İlk düdüğün duyulmasıyla beraber "Dönmeler" sağlı sollu bindirmelerle rakip takımı yıpratmaya başladılar ama bu durum takım içinde ideolojik tartışmalara neden oldu. Nihayetinde, sonraki bindirmelerin hep soldan yapılması kararlaştırıldı.

"İbne hakem, seni seviyoruz!"

"Lezbiyen forvet, seni seviyoruz!"
"Susma haykır, eşcinseller vardır!"

Foça sahillerindeki küçük bir koyda oynanacak maç öncesi tezahüratlar bu minvaldeydi. Maçın başlamasına az bir süre kalmıştı. Hakem Trabzon bölgesinden Halil İbrahim Dinçdağ'dı.

Dinçdağ, 2009 yılında eşcinsel olduğu gerekçesiyle hakemlikten ihraç edildi. Gerekçe olarak da "askerliğe elverişli değil" raporu gösterildi. TSK askerlik yapmak istemeyen eşcinsellere verdiği raporla eşcinselleri askerlikten muaf tutuyor ama aynı zamanda eşcinsellerin "psikoseksüel bozukluğa" sahip olduğunu iddia ediyor.

Bu rapor, daha sonra toplumsal hayatta eşcinsellerin maruz bırakıldığı ayrımcılığın resmi kılıfı olarak kullanılıyor. Çünkü kâğıt üzerinde -ya da iş demagojiye gelince- Halil İbrahim Dinçdağ hakemlikten "eşcinsel olduğu için" men edilmiyor, bilimsel olarak "psikoseksüel bozukluğa" sahip olduğu için men ediliyor.

Elbette Dinçdağ'ın Trabzon'da 16 yıldır yaptığı radyo programlarına son verilmesinin ya da onca yıllık formasyonuna uygun başka herhangi bir iş bulamamasının nedeni de eşcinsel olması değil, "psikoseksüel bozukluğa sahip olması". İnanmıyor musunuz? İnanmayan bölücüdür, devlet düşmanıdır.

Geçtiğimiz hafta sonu İzmir Foça'da düzenlenen Rock-A Festivali'ndeki mini futbol turnuvasında oynanan maçların hakemi Halil İbrahim Dinçdağ'dı. Üzerinde hakemlikten ihraç edilmeden önce 2008 yılında Futbol Federasyonu tarafından dağıtılan resmi hakem üniformasıyla çıkmıştı sahaya.

Turnuva; İzmir'de Göztepe, Altay, Buca ve Karşıyaka taraftarlarının ortaklaşa bir girişimi olan Taraftar Hakları Derneği tarafından düzenlendi. Dernek, şehir içindeki statların yıkılıp şehir dışına taşınmasına, taraftarların futbol iktidarlarının güdümünde siyasetten azade kitleler olarak görülmesine, tribünlerdeki nefret söylemlerine, şiddete ve her türlü dinsel, ırksal ve cinsel ayrımcılığa birlikte karşı durmayı amaçlıyor. Turnuva maçlarını yönetmesi için Halil İbrahim Dinçdağ'ı Rock-A'ya davet eden de yine onlardı.

O turnuvada bizim de bir maçımız vardı.

Ve beklenen an geldi. İzmir Siyah Pembe Üçgen Derneği ve İstanbul LGBTT inisiyatifiyle oluşturulan "Dönmeler" takımıyla, isminden 'seksüel' değilse de 'psiko' sorunları olduğu anlaşılan "Manic Depresif" arasındaki büyük maç "İbne hakem, seni seviyoruz" tezahüratları eşliğinde başladı.



İlk düdüğün duyulmasıyla beraber "Dönmeler" sağlı sollu bindirmelerle rakip takımı yıpratmaya başladılar ama bu durum takım içinde ideolojik tartışmalara neden oldu. Nihayetinde, sonraki bindirmelerin hep soldan yapılması kararlaştırıldı.

Ebru, orta sahanın ortasında adeta bir dinamo görevi görüyor, bütün takımı yönlendiriyordu. Sahada basmadık yer bırakmadı. İleride Meriç'in topsuz koşularıyla rakip defansı alabildiğine yıpratıyor, nefes aldırmıyordu.

Gerek sağ ve sol açık oynayan lezbiyen futbolcuların açtığı toplar, gerekse ileride top ayağına değdiğinde adeta ilahlaşan Meriç'in mahareti "Dönmeler"in bu maçı hiçbir şekilde bırakmayacağını ta baştan haber ediyordu.

İlk yarının sonlarına doğru "Dönmeler" adeta yıllardır birlikte oynayan gerçek bir takım hüviyetine bürünmüş ve Meriç'in ayağından ilk golünü tabelaya yazdırmıştı.

Maalesef ilk yarının son dakikalarında biraz da kalecinin kifayetsizliğinden kalesinde bir gol görünce, "Dönmeler" soyunma odasına 1-1 beraberlikle gitmek zorunda kaldılar.

Bu arada takımı ateşleyen taraftarların tezahüratları tüm koyu inletiyordu: "Transeksüel forvet, seni seviyoruz!" "Susma haykır, eşcinseller vardır!"

"Dönmeler"in ilk yarıdaki hakim oyunu karşısında şaşkına dönen rakip takım ikinci devrede Manikten çok Depresif bir görüntü çizmeye başladı.

İkinci yarı da "Dönmeler"in açık ara üstünlüğüyle geçti ancak gol yollarındaki talihsizliklerini bir türlü aşamadılar. Doğrusunu söylemek gerekirse "Dönmeler" takımının en büyük talihsizliği kalecileriydi. İyi bir kalecileri olsa maçı çok rahat alabilir, hiç penaltılarla uğraşmazlardı. Fakat ne çare, maç penaltılara kaldı.

Neyse ki, penaltılarda o yetenekli ayaklar tüm penaltıları gole çevirdiler de, kaderlerini o yeteneksiz kalecinin ellerine bırakmadılar.

Son penaltının da gole çevrilmesiyle hakem Halil İbrahim Dinçdağ "Dönmeler"i maçın galibi ilan etti. Takım ve taraftarlar bir anda sevgi yumağı oluşturarak "Dönmeler! Dönmeler!" nidalarıyla festival alanını inletmeye başladılar.

Bu arada -küçük bir detay olarak- bu neşe içinde sarf edilen "Dönmeler" tezahüratının "Kalinka" ezgisiyle söylendiğini belirtmek gerekir.

Taraftarlar ve oyuncular sarmaş dolaş plajdaki bara gidip birer soğuk bira söylerken, herkesin hemfikir olup birbirine yinelediği cümle şuydu:

"Bir insanı cinsel yöneliminden dolayı, onca sene emek verip keyif alarak yaptığı mesleğinden alıkoymaktan daha büyük bir 'ibnelik' olamaz."

Bu arada; günün son ışıkları bizim maç coşkumuzla beraber tüm koyu ve festivali kızıl bir ışıkla boyuyor, ileride genç eski hakem Halil İbrahim Dinçdağ, yaşadığı haksızlığı "Kırmızı Kart" ismiyle bir belgesele dönüştürmeye çalışan film ekibiyle harıl harıl çalışıyordu.

Ne de olsa ışığı kaçırmamak gerekir; filmlerde de, hayatta da.

KAYNAK: bianet.org/BÜLENT KALE