Abdullah Avcı kimden korkuyor?

 

Evet, bir futbol takımının idman alanı en namahrem yeridir.

Evet, bir futbol takımının idmanı her türlü fikri düşüncenin sahaya yansıdığı alandır.

Evet, bir futbol takımının idmanı, kendi içinde eleştiri ve özeleştirinin yapıldığı en objektif platformdur.

Tüm bu ilkelere kabul ediyoruz.

Ama bir futbol takımı da kitlelere mal olmuştur. O nedenle ne her anı, taraftarınca merak ediliyor.

Bunun için futbol takımlarının medya birimleri var.

20 yıl önce yoktu.

Ancak medya birimi var diye futbol takımının idmanları gazetecilere kapatılması, modern futbol mantığına sızmaz.

Ama ne yazık ki, Abdullah Avcı gibi, bilimle futbolu eş değerde götüren, taşıyan teknik adamlar idmanlarını medyaya kapatmayı bir yetenek olarak görüyor.

Eğer, futbolun mantığında bu geçerli bir kural ise, Fenerbahçe maçı önceki Fener’in teknik adamı, niye önceki günkü idmanını basına ardına kadar açtı. Hem de idman bitene kadar.

Trabzonspor özelinde konuya değinelim.

Trabzonspor’un idmanını medyaya açması;

-Takımı motive eder

-Taraftarı maçı kilitler

-Camiayı kulübe bağlar

-Rakipler ürker

-Taraftar doğru ve farklı haberlerle takımından haberdar olur.

Bunun da takıma hiç zararı olmaz.

Ne hikmetse Avcı da idmanları basına kapatıyor.

İdmanın basına açık olması takımın gizli açık taktik anlayışının dışa vuruş biçimi midir ki, yasak geliyor.

Şimdi, Avcı Fener’in bütün özelliklerini bilmiyor mu? Kaç kez izletmiştir. Kaç kez üzerinde çalışma yapmıştır.

Aynı şekilde Fener de.. Trabzonspor’u tanımıyor mu? Bilmiyor mu?

Fener maçı öncesi takımın motivasyonu taraftarın maça kilitlenmesini ilk yolu idmanı medyaya açmaktır.

Tek sesli değil çok sesli yayınla değişik haberler takımı da taraftarı da motive eder.Bunun için idmanlar medyaya açılmalı.

Hatta, bu önemli maç öncesi Avcı, medya ile bir arala gelmeli. Sohbet etmeli. Mesajını vermeli.. Kulübün resmi sitesinden vereceği mesaj amacına ulaşmaz..

Ah sosyal medya, sen ne iki yüzlüsün..
Şu sıralar Trabzonspor taraftarlarınca kullanılan sosyal medya platformlarında Hüseyin Türkmen’e övgüler yağıyor.

Ah.. Ahh ve ah ki.

Ne iki yüzlüsünüz..

Daha dün Hüseyin için olmadık kötü laf edenler, onur kırıcı paylaşım yapanlar şimdi Hüseyin Türkmen sevicisi oldu.

Biz ısrarla dedi ki..

Hiçbir ayırım gözetmeden bütün futbolcularımıza sahip çıkalım.

Kendi evladımız olan yerlinin yerlilerine bir kat daha fazla sahip çıkalım.

Neredeyse hain olduk.

Şimdi, Temel’in dediği gibi… “No oldi…”

Hüseyin Türkmen’e muhtaç olduk.

Ha, Fener maçında Hüseyin oynar oynamaz. O hocanın bileceği iş.

Ama Türkmen’e şimdi ihtiyaç var.

Motive için yalandan Hüseyin Türkmen’ci paylaşım yapamayın. Hiç inandırıcı değilsiniz.

Futbol da krizlerden yararlanma alanıdır.

Yıllar önce Yesiç sakatlandı.. Ogün parladı.

Böyle örnekler Trabzonspor’da bir hayli var.

Hüseyin Türkmen, bu krizi lehine çevirmeli.

Forma şansı bulursa, aklını ve yüreğini ortaya koymalı.

Hadi evlat.. Gazan mübarek olsun.

Avcı’nın en büyük sıkıntısı

Fener maçı öncesi Abdullah Avcı’nın en büyük sıkıntısı, defans bloğunu nasıl oluşturacağıdır..

