Nereden çıktı demeyin savaş şartları için her şey uygun. 

Düşman mı arıyorsunuz, zaten herkes birbirine düşman değil mi? 

Bakın Trabzonspor’a kaç ayrı cephe var, bugün savaş çıksa birbirine vuracak o kadar adam var ki Trabzonspor etiketi altına saklanan. 

Yok mu diyeceksiniz son genel kurulu izlemenizi tavsiye ederim. 

AK Parti’ye CHP’ye bakın. Hepsi kendi içinde cephelere ayrılmış, birbirine düşman ama sorsanız hepsi davasının adamı, ideolojisinin adamı. Bu manada MHP biraz daha durgun sakin... Diğer iki partinin tüm kirli çamaşırlarını kendi partilileri ortaya seriyor. 

Belediyelere bakın, Büyükşehir kadroları ile Ortahisar Kadroları savaş çıksa birbirlerini canlı bırakmamak için tüm cephanelerini kullanırlar. 

Ama sorsan, ‘Olur mu biz AK partiliyiz, kesinlikle partimizin ilkelerinden taviz vermeyiz, kendi partililerimize yan gözle bakmayız’ derler ama kapı arkasında hakaretler, fitneler, fesatlar dedikodular, şikayetler, ihanetler, havada uçuşur. 

İş dünyasına gelelim, bir işadamı battı, meclis üyesi olamadı diye göbek atan işadamlarının yaşadığı bir şehir olmuşuz. 

Köydeki bir metre yer için kardeşin kardeşi vurduğu psikolojilerin yetiştiği barındığı bir şehir olmuşuz. 

Bunun için diyorum Trabzon’da savaş çıkarsa... İhanetin en acı filmi olur Trabzon’da çekileni. 

Çünkü dost sanılan düşmanlardan yenilen hançer en çok acıtır adamın içini. 

Bu savaşın bitmesini kimse istemiyor, istemez. Çünkü bu savaştan beslenen, kendi lobilerini harekete geçiren, tahrik eden kitleler var. 

Şehir biraz huzur bulsun hemen bu krizden nemalanan kesik mutlaka bir pislik çıkarır. 

Yeter artık desen kimse duymaz. Çünkü herkes kendi kümelenmesini tamamlamış ve oradaki küçük dünyasında savaşıyor. 

Evet evet. 

Trabzonspor’da gözü olan o dünyada savaşıyor. Baksanıza kulübün geldiği hale. Şamar oğlanı gibi...

Kupa için mi savaşıyor yoksa kupayı çalanlarla beraber mi yürüyor belli değil. 

İt izi at izine karıştı. Böyle bir yönetim anlayışı ben daha ne gördüm ne duydum.

Muhaliflerde sanki İHO Fenerbahçe’nin başkanı gibi. Hepsi birden İHO’ya saldırın emri vermiş. Ellerinden gelse taşlatacaklar adamı. 

500 kişi bir tarafa toplanmış, İbrahim Hacıosmanoğlu Yanlış yapıyor diye bağırıp duruyorlar.

Evet yanlış var ama böyle bağıra bağıra Türiye’ye rezil ola ola çözemeyiz ki? Çağırın medeni insanlar olarak oturun konuşun bakalım. 

Ama yok, savaş var ya ölen ölsün, kalan sağlar bizim. 

Çözüm üreten, destek veren, samimi olarak ‘Zaten kulüp seçime gidecek bizde destek olup bu işi en temiz bir şekilde yapalım’ diyen kimse yok.
 
Sadri almış borcu iki katına çıkarmış yemiş içmiş, yedirmiş içirmiş, İHO almış borcu yine ikiye katlamış saçma sapan transferlerle takımın mali tablosunu perişan etmiş üzerine birde TFF’de birilerinin tufasına gelip Demirören’e desek vermiş.

İşte görüyorsunuz Trabzon’un en büyük markası böyle yönetilirken diğerlerine ne demeli. 

Şu şehrin kurumlarına bir bakın, TTSO’ya bir bakın, hadi diyoruz şu şehre bir şey katın, bir üniversitemi becerip kurmuş, bir sanayi tesisi projesi mi hazırlamış, bir istihdam mı kazandırmış, ucu bucağı açık bir yatırım adası vaadi o da siyasi. Demiryolu duruyor, limandaki ticaret hacmi Samsun’a kaptırılmış.

Eeee. 

Şimdi ki Başkanı...

Güler yüzlü bey efendi mi bey efendi temsil kabiliyeti yüksek Suat Hacısalihoğlu veya önceki Başkanları...  O koca binanın içinde bomboş işler...

Yıllardır aynı şeyler...

10 kişiden oluşan aynı kişiler ülke ülke şehir şehir gezmiş durmuşlar. 

Yıllar geçti yönetim kurulu üyelerinin görevi değişmedi yemeklere davetlere, açılışlara katılmak. Bir yönetim kurulu üyesinin şu şehir için bir öneri, bir teklif götürdüğünü gördünüz mü? 

