1970'lerden 80'li yıllara kadar çok popüler olan,

ALAMET-İ ÜSTÜNVANE.

Önceleri,

Valilik binasının olduğu yerde, eskilerin çok iyi hatırlayacağı

Sotka’da ki fuar alanında,

Daha sonraları

Haluk Ulusoy tesislerinin olduğu yer taşınan Doğu Karadeniz Fuar alanının bir bölümüne kurulan lunaparklar,

Çocukların ve çocukluğunu yaşamak isteyen büyüklerin en çok rağbet gösterdikleri yerlerdi.

En önemli ilgi çekici yerlerden biriside

Üstünvane'ye uzun tahta bir merdivenden çıkarak, merdivenin başında bekleyen bilet kontrolcüden geçerek içeri girmek ve çılgın akrobatları seyretmekti.

Lunaparkın hemen girişinde sağ tarafındaki fuar gazinosunu,

Rahmetli Amcam Metin Kandaz işletirdi.

Metin amcam, Pazarkapı çocuğuydu ama onu Sotka'da Faroz'da tanımayan yoktu.

Eskinin en iyi kalecilerinden birisiydi.

Martı sporda Bafra sporda kalecilik yaptığı yıllardan birinde,

Yavuz Selim'de bir maç esnasında çok soğuk havada kale içinde ateş yakıp ısınmışlığını,

Rak Rak Zeki, lakabıyla anılan Milli Takımımızın Teknik direktörü

Şenol güneşin abisi Zekeriya Güneş’in  anlatımıyla kulaklarımla birebir işittiğim, dillerden dillere dolaşan bir efsanedir.

Yılda bir buçuk ay açık kalmamıza rağmen o bir buçuk ay öyle yoğun geçerdi ki, her anımızı doya doya yaşadığımız çocukluk ve gençliğimizin geçtiği o yılları gördüğümüz için gerçekten çok şanslıydık.

Bende yazları fuarın açılımı zamanlarında Metin amcamın gazinosunda masada hesap kitap işlerine yardımcı olurdum.

Kimselerin gelmediği gündüz saatlerinde ilk seans'da hemen Üstüvaneye gider orada yerimi alırdım.

Akrobatlar, henüz işe başlamadıkları saatlerde bizim gazinoya yemek yemeye geldiklerinden hepsini iyi tanırdım.

Üstüvane'de dönerken akrobatlardan Hakan abi daha önceden bana söz verdiği için elini uzat geçerken eline vuracağım derdi ve vururdu.

Çok korkusuz ve cesur insanlardı.

“Gelin gelin!

Motosiklet cambazlarını görün!

Yaklaş kardeşim yaklaş! ölüm akrobatlarına yaklaş!

Harikulade gerçeğe yaklaş!

Gösterimiz başlamış değil,  başlamak üzere!

Bay bayan 7’den 70’e herkes iştirak edebilir! Aile yerlerimiz itinayla ayrılmıştır.”

Çağrısıyla herkesi üstüvaneye davet ederek iş başı yaparlardı.

Alamet-i üstünvane,

Nedir bu üstüvane?

Bu kelime bu işe nasıl isim olmuş, bilmiyorum.

Askerliğimi T.C.G.Akın A-585

Gemisinde yaptığım 1983 yılında, aldığım denizcilik eğitimlerinden üstüvane diye denizaltıların herhangi bir arıza nedeniyle su yüzeyine çıkamadıklarında personelin gemiden acil çıkış yapmak için kullandıkları bölmeyi biliyorum.

Motosikletlerle de batılıyor çıkılıyor onunla mı ilgili olmuş, bilemedim.

Panayırlarda motosiklet gösterisi yapılan yerlerin adı “Üstüvane”dir.

Halkacılar, sihirbazlar, dönme dolap, salıncak, vahşi hayvan çadırları, tiyatorolar veee “Alamet-i Üstüvane”…

Hele hele çocuksanız. daha fizik dersleriniz başlamamış,

akıl sır erdiremiyorsunuz çocuk kafanızla, o motosiklet,  O dev fıçının, ya da o kovanın içinde nasıl oluyor da fıldır fıldır dönebiliyor aşağı devrilmeden.

Enteresan dersiniz hayret edersiniz.

Seyirciler en üst kısımdaki balkondan gösteriyi izlerlerken

Gösteriyi yapanlar motosikletli akrobatlar ise zaman zaman kendilerini yukarıdan izleyen seyircileri heyecanlandırmak ve gerilimi arttırmak maksatlı seyircilere çok yakın, adeta tepe noktasına teğet turlar da attıktan sonra yere doğru süzülürler.

Tam gösteri bitti derken bir hatun kişi de olaya dahil olur ve motorlu abilerden birinin arkasına geçip motor üzerinde ayakta durarak harekete başlarlar.

Ortamda birden fazla motor varsa (ki genelde vardır) bunlar birbirlerine zıt yönden gelerek seyircinin iyice midesinin ağzına gelmesini sağlarlar.

Finalde ise motorlu ağabeyler iç ceplerinde taşıdığı Türk bayrağını çıkartarak yüzlerine kaparlar ve ellerini de bırakırlar.

Eller havada, bayrak yüzünde, kız ayakta olacak biçimde birkaç tur daha atılır ve gösteri sona ererdi.

Motosikletleriyle,6 metre yüksekliğinde, 15 metre genişliğindeki bu fıçının içinde dönmelerini seyretmek inanılmaz zevkli veheyecanlıydı.

Eskilerden bir anı olarak anlattığım bu yazılı ve görsel hikayemde adı geçenlerden, Şimdilerde hayatta olmayan, Metin Kandaz Amca'ma ve bütün akrobat emekçilerimize, Allahtan Rahmetler diliyorum.

Bir döneme damga vuran hepimizin hatıralarında iz bırakan değerli insanlara,

Selam ve saygılarımla.