Karadeniz’in incisi olarak anılan Trabzon, bugün kendi yükü altında nefes almakta zorlanıyor. Kent; trafikte, çarpık yapılaşmada, yüksek katlı binalarda ve yetersiz altyapıda adeta boğuluyor.
Milyarlarca liralık kamu yatırımlarına rağmen kent merkezindeki sıkışmışlık hissi azalmıyor. Aksine, kontrolsüz büyüme Trabzon’u yaşanması zor bir şehir haline getiriyor.
Şehirle ilgili uzun süredir dile getirilen en önemli çözüm önerilerinden biri ise Trabzon’un güneye doğru planlı bir şekilde açılması.
Uzmanlara ve şehirle ilgilenen birçok kesime göre Trabzon’un geleceği, yüksek katlı beton bloklarda değil; güneyde oluşturulacak alçak katlı, yatay mimariye sahip, huzurlu yaşam alanlarında yatıyor.
Bu noktada önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu döneminde hazırlanan ve kamuoyuna da sunulan imar çalışmaları akıllara geliyor.
Bu çalışmalar geliştirilerek şehrin geleceği şekillendirilmelidir.
Güneye açılma planını yapan belediye başkanının ismi tarihe altın harflerle kazınacaktır…
Çünkü şehrin kaderlerini yalnızca teknik yeterlilikle değil; siyasi cesaret ve kişisel gelecek kaygısından uzak bir yönetim anlayışıyla mümkün olabiliyor.
Başkan Ahmet Metin Genç de bu noktada a takımına kararlığını her defasında bildiriyor.
Bugün baktığımız zaman Trabzon’un ihtiyacı; daha fazla yüksek kat, daha fazla yoğunluk değil.
Daha ferah, daha düşük katlı, insan odaklı ve altyapısıyla uyumlu yaşam alanları.
Kentin nefes alabilmesi için geçmişte hazırlanan bu imar çalışmalarının yeniden masaya yatırılması ve gecikmeden uygulanması gerektiği, şehirle ilgili çevrelerde yüksek sesle dile getiriliyor.
Görünen o ki, Trabzon’un geleceği kuzeye sıkışmakta değil; güneye doğru akılcı, planlı ve yatay bir büyümede yatıyor. Aksi halde “Trabzon boğuluyor” feryadı, sadece bir manşet olmaktan çıkıp kalıcı bir gerçeğe dönüşebilir.





