Protokolden birinin yakını evleniyorsa, adres bellidir. Beş yıldızlı otel, şatafatlı salon, abartılı organizasyonlar… Masraf masrafı kovalar, lüks neredeyse “olmazsa olmaz” hâline gelir. Ama dün alıştığımız bu tablo bozuldu.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun yeğeni Kübra Uraloğlu’nun nikâhı, Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi’nde sade bir törenle kıyıldı. Evet, yanlış okumadınız.
Beş yıldızlı otel değil, özel davet alanı değil, kapalı dev organizasyon hiç değil…

Vatandaşın da nikâh kıydığı, uygun fiyatlı olduğu için sıkça tercih edilen, herkesin bildiği bir salon.
Bu tercih Trabzon’da ister istemez insanın dikkatini çekiyor. Daha da ilginci şu:
Meğer Bakan Uraloğlu’nun kızının nikâhı da 2016 yılında yine aynı salonda kıyılmış.
Yani bu bir “günü kurtarma”, “göz boyama” meselesi değil. Bir alışkanlık, bir duruş.

Şunu açık açık söyleyelim… Türkiye’de güç arttıkça gösteriş de artar. Yetki büyüdükçe mesafe büyür. Ama burada tam tersi bir tablo var. “Yapabilirim ama yapmıyorum” demek, bazen en güçlü mesajdır. Şatafata kaçmadan, lüksü tercih etmeden, vatandaşın kullandığı salonu tercih etmek…
Bu, sadece bir nikâh tercihi değil; bir zihniyet göstergesi. Elbette eleştirilecek çok şey var bu ülkede. Elbette siyaset kurumu eleştiriden muaf değil.

Ama doğruya doğru demek de bizim işimiz. Uraloğlu ailesinin bu tercihi, Trabzon’da “her şey para ve gösteriş değildir” cümlesini sessizce ama güçlü şekilde kurmuştur. Kimseye nutuk atılmadı, kimseye ders verilmedi. Ama mesaj yerine ulaştı. Bazen en yüksek ses, en sade olandır.