Bu mevkide elindeki futbolculara bir bakalım:

Peres; Kabul edelim savunmada eksik

Puchacz; Arzulu istekli ama zaman zaman dengesiz

Denswiil. Hugo olmayınca iki kişilik oynayacak. Gücü yetecek mi?

Taha ve Ahmet Can maçın ağırlığını kaldırabilir mi?

Hüseyin’i el birliği ile yıprattık..

Savunmanın bu hali geldi Fener maçına rastladı.

O nedenle Avcı; hep atak, tam atak, çok atakla farklı bir taktik uygulamalı.

Hadi hocam.. Sen dezavantajları, avantaja dönüştürecek birisin.
 

250 ret oyunda Trabzonlu vekil var mıydı..?

1 Mart 2003 yılında TBMM’sinde tarihi bir oylama yapıldı.

Geride bıraktığımız 1 Mart 2022’de tam 19 yıl geride kaldı.

ABD askerlerinin Türkiye üzerinden Irak’ı işgali için Türkiye sınırları içine konuşlandırılması gerekiyordu.

Bunun için TBMM’sinde gizli oylama yapıldı.

Oylama sonucunda, teskere ret edildi.

Ak Parti’den kimi ret oyu verdiği süreç içinde ret oyu verenlerce açıklandı.

Zamanın hükümetinden 3 bakan teskereye hayır demişti.

Hüseyin Çelik( Milli Eğitim Bakanı)

Ertuğrul Yalçınbayır( Devlet Bakanı)

Mehmet Aydın( Devlet Bakanı)

Ak Parti’nin çok kritik isimleri de hayır oyu kullandıkları kulislerde seslendi

Oylamadan tam 19 Yıl geride kaldı.

O oylama yapılırken, zamanın Trabzon milletvekillerinin tümü TBMM’sindeydi.

Kimlerdi onlar;

AK Parti’den; Faruk Özak, Asım Aykan, Aydın Dumanoğlu, Cevdet Erdöl, Kemalettin Göktaş, Mustafa Cumur..

CHP’den; Akif Hamzaçebi ve Şevket Arz..

CHP vekilleri, teskereye hayır oyu verdi.. Bunu da açıkladılar.

Ak Parti vekilleri içinde Kemalettin Göktaş’ın hayır oyu verdiğini Abdullah Gül’ün danışmanlığını yaptığı Ahmet Seven’in Çankaya’daki görevi esnasında anılarını yazdığı kitabında aynen şöyle dedi:

“Özellikle, Beşir Atalay, Mehmet Aydın, Ertuğrul Yalçınbayır, Bülent Arınç, Zeki Ergezen, Azmi Ateş ve Kemalettin Göktaş gibi önemli isimler tezkereye karşıydı ve parti içinde açıkça bunun kulisini yapıyordu. Recep Tayyip Erdoğan ise, tezkerenin mutlaka meclisten geçmesi gerektiğini vurguluyordu.", "Cüneyt Zapsu, Ömer Çelik ve Egemen Bağış tezkerenin kabulü için çırpınıyorlardı. Özellikle Zapsu ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ile telefonda sürekli temas halindeydi."[4] Yapılan oylamaya 533 milletvekili katıldı, 250 ret, 264 kabul, 19 çekimser oyu kullanıldı. Ancak, Anayasa'nın 96. maddesinde öngörülen 267 salt çoğunluğa ulaşılamadı.[5] Bu durumda, tezkere kabul edilmemiş sayıldı…”

Trabzon siyasetinde 19 yıllık sır hala gün ışığına çıkmadı.

Ak Parti’nin 6 milletvekili teskereye tümden evet mi dedi.. Hayır mı..?

Seven’e göre hayır diyen tek Ak Partili vekil Kemalettin Göktaş.

Ama benim tahminime göre, Asım Aykan da hayır demiştir. Mustafa Cumur ile birlikte.

Tabi, kendileri oyunun rengini açıklamadığından sadece tahmin yürütüyoruz.

19 yıllık sır  son bulmalı.

Zamanın Trabzon milletvekillerinin 1 Mart teskeresinde nasıl oy kullandıkları artık 19 yıl sonra sır değil..

Kamuoyu adına merak ediyoruz..

Kim nasıl oy kullandı.

ZAYTUNG
Ruble'deki tarihi düşüşü Rusya'da alışveriş yaparak fırsata dönüştürmek isteyen Trabzonluların daha Batum'a ulaşamadan benzinleri bitti...