Yıldırım, toplu sözleşme sürecinde bu yıl ilk kez masada yer alacaklarını belirterek, bugüne kadar yetkili konfederasyonlarca yeterince savunulmayan hakların artık güçlü biçimde dile getirileceğini vurguladı.

“Aynı masa, aynı oyun sahnelenmeyecek”

Toplu sözleşme görüşmelerinin 8’incisinin başlayacağını ve bu kez aynı senaryoya izin vermeyeceklerini dile getiren Yıldırım, “Masada emeklinin dediği olacak. Biz bu masaya sadece oturmak için değil, emekçinin hakkını almak için geliyoruz,” dedi.

“Zenginlik var, adaletli dağıtım yok”

Türkiye'nin ekonomik yapısına da değinen Yıldırım, ülkenin zenginliklerinin eşit şekilde paylaşılmadığını belirterek, “Bu ülkede kriz varsa, sebebi ne memur ne işçi ne de çiftçidir. Krizin faturasını emekçiler ödememeli. Finans kuruluşları ve büyük şirketler kazanırken, emeğiyle geçinen milyonlar borç içinde yaşamamalı,” ifadelerini kullandı.

“Gözaltılarla ekonomi sarsılıyor”

Siyasi gelişmelere de değinen Yıldırım, “Seçilmiş kişilerin gözaltına alınmasının ülke ekonomisine zarar vermesi ve bunun bedelinin emekçilere kesintiyle yansıtılması kabul edilemez,” diyerek hükümete eleştiride bulundu.

Trabzon’a davet: “Gerçek gündem açlık ve yokluk”

Yıldırım, 11 ilde düzenlenen basın toplantılarının bir ayağı olarak Trabzon’da da kamuoyunu bilgilendirmek istediklerini söyledi. “Yarın saat 18.00’de Meydan Parkı’nda gerçekleştireceğimiz basın açıklamasına tüm Trabzon halkını bekliyoruz. Türkiye’nin gerçek gündemi açlık ve yokluktur,” dedi.

“Gerçek enflasyon saklanıyor, TÜİK şeffaf olmalı”

TÜİK’in enflasyon rakamlarına da tepki gösteren Yıldırım, “Gerçek enflasyon açıklanmıyor. Ürün fiyatları paylaşılmadıkça açıklanan oranların gerçeği yansıttığına kimse inanmaz. Biz bu tabloyu her fırsatta dile getireceğiz,” dedi.

“Gençler üniversite bırakıyor, hapishaneler doluyor”

Türkiye’de son yıllarda olumsuz gidişata dikkat çeken Yıldırım, üniversite terk oranlarının ve hapishane sayılarının arttığını hatırlatarak, “Biz ülkemizi seviyoruz, işimizi hakkıyla yaparken karşılığını da almak istiyoruz,” dedi ve sözlerini şu cümleyle tamamladı:
“Kim yönetirse yönetsin, bu ülkenin zenginliğini eşit şekilde paylaşmak zorundadır.”