Seçim sürecinde herkes konuştu, herkes kendi partisini pohpohladı.

Herkes kendi genel başkanını tutup, karşı tarafınkine salladı. Herkes hangi ideolojiye yakın yayın kuruluşunu, televizyonu, gazeteyi okuduysa ondan onun tuttuğundan yana oldu.

Biz dedik ki, sahaya inelim, millete inelim.

Seçim sürecinde bizde sahalara indik,  tarafsız olarak 18 ilçe gezdik, okuma yazma bilmeyeninden, profesörüne, taksicisinden esnafına, bahçedeki teyzemizden, bakkal dükkanındaki amcamıza kadar sorduk, ne olacak bu secimin sonucu ne olmalı. Tek başına bir parti mi yoksa koalisyon mu? 

Çıkan sonuçları şu şekilde irdeleyebiliriz. 

Öncelikle görüştüğümüz 1000 kişiden yüzde 70’i tek başına bir partinin hükümeti kurmasından yana olduğunu ifade etti. Kim kurarsa kursun tek başına kursun dedi. 

Bu, yüzde 70’in, yüzde 20’si AK Parti’ye karşı olduğunu ifade ederken, koalisyona Türkiye’nin hazır olmadığını, bu nedenle sonucun tek partinin tek başına hükümeti kurabileceği bir oy oranı ile sonuçlanmasından yana olduklarını söylediler.  

AK Parti’ye karşı olan fakat tek başına bir partinin iktidara gelmesinden yana olan yüzde Yüzde 70 içindeki yüzde 20’lik muhalif görüşün yüzde 80’nini MHP’li seçmen oluşturuyor. 

1000 kişiden yüzde 30’u ise Türkiye’nin birçok Avrupa ülkesi gibi koalisyonla yönetilmesinden yana. Artık buna alışmalıyız, tek başına kontrolden çıkıyorlar’ diyorlar. 

NEDEN MHP

‘AK Parti’ye oy verip de bu seçimde MHP’ye vereceğim’ diyen yüzde bir ise bunun tersi yani MHP’ye oy verdim şimdi AK Parti’ye vereceğim diyenler yüzde 15’ti röportajlarımızda.

Sahadaki MHP’lilerde derin bir sessizlik hakim. İçlerinde birkaç kişi Bahçeli’yi ve parti politikalarını savunabiliyor ‘Başbakan koalisyonu istemedi, Bahçeli’nin şartlarını kabul etmeyen oydu, bu nedenle AK Parti’ye oy vermeyeceğim, MHP’ye vereceğim’ diyordu.    

Fakat en fazla Devlet Bahçeli’ye tepki vardı röportajlarımızda. 

Adı Hayır’cı genel başkana çıkmış Trabzon’un özellikle ilçelerinde. Bahçeli’nin tavırları nedeniyle bu kez partisine oy vermeyeceğini ifade eden çok sayıda partiliyi kendi sesinden görüntüsünden dinlediniz.

Hayır’ları nedeniyle Bahçeli koalisyon kurulmayışının bölgedeki günah geçişi ilan edilmişti. 

RECEP TAYYİP ERDOĞAN UNUTULMADI

Bahçeli’den sonra röportajlarımızda en fazla adından söz edilen kişi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.

Erdoğan’ı 7 Haziran sonrası koalisyon kurulamayışından sorumlu tutan çok sayıda vatandaş kendisinin siyasi parti başkanlığı değil Cumhurbaşkanlığı yapmasını istiyor.

Fakat birçok kişi halen daha Recep Tayyip Erdoğan için AK Partiye oy verdiklerini ifade ediyor. 

NEDEN CHP

CHP’de sonuçları çok etkiler denilen Volkan Canalioğlu’nun liste dışı kalması veya Ali Türen Öztürk’ün ikinci sıradan 5’e alınması ile ilgili 1 kişi haricinde öyle aman aman bir tepki olmadı.

CHP’den yana olanlar kendilerini şu şekilde ifade ediyorlardı ‘CHP’nin 7 Haziran’daki vaatlerine yapamaz diyenler şimdi o vaatlerle seçim kampanyası yürütüyor. Biz isterdik ki son hükümet 17-25 Aralık yolsuzluk olaylarını irdelesin. 

