Tarihi yapının uzun yıllar kilise olarak kullanıldığını, ardından ev olarak değerlendirildiğini ve metruk hale geldikten sonra kaderine terk edildiğini belirten Çavga, yapının Akçaabat’ın eski Belediye Başkanı Şefik Türkmen’in girişimleriyle restore edilerek yeniden şehre kazandırıldığını hatırlattı. 2020 yılında tamamlanan restorasyon süreci sonrası, dönemin Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle yapı müze olarak hizmete açıldı.
Çavga, “Müze olarak biletli yaklaşık 10 bin ziyaretçinin tarihi yapıyı ziyaret etmiş olması, Ortamahalle’nin bilinirliğine ve cazibesine önemli katkı sağlamıştır. İyi bir tanıtım ve envanterin zenginleştirilmesiyle bu sayının 5 ila 10 katına ulaşması mümkündür,” dedi.
Ancak restorasyon sürecinde bazı ihmallere dikkat çeken Çavga, bahçede bulunan mezar kalıntıları ve özellikle lahit formundaki iki mezarın, gerekli arkeolojik araştırmalar yapılmadan üzerinin kapatıldığını ve zemin kaplamalarının hatalı yerleştirildiğini ifade etti. Ayrıca Osmanlı’ya sığınan Gürcü Guria Prensesi Sophia’ya ait olduğu belirtilen anıt mezarın da incelenmeden taşlarla örtüldüğünü dile getirdi.
Çavga, müzenin tabanında yer alan mozaiklerin Ortodoks Hristiyanlar için kutsal kabul edildiğini ve benzer örneklerin Trabzon ile İznik Ayasofya yapılarında da bulunduğunu hatırlatarak, yapının uluslararası düzeyde dini ve kültürel bir değere sahip olduğunu belirtti.
Geçmişte Sümela Manastırı’nda yapılan eğlence etkinliğinin toplumda nasıl bir infial yarattığını anımsatan Çavga, benzer bir durumun bu kez Akçaabat Ortamahalle’de yaşandığını söyledi. “Orijinali ibadethane olan ve altında mezar kalıntılarının bulunduğu bu yapının bahçesinde yapılan dans gösterisi son derece talihsiz olmuştur,” dedi.
Ortamahalle’deki binaların aslına uygun olmadan beyaza boyanmasıyla başlayan kimlik erozyonunun bu tür etkinliklerle derinleştiğine dikkat çeken Çavga, Akçaabat’ın kültürel mirasının zarar gördüğünü ve bunun Trabzon turizmini de olumsuz etkilediğini ifade etti.
TİSAD Başkanı, Akçaabat Belediyesi’nin bu etkinliği “kültür ve turizme hizmet” olarak değerlendirmesinin mümkün olmadığını belirterek, Akçaabat Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Turan Bektaşoğlu ve Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim’den kamu vicdanını rahatlatacak bir açıklama beklediklerini vurguladı.
Son olarak Çavga, “Tarihi, kültürel ve turistik eserlerin korunması hepimizin ortak sorumluluğudur. Tüm yetkilileri bu miras üzerinde yükselecek turizm anlayışını daha dikkatli ve sorumlu şekilde yürütmeye davet ediyorum,” ifadelerini kullandı.
Not: (Görsellerin bazıları, gezi.planim hesabında yer alan videodan alınmıştır.)