Trabzon Büyükşehir Belediyesi organizesinde Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşide çarpıcı mesajlar veren Tolga Zengin, “Futbol İdmanocağı’ndan başladım. Bizim zamanımdaki çocuklar gibi sokaklarda futbol oynayarak başladık. Mahallerde büyükler eski oyuncular vardı, Trabzon’un amatör futbol kulüplerinin seçmeleri oluyordu. Babam istemezdi rahmetli annem daha çok isterdi. Hacı amcamız vardı mahallede beni İdmanocağı’na götürdü. Babamdan gizli gizli gidiyordum. Yavuz Selim zamanıydı. Çok ayrı bir dönemdi. Trabzon şehri için bir kültürdü. Yavuz Selim’de insanlar vakit geçirirdi. Avni Aker’i taşıdın en azından Yavuz Selim’i bırakman gerekirdi. Benim hikayem Yavuz Selim’de başladı. 96 yılında beni Özkan Sümer Trabzonspor’a transfer etti. Kalem kağıt verseler hayallerini yaz deseler bu kadarını yazamazdım. Turnike sırasına girip maça girmeye çalıştığın dönemlerden o takıma transfer oluyorsun, kaptan oluyorsun para kazandırıp gidiyorsun. Planladın mı dersen hiçbir zaman futbolcu olacakmış gibi yaşam sürmedim. Sonuç olarak herkese nasip olmayacak bir şey” dedi.

Zengin şöyle devam etti:

“Ben Özkan Sümer’le altyapıyı gördüm. Özkan Sümer’siz altyapıyı da gördüm. Özkan hoca bir proje yapıyordu. Bize her idmandan sonra muz süt poğaça verilirdi. Özkan hoca ailelerimize özel olarak konferans verirdi. Yetiştirici kişi çok önemli. Bizim potansiyelimize baktığımız zaman bir potansiyelimiz var ama bu potansiyeli biz niye kullanamıyoruz? Buna bakmak lazım. Çok daha fazlasını üretebilir miyiz? Evet üretebiliriz. Zihinsel olarak ne kadar yetiştirebiliyoruz, Avrupa ülkelerinden eksik olduğumuzu düşünmüyorum. Açıp dev kulüplerin antrenmanlarını izleyebiliyorsunuz. Kendi standartlarımızı nasıl oluşturabiliriz buna bakmak lazım. Hayatta iki tane sınav çok zordur. Para ve şöhret. Çok genç yaşta bunlara hazırlıklı olmazsanız, asıl sizin için önemli olan alanlarda eksik kalabilirsiniz. İş performans noktasına geldiğinde profesyonel noktasına geldiğinde daha az iş çıkarabiliyoruz. Mental olarak çocuklarımızı hazırlamalıyız. Aileleri de bu yönde eğitmek gerekiyor. Daha ileri gittiğimizde toplumun değişmesi gerekiyor. Değişim en alttan başlar.”

“Genç milli takımlara birçok oyuncu verdik ama kaçını A takıma çıkarabildik?” diyen Zengin, “Şehir mi sabırsız? Ben de burada çok zor günler geçirdim ama hiçbir zaman vazgeçmedim. Önce şehrine hizmet edeceksin. Burası senin şehrin” dedi.

İlk kez çıktığım Galatasaray maçı benim için kötü bir tecrübeydi. 4-1 yenilmiştik. 4 gol yemiştim. Yaşayabileyeceğim en kötü şeyle yüzleştim. O yaşadığım şet futbol hayatımı daha ileri atmış olabilir. Kazanmak var kaybetmek var. Hayat böyle.

En çok üzüldüğüm maç 2010-2011 sezonundaki Karabük maçıydı. Maç bitince direğe yaslanmıştım. Yaşadığımız çaresizlikti. Bizim en büyük hatamız şu: hakkımızı çok aradık ama çok fazla takıldık. Biz kendimizi biliyoruz, tartışmaya girmeye gerek yok. Bizi çok aşağı çekmeye başladı. 2010-2011 şampiyonu Trabzonspor desem ne olacak demesem ne olacak ben zaten diyeceğim kadar dedim. Artık yeni şampiyonlukları yaşamamız lazım.

Şampiyonluk konusu, bunu zaten senin önüne bilerek çıkarıyorlar. Büyük resim çok farklı. Bir başarı var, bir ekonomi var. Bir şekilde seni aşağı çekerek seni engellemeye çalışıyorlar. Başarı gelmeyince seni düşürmeye çalışıyorlar. 

İnter maçı benim için çok değerli bir karşılaşma. 30 sene önce Şenol hoca kaptandı. 30 sene sonra ben kaptan olarak sahaya çıktım. Şampiyonluk kadrosu iyi bir kadroydu. Şampiyon olduk. Burak dillendirdi ben dillendirdim ama söylemeyenleri de söylemedi diye onların verdiği emeği yok sayamayız. O kadro içerisinde herkes çok emek verdi. 

Başarılar planlı programlı olmadığı zaman sürekliliği olmuyor. Gidecek oyuncuların yerine gelecek oyuncular da bellidir. Oyuncu seçimleri de böyle. Hatalar olabilir ama önemli olan ne kadar az hata yaptığındır.

