Trabzon, aksiyon şehri. Entrika şehri, makam savaşları şehri.

Trabzon’un adıyla gücüyle, şanıyla, şöhretiyle makamları dolduranlar, iş icraata gelince, pısırık, korkak, adamına göre muamele ve şahsi çıkarları ön planda tutuyorlar.

Adalet, hak, hukuk, ahlak, disiplin, takip, organizasyon, en önemlisi kenetlenme.
Artık hepsi bir kenara atıldı, tartışılır hale geldi.

Neresinden tutsanız elinize geliyor, başlayacak olan yatırımlar başlamıyor, başlayan yatırımlar devam etmiyor, hal böyle olunca yeni yatırımlardan söz etmeye sıra bir türlü gelmiyor.

Güney çevre yolunu unuttuk, şehir içi raylı sistem kağıt üzerinde bitmiş ama ortada icraat yok, şehri Batum’a veya Gürcistan’a bağlayacak uluslararası raylı sistem sistemi sadece STK’lar dile getiriyor,  teleferik şehir merkezi için rafa kalkmış, ikinci pist veya yeni havalimanından söz eden yok.

Trafik sorunu meydan civarında aşılıyor diyorduk ki dün gözlemledim, işler yine eskiye dönmüş.

İkinci üniversitemiz, yıl sonuna kaldı, sabırsızlıkla bekliyoruz, olacak inşallah,  şehir hastanesi ile ilgili yasa çıksa da, henüz net bir tarih verilemiyor.

Yatırım adası ile ilgili Ankara üzerine düşeni yaparken, şehrin dinamikleri halen daha üzerine düşeni yerine getirmemekte ısrarcı.

Kanuni Bulvarı’na milletvekillerimiz müjdeler olsun dedi, para geliyor dedi, ama ortada para da yok, icraat ta. Yol çalışması durmuş.

Diğer taraftan bakıyorsunuz, devletin arazilerini üniversite için alanlar piyasada yok, arazi öyle bekliyor,

Tersane için verilen arazi amacı dışında kullanılmaya başlanmış, kimsenin haberi yok.

Kaçak yapılar almış başını gidiyor, ama mücadele anlamında gereken çalışmalar sistematik ve planlı bir şekilde yapılmıyor.

Bölgenin en önemli ürünü olan fındık yerlerde sürünüyor, üretici öfkeli, iktidar suskun.

 Elle tutulur bir yapımı devam eden Botanik Bahçemiz, hala bitmeyen Erdoğdu Yolumuz, yarım kalan kentsel dönüşüm projelerimiz, 2. Etabı tamamlanan 3. Etabının başlaması planlanan meydan parkı düzenlemesi, yapımı devam eden Gülcemal Projesi, yapımı tamamlanan Akyazı Spor Kompleksi, bu komplekse endeksli yapılan bordo mavi tünellerimiz, yapımı tamamlanmak üzere olan Türkiye’nin en kapsamlı hayvan barınağı, yapımı devam eden güya 6 ayda bitecek denilen fakat ucu görünmeyen Kaşüstü kavşağı projemiz, ihalesi yapılan 3 kavşağımız…  

Plansızlık yüzünden heba olan milyonlarımız, Sera gölünde herkesin görmedin, duymadım, konuşmadım dediği bir faciadan kıl payı dönülen  Sera Gölü skandalı…

Yatırımlar bu şekilde.

Bakınız…

Herkes herkesle kavgalı.

Şehrin en büyük STK’sı TTSO’da parçalanmışlık üzerine bir seçim yaklaşıyor.

Şehrin en kalabalık STK’larından Trabzon Şoförler ve Otomobilciler Odası’nda parçalanmışlık üzerine yapılacak bir seçim var.

Şehrin en çok oy alan partisi AK Parti’de yaklaşan il kongresi var. Yönetime adam koyma yarışı şimdiden başlamış.  

İzliyorum herkes, benim adamımın olduğu bir yönetim olsun da nasıl olursa olsun derdinde.