Ülkenin diktatörlükten kurtulmasının tek yolu CHP’dir. CHP’lilere göre 1 Kasım seçimleri sonrası AK Parti’nin kendileri ile koalisyon kurmak zorunda kalacağı kesin.  

NEDEN AK PARTİ

AK Parti’yi tercih edecek olanların gerekçeleri ise daha fazla. 

İşte AK Partiyi tercih nedenlerini ifade şekilleri. 

Hastaneler pırıl pırıl, önceleri ilaçları 3’er 5’er alırdık, şimdi otel gibi hastanelerde istediğimiz ilacı alıyoruz. 

Helikopterli ambulanslarımız var, eskinden yağ kuyruklarına, ekmek kuyruklarına, ilaç kuyruklarına, gaz kuyruklarına girerdik, yollarımız asfalt, yollarımız beton, uçaklarımız, tanklarımız, tüfeklerimizi kendimiz üretiyoruz, denizin altından tren geçiriyoruz, suyun altından Kıbrıs’a su veriyoruz, kendi uydumuzu, kendi otomobilimizi üretiyoruz, Lozan’ı tekrar isteyenler AK Parti’yi istemiyor, dış güçler Türkiye’nin güçlü olmasını istemiyor, Müslüman bir lideri alnı secdeye giden bir lideri dış güçler istemiyor, biz Kuran’ı Kerim’i gizli gizli okurduk şimdi istediğimiz yerde okuyoruz, bolluk var, insanlar şükrünü bilmiyor, önceden açlık vardı, bir ekmek için dayak yerdik, hakaret işitirdik, geçmişi bilmiyorlar, bankalar hortumlandı, bizim paralarımız gitti, şimdi bankalarda bolluk var, herkese kredi dağıtıyorlar ve hiçbiri batmıyor, IMF’ye borç veriyoruz, önceden İMF para verirse bu ülkede maaş ödeyen hükümetleri gördük, engelliye maş bağladılar, engelliye bakana maş bağladılar, yaşlılara maaş bağladılar, yaşlılara bakana maaş bağladılar, dünyanın en büyük havalimanını yapıyorlar, en büyük köprüsünü yapıyorlar. Meyve veren ağacı taşlarlar. 

PEKİ HALK BU KEZ NE İSTEDİ  

Evet 3 parti dışında başka parti ismi geçmedi mi derseniz 1000’de 2 oranında SP diyebiliriz.

7 Haziran’dan bu yana ne değişti derseniz, insanlar o zaman işsizlikten, yerel sorunlardan, ÇEDAŞ’tan, Çay’da kotadan, partililerin şımarıklıklarından bahsederken bu kez gündemlerinde TERÖR vardı. 

Herkes artık bu acının durmasını, bu kaosun bitmesini istiyordu. Siyasilerin kendi çıkarları uğruna ülkede terörü azdırdıklarını ifade ediyorlardı. 
1000 kişiden bir kişinin öyle şahsi, veya ilçesine bölgesine yönelik bir eleştiri bir talep veya başka bir şikayeti olduğuna şahit olmadık.

Fakat şunu diyen sayısı da çoğunlukta idi ‘Karadeniz önemli değil, önemli olan genelde Güneydoğu ve Batı ile metropol şehirler, sonucu onlar belirler’ 

Durum delilleri ile ortada, işte size 1000 kişinin ortak görüşleri. Bu bir anket sonucu değil, canlı canlı insanların görüşleri. Kafanıza takılan konular olur diye yazının sonuna bu insanlarla yaptığımız röportajların tamamını ekliyorum.

Yarın sandık başına gideceğiz, amacımız birilerini etkilemek değil 10 günlük bir çalışmanın özetini sizlerle paylaşmaktı.

En doğru kararı sizler vereceksiniz, değerli okurlarımız, değerli halkımız, değerli seçmenimiz.

Oylarınızın ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum. 

LÜTFEN SANDIK BAŞINA GİDELİM
SİZİN OYUNUZ BU ÜLKENİN GELECEĞİDİR

RÖPORTAJLARI AŞAĞIDAKİ RESME TIKLAYARAK GÖREBİLİRSİNİZ