Onur Kıvrak’la biz her zaman birbirimize saygı duyduk. Onur uyanamadığı zaman ceza yemesin diye uyandırırdım. Kimsenin kötülüğünü isteyerek başarı elde edemezsiniz. Onur benim için çok değerlidir. Çok güzel ve keyifli günlerimiz geçti. Onur’un da emeklerini unutmamak lazım. O da bu kulübün değerlerinden biridir. Birini aşağı çekip birini yüceltiyoruz, böyle yapmamak lazım. Herkes değerli.

Trabzonspor’dan ayrılma kararıyla ilgili açıklamalarda bulunan Zengin, ayrılık kararının dönemin yönetimi tarafından alındığını itiraf etti. Tolga, “Ayrılma kararını ben almadım. Annemin hastalığı ayrılma kararımda etkili değildi. Annemin tedavisi burada oluyordu. Annem, “Burada daha rahat olurum” dedi burada tedavi oldu. Ayrılığım annem için değildi. Dönemin başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu beni gönderdi. Onur vardı, ben vardım, kulübün ekonomik olarak sıkıntısı vardı. Faroz’da dam yaptırıyordum gitmek gibi bir düşüncem yoktu. Kulüple konuştum, benim durumum ne demiştim. Ne yapacağız dedim? Devam edeceğiz denildi ama Onur’un da olması benim de olmam etkili oldu. Rubin Kazan’dan teklif vardı. Mustafa Reşit Akçay ile konuştuk planlama yapıyoruz. Ünal hocayı aradım telefona bakmadı. Başkanı aradım, Ünal Hoca beraberiz dedi. İki tane iyi kaleci var dediler. Sana da yazık ona da yazık dediler. Ben gitmek istemiyorum dedim. Talebim yok. Onurun da yok. Israr ettiler. Rubin Kazan için ısrar ettiler. Benim annem hasta dedim. Kazan çok uzaktı. Ben gitmek istemiyorum dedim ama illa gideceksem ona ben karar veririm dedim telefonu kapattım. Mustafa hocayı aradım beni yiyorlar beni yedirme dedim. Benim en çok üzüldüğüm konu süreç çok yanlıştı. Trabzonspor kaptanı saygı duyulması gereken bir pozisyondur. Nasıl fiyat belirlersiniz? Ünal hocaya ‘ben buzdolabı mıyım?’ dedim. Annem Trabzon’da tedavi görüyordu. Yanlış lanse edildi. Kimseye kırgın değilim ama keşke gerçek sebepler söylenseydi. O zaman bizi taraftarın önüne atıyorsun. 12 sene oldu hiç konuşmadım. Bana o dönem diyecekler denildi. Annemle hiçbir alakası yoktu. Hayatımda Trabzonspor’dan başka eşofman giyinmedim. Beşiktaş kampına gittim eşorfmanları giyince sen ne yaptın dedim. Ağlama başladım” dedi.

Bazı pozisyonlar oluyor ilk yarı yorumlayacaksın. O pozisyonu çıkararak oyunu nasıl yorumlayayım? O pozisyonu anlatabilmem için hakemi konuşmam lazım. Bir hafta Galatasaray maçında maçın adamı Arda Kardeşler demiştim. Bir hafta sonra Fenerbahçe maçında devre arasında hakemin iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum dedim. Dünyanın en hızlı düdük çalan insanı. Ben bundan iyi niyet görmüyorum. Sadece iş bilmezlik. Oraya eski oyuncuları koyuyorsan onları da idare edebilecek birini koymak zorundasın. Yatırım iyi yönetmen iyi editör almaktır. Yatırım daha iyi koordinatörler almaktır. İyi yönetmen almazsan yanlış açı gelir. İçeride bir yapı yok yapısızlıktan. Ben yorumcuyum bana bir ücret veriyorsun bana karışıyorsan yapmayayım. Herkes hatalarının farkına varacak. Sayın başkan ilk arayanlardı. Ne istiyorsan her türlü desteğimiz senin yanındadır dedi. Olan oldu benimle alakalı kişisel bir duruştu. Kulübü bu işe bulaştırmaya gerek yoktu. Bundan sonrası için kısa süre içinde televizyon olmaz diye gözüküyor. 

Trabzon zor bir şehir değil. Ben buna katılmıyorum. Çok daha rahat çok daha bir şeyleri başarabileceğin bir şehir artık. Bu oyuncu grubu çok alışılagelmişin dışında reaksiyon veremeyen bir oyuncu grubu. Şenol hoca kendi istediği kadroyu şu an oluşturmaya başladı. Sezonu kötü kapattın kupa mağlubiyetiyle. Açılışta iki kez Avrupa’dan elendin. Bu kadar üst üste travmayla bence kadro planlaması da doğru değildi. Şu anda daha fazla mücadele etmeye çalışan bir Trabzonspor olduğunu görüyorum. 

Uğurcan Çakır çok büyük bir kaleci. Bu kulübe çok büyük hizmetler veriyor. Ayrılık noktasında olan bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum. İyi bir kaleci bulmak da zordur. Bu kadar belirsizliğin içerisinde gayet belirli olan bir yer var. Bence kalecilik özellikli olarak bizden çok üstümüzde olan bir kaleci. Ayakları çok iyi. Çok daha iyi yerlerde Avrupa’nın hangi kalesine koy oynar. Burada yaptığı aynı şeyleri yapar. Uğurcan için bundan sonrası hayırlı olsun. Şu an Trabzonspor’un olmazsa olmazı.

Kaynak: 61SAAT HABER MERKEZİ