Türkiye’de ilk kez Trabzon’da gerçekleştirilen “Trabzon Günleri” etkinliği, büyük beklentilerle başlamıştı. Ancak organizasyon, İstanbul ve Ankara’da yıllardır düzenlenen etkinliklerin neredeyse birebir kopyası olunca eleştirilerden kaçamadı.

Katılımcılar, Trabzon’da olmanın hiçbir ayrıcalığının hissedilmediğini, aynı konseptin şehre taşındığını dile getirdi. İlçelerin belediyeler aracılığıyla kurduğu stantlarda yöresel ürünlerin tanıtılması, “Trabzonlulara kuymağı, tereyağını, peyniri tanıtıyoruz; sanki bilmiyorlarmış gibi” yorumlarına neden oldu.

Organizasyonun zaman darlığından ötürü bu şekilde düzenlendiği belirtilse de, eleştiriler yenilikçi bir yaklaşımın ortaya konulmamasına yoğunlaştı. Özellikle bakanlıklardan alınan milyonluk desteğe rağmen etkinliğin geliştirilmemesi dikkat çekti. Sanatçıların seçimi, stant düzeni ve alanın büyük bölümünü kaplayan lunapark da eleştirilerin merkezindeydi.

Açılışta boş kalan sandalyeler gözlerden kaçmadı. Belediye başkanları ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun katılımına rağmen alanın tam dolmaması, organizasyonun yeterince ilgi çekmediği yorumlarını beraberinde getirdi.

Basın için ayrılan alan ise ayrıca tepki topladı. Trabzon basınına uygun olmayan koşullar, “etkinliğin önceliği tanıtım değil, kazanç sağlamak” eleştirisini güçlendirdi.

Etkinlik için “tereciye tere satmak” benzetmesi yapan katılımcılar, ilerleyen yıllarda Trabzon’a yakışır, yenilikçi bir anlayışla daha güçlü bir organizasyon beklediklerini dile getirdi.