Her hangi bir maçın her hangi bir dakikasın da hangi oyun taktiği ile oynamamız gerektiğini tribünlere sorsak %90 aynı taktiği verir.

Hangi futbolcu koşmuyor,

Hangi futbolcu kaçak güreşiyor,

Hangi futbolcunun pestili çıkmış,

Hangi futbolcunun girmesi ve ya çıkması gerekiyor…

bunlar en basit cevaplanabilecek sorulardır..

Tak Tak Tak..

Hemen söylerler..

Yıllardır tribün ile teknik direktörlerimiz arasında ki bağ işte bu yüzden kopmuştur ve bağlanması da pek mümkün değildir.Hoca mutlaka kendi bildiğini okur,çıkması gerekeni çıkarmaz,vermesi gereken taktiği veremez..

Sonra da çıkar maç sonrası basın açıklamasın da bıyık altından derki..

“Siz çok biliysiniz,ben hiç bilmiyrim Hemi?”

Dün akşam taraftarlarımız sadece sahaya çıkılan koridorun kapısına kilitlenmiştiler.Kim girdi kim çıktı diye uzak gözlüklerinin üzerine bir gözlük daha takanlar vardı.Hafta içi sakatlıklardan oluşan boşluklara Sturridge herkesin kağıdında yazıyordu ama Ünal’ın kağıdın da yoktu..

Neyse dediler!

Vardır bir bildiği..

Defansta rotasyon yapılınca başımıza gelenleri daha önce görmüştük,neden tekrar göreceğiz denildi ama kısa sürede atlatıldı..

Takım sahaya ısınmak için çok geç çıktı,acaba ne oluyor içerde denildi,

İlk on bir cep telefonlarımıza çok geç düştü,acaba Ünal Hocanın kafası mı karışık denildi,

Yedekler ısınırken Sturrigde yoktu,kapris mi yaptı denildi..

Sonra koridorun başında göründü ve hep beraber heyecanlandık,ayakta alkışlandı..

Karşı takımın hocası çok sinirli ve gergin hareketler yapınca hemen kim bu diye bakıldı,

Rakip takımın on numarası bizim futbolculara çıkışınca önce yuhaladık sonra güzel futbolunu görünce keşke bizim takımda olsa denildi..

Yani herşeye hakimdik tribünlerde..

Çekirdeğimizi çitliyorduk ama boş boş da bakmıyorduk..

ilk yarıyı son dakika golüyle 1-1  berabere bitirince yine kağıtlar çıktı,bari ikinci yarının başında Sturridge oyuna girsin denildi,

Coşkulu başlar işi bitiririz denildi..

Hatta ve hatta devre arası ısınmasına bile çıkmayınca kesin içerde soyunuyor denildi..

Maç başladı,soyunma odasından geç gelince kesin motoru bozdu bu uşak,tuvaletten anca geliy denildi..

Sürpriz bir penaltı golü ile öne geçip,Gençlerbirliği’ne karşı orta sahayı geçemez duruma gelince ısınan topçulara bakıp 5 dakikaya Doğan giriyor denildi...

Öyle ya orta sahamız düşmüş adamlar hızlı tren gibi gelirken yapması gereken tek hamle bu değil miydi?

Değilmiş meğer..!!

Avdijaj çıktı bizim gara uşak girdi oyuna..

Sevindik mevindik ama oyunun gidişatı bu değildi..

Sol taraftan önüne atılan her top sağ ayağına düşünce Sörloth Sörloth olalı böyle zulüm görmedi.

Adam birkaç hava topu gelip gol atabilecekken sürekli Ekuban zannedilip koşması istenilince resmen çimlere gömüldü..

Aslında Boşalan sağ açık tarafına Nwakayeme’yi çekebilir,sol kanada da Sturidge’i sürebilirdik..

Denenmedi..

Arkalarına da dakika yetmiş gibi Doğan’ı koysaydık bu maç 2-2 değil 4-1 felan biterdi..

Bitmedi…

Sağlık olsun..

Ünal Hoca uyudu taraftar uyumadı yine..

Bunun tam tersi ne zaman olacak ve biz neden bunu düşünemedik diyeceğiz çok merak ediyorum.

Önümüzde ki zorlu virajlarda göreceğiz..

DENİLDİ.