Ülkemiz insanlarının sağlığı beslenmesi yani tarımın ve gıda üretiminin devamlılığı için muhakkak çok ciddi önlemler alınmalıdır.Sadece önlem almak yeterli olmayıp çiftçi desteklenmeli ki bir sonraki yıl için üretim birikimini sağlayabilsin. Tarım ve gıda zinciri tarladan sofraya kadar uzanan ve Sanayi için hammadde üreten bir ćok ara kademeyi içinde barındıran çok önemli stratejik bir sektördür.Şayet tarımsal üretim yapılmazsa çiftçi topraktan üzaklaşır ve bu ara kademeler( Gübre,ilaç,sulama kooperatifleri,akaryakıt bayileri,yedek parça temininde bulunanlar,nakliyeciler,tarımsal ürün işleyen fabrikalar,tarım ürünü ihraç edenler ve iç  pazarlarda geçimini sağlayanlar ve.) tamamen ortadan kalkar ve dış ülkelere bağımlılığının gittikçe artarak ülke altından çıkılmaz sıkıntılarla karşı karşıya kalır.

Onun için çiftçilerimiz girdi fiyatlarının devasa boyutlara ulaştığı günümüzde toplum için tüm imkanlarını zorlayarak üretim hacmini küçülterek hala uğraş sarfetmektedir.Bu bağlamda ülke olarak kendilerini sahiplenme ve teşekkür etme gibi bir görevimiz olduğunuda unutmamamız gerekir.Zira çiftçilerimiz olmazsa bu zor günleri aşmamız çok zor görünmektedir.Onun içi devlet alt yönetim kadrosundan üst yönetim kadrosuna kadar tüm önlemleri alarak yavaş yavaş başlayan gıda krizine ve üretimsizlik çıkmasına çare bulmalıdır.

Gelinen aşamada eskiden para verilerek alınan ürünler artık para verilsede alınamayacak duruma geldi.Çunkü bir çok ülke tahıl ihracatını durdurmuş olup kendi tahıl depolarının boşalması sonucu kendi halkının karınlarını nasıl doyurabilirim endişesi yaygınlaşan gıda krizinin temelini uşturmaktadır.Bu nedenle sorunun daha derinleşip toplumsal sıkıntıye sebep olmadan TOHUM'dan başlayarak dışa bağımlılıktan kurtulmak için tarım emekçileri, işçileri, teknikerleri mühendisleri ve tüm yönetim kadrolarının içinde yer aldığı üretim seferberliğinın acilen başlatılması ve hayata geçirilmesi milli bir görevdir.ßunu herkes biliyor ki Dünyada açlık ve gıda sıkıntısı yaşayacak ülkeler içerisinde ülkemiz en ülke konumunda ise 24 milyon hektar tarım arazimizin ve çok üretken bir çiftçi nüfusumuzun olmasındandır.Ancak;gelinen noktada savaş içindeki ülkelerden gıda maddesi alma durumu ise tarımın ekseninden çıktığının ifadesidir.

ONUN İÇİN;Potansiyelimizin büyük olması hem kendi ihtiyacımızı karşılayıp hemde başka ülkelere ürün satarak milli gelirimiz atması sağlanabilir ki ülke çiftçimizi bu konuda ciddi bir deneyimi vardır.Bu ülkenin çiftçisinin üretip satıldığı ürünlerden elde edilen paralarla bir çok fabrika kurulmuştur bu ülke şimdi aynı şeyleri yaparak daha büyük işler başarabilir. Bu durumda mevcut çiftçilerimize başarmak durumundayız.Yoksa üretimsizlik kıtlıktır yoksa marketlerde ürün olabilir ancak insanların alım gücü yoksa bu durum çok vahim olup bunu üretenler ziyadesiyle iyi bilirler.

SONUÇ OLARAK;Üretmeyen toplumlar batmaya mahkümdur bu benzeri olay AET(Avrupa Ekonomik Topluluğu) döneminde yaşanmış zira onlar sanayi devriminin altın çağını yaşarken tüm harcamaların sanayi sektörünün geliriyle çözülebileceğini hesaplamışlar ama çare olmamış hazineden karşılamaya iş dayanınca oda yetmeyince yeniden tarımsal üretime büyük yatırımlar yaparak bugün ki aşamaya gelmişlerdir.Onun için milli bir ekonomi olan tarımın hiç bir ikamesi  olmaz bir ekmek bir kez yenir ikinci kez yenmez.DEVLET DERHAL ÜRETİM SEFERBERLİĞİ BAŞLATMALİ Kİ  SORUN DAHA DERİNLEŞMESİN