Kimse adam gibi bir yönetim olsun derdinde değil.

Şehirde hukuksuz o kadar iş var ki, ihbar etseniz bile eş dost akraba veya çıkar ilişkileri nedeniyle kimse müdahale edemiyor.

Trabzonspor’a bakıyorsunuz, kimileri yönetim hata yapısında seçim olsun peşinde, kimileri de saçma sapan ücretleri saçma sapan futbolculara vererek bu şehrin takımından nemalanmak peşinde.

Herkesin tek derdi var, koltuğum da koltuğum.

Şehrin önemli isimleri İstanbul Ankara’da büyük işler yaparken şehre sırtlarını dönmüş durumdalar.

Şu şehrime de gelip bir yatırım yapayım diyen yok.

Devlet Trabzon’un en kıymetli yerinde 261 dönüm arazi vermiş, İpekyolu Vakıf Üniversite kurulsun diye.

Ama içlerinde İstanbul’da çok büyük işler yapan Trabzonlu iş adamlarımızın da bulunduğu 157 kişiden oluşan mütevelli heyeti 10 yılda bir adım atamamış.  

Ömer Yıldız Avrasya Üniversitesi’ni nasıl kurdu, nasıl becerdi. O tek başınaydı, sonra şehir sahip çıktı ve koca üniversiteyi dikti.

Ama 157 kişi bunu başaramadı.

Derdi Trabzon olan kişi sayısı yok denilecek kadar az ne yazık ki.

Şehri yöneten, şehre yön veren kişilerin yanındaki isimler, yanlışa yanlış demekten aciz, korkak insanlar. Kral çıplak diyebilecek kimsenin olmaması, şehrin en büyük handikabı.

Herkes mükemmel işler yaptığını zannediyor, ama bakıyorsunuz, şehirde her taraf hallaç pamuğu gibi.

Hedef yok, plan yok, maksat günü kurtarmak koltuğu korumak.

Şehrin bir önceliği yok. Şehrin sözü dinlenen bir abisi yok, şehrin lafı geçecek herkesi toparlayacak bir hamisi yok. Herkes birbiri ile kavgalı.

Koltuklara güç verecek insanlara ihtiyacımız varken, koltuklardan güç alan insanlar nedeniyle bölgede abilik konumu ayaklar altına serilen bir Trabzon karşımıza çıkıyor.

Sosyal medyayı takip edin, Trabzonlu nice insanlar Ordu’yu, Samsun’u, Giresun’u, Rize’ye över hale geldi.

Gençlerin önü her alanda tıkanıyor, yenilikten söz edenlerin önüne hemen bir duvar örülüyor, hemen bir engelleme geliyor, hemen bir çamur atılıyor, bir iftiraya maruz bırakılıyor,  yerel yönetimlerde, siyasette, sporda, basında, çağın gereksinimlerini bilen kişilere şans vermek, bilgiyi, teknolojiyi, çağı yakalayacak projelere koşturacak insanları kabul etmemekte direnenler, hala sosyal medyası olmayan, akıllı telefondan bir haber, çağın, şehrin, insanların ihtiyaçlarından ziyade kendi doğru bildikleri yanlışlarla şehri idare etmeye çalışanlarla yol almaya çalışıyoruz. 

Nereye kadar böyle devam edecek, nasıl tüm bu sorunlara neşter vurulacak, ne zaman bu şehir hakkettiği yatırımlarla ilgili gerçek anlamda şaha kalkacak.

Zaman vermek zor, çünkü yöntem, çünkü organizasyon, çünkü izlenen yol hatalarla dolu.

Ve en büyük sorunda herkesin kendini doğru ve  hatasız herkesi ise yanlış ve hatalı kabul etmesi…

Ne diyor ünlü bir sanatçı…

ÖnemIi oIan, büyük ve iyi görünmek değiI, gerçekten büyük ve iyi oImaktır.