Baro, söz konusu kararın hukukun temel ilkeleri, sporun birleştirici ruhu ve kamu vicdanıyla bağdaşmadığını belirterek, yasağın kaldırılmasını talep etti.
Trabzon Barosu Başkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, Anayasa’da yer alan seyahat özgürlüğü ve eşitlik ilkesi hatırlatılarak, spor müsabakalarına katılım hakkının şiddet içermeyen, barışçıl şekilde ifade edilen bir seyir hakkı olduğu vurgulandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Soyut güvenlik gerekçeleriyle bütün bir kitleye yönelik uygulanan yasaklar, orantılılık ilkesini ihlal etmekte ve idarenin keyfî müdahalesine zemin hazırlamaktadır.”
Trabzon ve Rize'nin tarihsel ve kültürel bağlarına dikkat çekilen açıklamada, iki şehrin kardeşliğine zarar verecek uygulamalardan kaçınılması gerektiği ifade edildi:
“Trabzon ve Rize; tarih, kültür, coğrafya ve insan bağıyla kardeş iki şehirdir. Sporun amacı dostluğu, kardeşliği, dayanışmayı ve centilmenliği pekiştirmektir. Bu tür yasaklar ise tam tersine, kutuplaşmayı ve önyargıyı derinleştirmektedir.”
“Gerçek güvenlik yasakla değil, planlamayla sağlanır”
Baro açıklamasında, güvenliğin yasaklarla değil; etkin planlama, kurumlar arası koordinasyon ve sporseverlerin onuruna saygılı organizasyon anlayışıyla sağlanabileceğinin altı çizildi.
Trabzon Barosu, açıklamasını şu çağrıyla sonlandırdı:
“Sporun birleştirici değerlerinin korunması, hukukun üstünlüğü ve temel haklara saygının tesisi, Karadeniz insanının kardeşlik bağının zarar görmemesi amacıyla Rize İl Spor Güvenlik Kurulu’nun almış olduğu deplasman yasağının ivedilikle gözden geçirilmesini ve kaldırılmasını talep ediyoruz.”





