerinden alınan biletlerde zaten kulübün maçların ertelenmesi veya seyircisiz oynanması halinde bilet ücretlerinin iade zorunluluğu bulunmadığına dair hükümler var. Hukuken satışlar sezonluk olduğundan, ligler erken bitirilir veya seyircisiz oynanırsa, taraftarların bilet ücretlerinin iadesini istemeleri hukuken pek mümkün gözükmüyor” dedi.

Ulusoy, son olarak sponsorluk sözleşmelerinin de sorun olacağını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Örneğin, bir forma sponsoru 34 lig maçı için sponsor olmuşsa ve fakat mücbir sebeplerden dolayı kalan 6 maç oynatılmazsa, kanaatimce spor kulüplerine olumsuz bir yükümlülük getirilemez. Gerçi sponsorluk anlaşmasında ne yazıyor, önce ona bakmak gerek, ama bir spor kulübü sezonu mücbir sebeplerle eksik veya seyircisiz maç oynayarak tamamlarsa, sponsorların bir hak ileri sürmesi TBK md 136’ya uygun olmayacaktır. Şimdilik sosyal mesafenin olmadığı, gol atıldığında sevinçten birbirine sarılan seyirci görüntülerini önlemekle yetineceğiz.”

(İHA)