Önceleri aylık olağan toplantılarda karşıt görüş olur du, konular tartışılırdı. Şimdi öyle bir şeyde yok. Yapılan doğru dürüst bir icraat olmadığı için öyle birbirini ağırlayıp uğurlamalar. 

Bazılarının TTSO’dan önce ve sonraki yaşamlarına bakın hayatındaki değişikliklere bakın, iş yaşamına bakın, Yeni sektörler, yeni iş alanları, yeni yatırımlar ve kazanımlar... Niye odaya girmeden yapamıyordular bunları. Soruyoruz, sorguluyoruz. 

Dışarıdan bir üye diyor ki, ‘Yapılan bağlantılardan hiç haberimiz olmuyor, bir gazete var onda da kısıtlı faaliyet bilgileri, internete de detaylı bilgilendirmelerde bulunulmuyor, ilk yönetim kurulunun haberi oluyor, geri kalan bizlerde onların yaptıkları işlere ‘Vay anasını ne bağlantı yapmış’ diye hayretle bakıyoruz. Oysa ki Trabzon ile iş yapacak adam ilk olarak TTSO’yu arıyor. 

Bizim aidatlarımızla seyahat giderleri yemek giderleri falan filan. Birkaç göstermelik banka ile anlaşma, basına yemek davetleri, Vali ile Emniyet ile savcılar ile sohbet muhabbet’ 

Vay anasını diyesi geliyor insanın. 

Bu mu koskoca TTSO’nun işi.  Trabzonlu deyince atik, zeki, üreten, bencillikten uzak vatanına milletine kazandıran bir toplum gelir halka. Ben ne yazık ki bu özelliklerin birçoğunu TTSO gibi Trabzon’un en önemli STK’sında göremiyorum. 

Ya DOKA...

Hayret ediyorum. O kadar imkanı var, o kadar parası var, harcayamadığı paralar geri gidiyor, yapsana şu esnafa adam akıllı bir proje, yapsana mimarlara, mühendislere özel uygulamalı eğitim ülke dışı iş tecrübesi programları yaptırsana. Turizm için millet çırpınıp duruyor, kaç dergi, kaç afiş, kaç yurt dışı seyahati, kaç uluslar arası organizasyon için destek verdiniz. Açıklayın. Neymiş sen projeni al gel bakalım, sen üretsene. Ama fuar olunca başka bir şey olunca malum heyetiniz ile gezme nerede siz oradasınız değil mi? Birde Vali olmak isteyenler varmış DOKA’daki yönetim kadrosunda. Gidin Allah aşkına...
 
Siyasetin her getirdiğine eyvallah, ama sektöre gelince prosedürde prosedür. Bunu ben demiyorum, DOKA’dan destek almak isteyip de ön görüşme yapan herkes diyor.
 
Ben DOKA’nın Trabzon için gereken destek ve çalışmayı yürüttüğüne konusunda razı değilim, çok önemli değil benim razı olup olmamam ama şehre bakın bence şehirde razı değildir. 

Bu manada TKDK (Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu İl Koordinatörü Şansal Aydoğdu’yu taktir ediyorum. 

Vali olacaksa böyle adamlar olmalı. Adam neyin nasıl olacağını, o işi kimin yapabileceğini biliyor. Neredeyse 50 milyon para dağıttı şu şehirde 6 ayda.  Projesini hazırlatıyor, desteğini çıkarması için bankalarda yardımcı oluyor, iş bitince işyerini açanda kendisi de mutlu. Çünkü adam işini en iyi şekilde yapmak için gayret gösteriyor. 

Başarmak istiyor, birileri gibi göstermelik işlerle bir yerlere atlamak istemiyor.  

Diğer esnaf birliklerine ise hiç girmiyorum çünkü bitmez orada yaşananları anlatmak. Siz onların kongrelerine gidin onların hal ve hareketlerini birbirlerine küfür ve hakaretlerine bir şahit olun yolda görseniz selam bile vermezsiniz bazılarına. Bazılarıda var ki üyeleri için canını verir, şehir için değil ama... İşte o nedenle girmiyorum onların önemli destekleyenleri de var siyaseten. Korkularından destek vermek zorunda kalanlar desek daha iyi olur. 

Ama yukarıda saydığım STK’ların bir toplantısına, bir davetine gidin hepsi teyzesinin saçıyla övünür. Sayın Valime Şuradan, Belediye Başkanıma buradan, müdürüme de oradan sağladığı destek ve faaliyetler için teşekkür ederiz! 

İşte bu yüzden diyorum Trabzon savaşa hazır bir kent. Kimse doğru dürüst yaptığı işe tam manasıyla eğilmiyor. Görev ve sorumluluklar sadece mesai saatleri ve istenilirse hayata geçiriliyor. Üzerine bir şey de ben katayım diyen çok az. 

Geline oyna demişler de demiş ki yerim dar. İşte Trabzon’da da iş yapması gerekip de yapmayanları tarif eden en hoşuma giden Atasözü bu.