Cemil Bozbaş'ın 5 Temmuz 2022 tarihli köşe yazısı

Ülkemizdeki 85 milyon insanın beslenmesi ve sağlıklı yaşaması için gerekli ihtiyaçların başında gıda gelmekte ve bunun temelinde tarım yatmaktadır.Onun için üretmek ve bir santim toprağı boş bırakmamak için seferberlik başlatılması gerekirken üretme tüket ithalat ve rant kıskacında tarım gittikçe çökmektedir. Bu aşamada fiyatları düşürmek için 12 yıldır ithalat yapılıyor ve hala et ve diğer tarım ürünü fiyatlarında önlenemez yükselişler devam etmektedir.

Yani ithalat çok pahalı olmasına rağmen Ülkemizde üretimi artırarak fiyatların düşmesini temin anlamında milli gelirin 0/0 1'i çiftçiye verilmesi gerekirken katkı sağlanmayarak gittikçe üretim dahada azalmaktadır.Buda gerçekleşmediği gibi 2008 yılından itibaren desteklerde azaltılarak çiftçi kaderiyle baş başa bırakılmıştır.Yem fiyatları yüzde 100 artarken çiğ süt fiyatına yüzde 50 azalmış neticede milyonlarca süt ineği kesime verilmiştir.Bu duruma bağlı olarak çiftçi sayısıda  önemli ölçüde düşerek ette, sütte , yemde ve diğer gıda ürünleri fiyatlarında astronomik artışlar olmuş tüketicinin alım gücüne önemli ölçüde azalmıştır.Erzurum ve Kars gibi hayvancılığın yoğun olduğu illerde çiftçilerin bir bölümü bu işi bırakarak ihracatçı iken ithalatçı olmuştur.

Sistemi regüle etmek için 2010 yılında çıkarılan hal yasası gereği yüzde 25 ucuzlayacağı söylenen sebze meyve fiyatları ucuzlamayarak yasa işlemez hale geldi ve şimdi yeni yasa hazırlıkları devam etmektedir.Ayrıca yine fiyatların düşmesine yönelik kurulan gıda komisyonu ve erken uyarı sistemi de işlevsiz kalmıştır.Yapılan her ithalat çiftçiyi üretimden koparmış ve hububat, bakliyat, yağlı tohumlar, yem, saman, soğan, patates ve daha bir çok üründe vergiler indirilerek yerli üretime ciddi bir darbe vurulmuştur.Başta TMO, ET VE SÜT KURUMU VE TİGEM gibi devlet kurumları ithalatta görevlendirilerek aslı sorumluluklarının dışında ithalat ofisi gibi çalıştırılmışlardır. 

SONUÇ OLARAK; 

Tarım alt sektörleriyle bir bütün olup sorunu yaşayan an çözümü üretme durumunda olmasına karşın çiftçi tamamen dışlanarak sorunlar ortadan kaldırılamaz ve de kaldırılamamaktadır.

Bu durumda...

●-- Çiftçi dıştalanmadan işin temeline inilerek sorunların belirlenmesi,

●--Tarımın her sektöründe üretim planlaması yapılmalı,

●--Daraltılan tarım alanlarına yeni toprak alanları kazandırılması, 

●-- Mera alanlarındaki talanlara son verilmeli 

●--Üretimi engelleyen yüksek girdi fiyatlarına çözüm bulunmalı,

●--Tarladan sofraya kadar olan süreç bir yasa ile düzenlenerek netliğe kavuşturulmalı,

●-- Her kademede çiftçi devrede olmalı ve yok sayılmamalı,

●-- Üretici fiyatı ile tüketici fiyatı arasındaki uçuruma çözüm bulunmalı,

●-- Üreten çiftçinin tüketici olmasının önüne geçilmeli,

●--Köylere kadar uzanan marketlerdeki ithal ürünlerin çiftçinin sofrasına girmesi önlenmeli,

●-- Bir an önce gıda enflasyonun en yüksek olduğu ülke konumundan acilen çıkarılmalıyız,

●'-- Kademeli olarak ithalattan vazgeçerek tarımsal zenginlik üretimine  geçilecek politikalar üretilmeli,

●-- Üretimden tüketime kadar olan zincir iyi yönetilmesi gerekirse caydırıcı yasalar derhal çıkarılmalı.

Bu ve buna benzer önlemler alınmazsa üretim daha azalacak gıda fiyatları artacak ve ülkemizdeki fakirlik ve çağrıştırıcısı açlık oranı tırmanmaya devam edecek ve  22 milyon hektar tarım alanlarımız ekilip biçilmezken okyanus aşırı ülkelerden kiralanacak topraklar ülkemiz için bir refah çıkışı sağlamayacaktır.
MİLLİ EKONOMİNİN TEMELİ ZİRAATTIR.