Öncelikle Türkiye’mizin başına musallat olan kahpe terör belası nedeniyle şehit verdiğimiz polisimize, askerimize, vatandaşımıza, hepsine Allah’tan rahmet Türkiye’yi başsağlığı dilerim. Gün kenetlenme, birlik beraberlik duygularının en hat safhada olması gereken gündür.

Belki daha zor günlerimiz olacaktır. Bugün bizim başımıza gelmedi diye bir şey olmaz demeyelim, ülkemizin birliği bütünlüğü için sağcı solcu, demokrat, laik, muhafazakâr, onun adamı bunun adamı demeden ‘Söz konunu vatan ise gerisi teferruattır’ diyerek birbirimize kenetlenelim. Kişilere takılmayalım, onlar gidicidir payidar kalacak olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu Cumhuriyeti yıkmaya kimsenin gücü yetmez. Ama uyanık olmamız lazım. Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmamız lazım. Olaylara duyarsız kalmadan, bahaneci anlayışına bürünmeden taktir Allah’tan ama tedbirini de alarak dedikodulara sosyal kışkırtma ve tahriklere kapılmadan bu zor günleri atlatalım. Bizim bizden başka dostumuz olmadığını tekrar hatırlatarak barış dolu, huzur dolu, sağlık dolu, kansız gözyaşsız bir 2017 geçirmenizi dilerim.
 
Gelelim yine bizim güzel şehrimiz Trabzon’a

Sorunları yaza yaza bitiremiyoruz, bitmez de sorunun bittiği yerde zaten yöneticiye de ihtiyaç yoktur. Fakat Trabzon’un sorunlarının yanında, sosyal ve psikolojik olarak desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Ramazan etkinliklerindeki manevi hava dışında şehirde insanların deşarj olacağı, eğleneceği, stres atacakları bir ortam var mı?

Evet çocuklar bizim geleceğimiz, onlar için parklar bahçeler yapıyoruz ama bu şehrin yaşayanlarının hiç mi sosyal hayatı olmayacak, hiç mi bir açık hava konseri, hiçbir bir açık hava sineması, sokak tiyatrosu, hiç mi bir lunaparka gidip dertlerini unutması gerekmeyecek.

Şehrimizi yönetenlere bakıyorum, eğer kendi siyasi ideolojilerine uygun olan bir sergi, bir konser, bir sanatsal faaliyet varsa koşa koşa gidiyorlar, ama kendilerinden olmayan sanatsal faaliyetlere bırakın gitmeyi temsilci bile göndermiyorlar.

Söz konusu Trabzonspor olduğunda, sırf tepki almamak adına her konuda destek mesajları veren bu şehri yönetenler söz konusu kupa, şike anıtı ve hakem hataları olunca sus pus kesilerek köşelerine çekiliyorlar. Diyeceğim ki sanata değil de spora destek oluyorlar ama burada da samimi olmadıklarını yukarıda yazdıklarımızdan anlayabiliyorsunuz.


Trabzon’a yol lazım yapıyorlar, Trabzon’a stadyum lazım ! yaptılar yapıyorlar, istihdam lazım sağlıyorlar, hastane lazım yapıyorlar, okul lazım yapıyorlar, tesis lazım en alasını yapıyorlar. Tamam.
Yapmıyorlar demiyoruz, ama şehrin insanı boğuluyor, maçlara gelen gençler taşkınlık yapıyormuş, küfür ediyormuş, kendilerini tutamıyormuş.
Nerede atacak bu şehrin gençleri enerjisini. Varsa yoksa futbol mu, zaten bu iş bitmedi mi?

Ekstrem sporun en fazla yapıldığı illerden olan şehrimizde ne bir parkur, ne bir saha ne başka bir şey var.
Ne bir konser alanı, ne bir sergi alanı, ne de toplu bir eğlence organizasyonları var.

Şehrin yaşlısı da, genci de, kadını da erkeği de boğuluyor. Toplu kamu yatırımı açılış törenlerinde siyasi parti taraflarının haricinde bu halk ne bir festivalde ne bir buluşma gününde kucaklaşabiliyor.

Evet Trabzon’a yatırım lazım, Trabzon’a istihdam lazım. Fakat Trabzon’a sosyal alanlarda lazım, sokak etkinlikleri lazım, şehir buluşmaları lazım, kaykay pisti lazım, sokak basketbolu sahaları lazım, su oyunu parkları lazım, millet kürsüsü lazım, bisiklet parkuru, off road parkuru, yamaç paraşütü sahaları, mangal partileri yapacakları parkları lazım. İnsanların stres atacakları faaliyetler lazım. En son şehre gelen ünlü sanatçı kim. Yok ki. Havadan sudan isimler. Minik Serçe’yi unuttuk, Orhan Baba’yı unuttuk, mega starı unuttuk. Sadece alkollü mekanların sağladığı konserler dışında bu şehre bir sanatçı geliyor mu. Bir kitap fuarı yapılmıştı zamanında, İlber Oltaylı gibi, Canan Tan gibi nice isimler Trabzon’a hayran kalmıştı. Sonra bir cemaatin, cemiyetin oy tehdidi ile bundan da vazgeçtik.  

Konferanslar yapılıyor, bakıyorum millete yol gösterecek tecrübe kazandıracak, bilgi aktaracak, onları hayata hazırlayacak isimler yerine ya bir siyasi ideoloji, ya tarihi kendilerine göre anlatacak bir isim ya da geçmişte olan olayları anlatan isimlere bindirme katılımcılarla sağlanan sorgulamaktan uzak yaptık demek için yapılan organizasyonlar.
İstanbul’da bu şehir için gecesini gündüzüne katan kişiler şehre bir şeyler kazandırmak için kalkıp geliyorlar, bu isimler Türkiye’nin en büyük şirketlerinin CEO’ları. Tek suçları Trabzonlu olmak. Onların bile toplantılarına nezaket gösterip gidemiyoruz, yaptıkları eleştirilere tahammül etmeyi bırakın arkalarından konuşuyoruz.
Trabzonlular olarak Almanya’da buluştuk, Ankara’da buluştuk, İstanbul’da buluştuk, Bursa’da buluştuk ama bir Trabzon’da buluşamıyoruz.
Esas meselemiz bu. Boğuluyoruz.