Trabzon Kent Konseyi tarafından düzenlenen Ulusal İklim Değişikliği ve Su Sempozyumu, Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde başladı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde ve çeşitli kurumların desteğiyle hayata geçirilen sempozyum, 24-25 Haziran 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
Sempozyumun açılış programında, iklim krizine karşı bölgesel ve ulusal mücadele stratejileri ele alındı. Etkinlik boyunca iklim değişikliğinin çevresel, sosyal ve ekonomik etkileri masaya yatırılacak; özellikle Karadeniz Bölgesi’ne yönelik uygulanabilir önlemler ve çözüm önerileri uzman isimler tarafından tartışılacak.
Sempozyum, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Ardından açılış konuşmaları gerçekleştirildi.
UZAK TEHDİT OLMAKTAN ÇIKTI
Sempozyumun açılış konuşmasını ilk olarak Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Hasan Karal yaptı. Karal, “Bugün burada bu krizi bilimsel bakışla anlamak ve toplumsal farkındalık oluşturmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Bu çok yönlü mesele sadece laboratuvarlarda, bilim insanlarını ilgilendiren sorun değil. Yaşamın tam merkezinde, öğrencilerimizin, çocuklarımızın geleceğinde, her geçen gün daha derinlemesine hissedeceğimizi görüyoruz.
Artık günümüzde iklim değişikliği ve su sorunları uzak tehdit olmaktan çıkmış, günlük yaşamımızı şekillendiren hale gelmiş. Küresel krizlere karşı yerelden başlayan çözümler üretmek, toplumun tüm kesimlerinin birlikte yükleneceği çabayla ancak olacaktır. İklim değişikliği ve su sorunlarını yalnızca tek bakış açısıyla ele alarak çözüm üretmek mümkün değildir.” dedi.
ORTAK GÜNDEM MADDESİ
TTSO Başkan Yardımcısı Ali Haydar Baş, İklim Değişikliği ve Su gibi yaşamsal bir konunun, bilimsel bir zeminde ele alınarak kamuoyunun dikkatine sunulmasının hem bugünü hem de geleceğimizi ilgilendiren önemli bir adım olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Bugün dünya, iklim krizinin etkilerini yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik boyutlarıyla da derinden yaşamaktadır. Su kaynaklarının azalması, tarım üretiminde öngörülemezlik, enerji arzındaki dengesizlikler ve altyapı sistemlerinin kırılganlığı, doğrudan ticaret ve sanayi hayatını etkilemektedir. Bu nedenle iklim değişikliği, artık yalnızca çevre mühendislerinin değil; sanayicilerin, tüccarların, yatırımcıların ve karar vericilerin ortak gündem maddesidir. Trabzon gibi iklim açısından görece avantajlı bir bölgede yer almamıza rağmen, bu durum bizlere tam bir güvenlik alanı sunmamaktadır. Şehrimiz için büyük öneme sahip olan sanayi ve turizm sektörleri, iklim değişikliğinin etkilerinden doğrudan etkilenmektedir. Artan aşırı hava olayları, altyapı üzerindeki baskılar ve doğal kaynaklara erişimde yaşanan sıkıntılar, bu sektörlerde faaliyet gösteren firmalarımız için ciddi operasyonel ve stratejik riskler oluşturmaktadır. Bu nedenle, özellikle sanayicilerimizin iklim değişikliğine uyum sağlama sürecini sadece çevresel bir sorumluluk olarak değil, aynı zamanda rekabet gücünü sürdürebilmenin bir gereği olarak görmeleri büyük önem arz etmektedir.”
“DÖNÜŞÜM VE YENİLİK FIRSATI”
TTSO Başkan Yardımcısı Ali Haydar Baş, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu süreci yalnızca bir tehdit değil, aynı zamanda bir dönüşüm ve yenilik fırsatı olarak değerlendirdiklerini de ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“TTSO, üyelerimize yönelik olarak sürdürülebilir üretim modelleri, karbon ayak izi ölçüm yöntemleri, yeşil dönüşüm uygulamaları ve çevre dostu ihracat süreçleri konularında çok yönlü çalışmalar yürütmektedir. Bu kapsamda karbon salımını azaltmaya yönelik teknik eğitimler düzenliyor, yeşil finansman kaynaklarına erişim konusunda bilgilendirme toplantıları gerçekleştiriyor, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecinde rehber dokümanlar ve yönlendirici yayınlar hazırlıyoruz. Ayrıca, Proje Ofisimiz tarafından üretici üyelerimize Avrupa Yeşil Mutabakatı hedeflerine ulaşabilmeleri için kurumsal karbon ayak izi, yıllık emisyon miktarlarının belirlenmesi ve raporlanması alanlarında hizmet vermeye başladık.”
SU STRESİ YAŞAYAN ÜLKEYİZ
Trabzon Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Aşıkkutlu, “Ülkemiz Akdeniz iklim kuşağında yer alıp, iklim değişikliğinin etkilerinden en fazla etkilenecek ülkeler arasında gösterilmektedir. İklim değişikliği insan yaşamından sağlığa, turizmden ekonomiye, ulaşım ve altyapıya kadar pek çok alanı olumsuz etkilemektedir.
Şüphesiz etkilenenlerin başında da su kaynakları gelmektedir.
Türkiye, 3 tarafı denizlerle çevrili olmasına ve halkın yüzde 40’ı tarafından su zengini ülke zannedilmesine rağmen, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün 2021 verilerine göre kişi başına düşen 1300 metreküp ile su stresi yaşayan ülkelerden biridir.” dedi.
Türkiye’nin ileride su kıtlığı yaşayan ülkelerden biri haline geleceğine dikkat çeken Aşıkkutlu, “Üniversitemizin paydaşı olduğu böyle bir sempozyumun şehrimizde düzenlenmesi ve konu bağlamında kamuoyunun aydınlatılmasını son derece önemsiyorum. Bizim üniversite olarak çevreye, kaynaklara ve farkındalık oluşturmaya verdiğimiz önemin göstergesidir.” dedi.
ELİMİZDEKİ KIYMETİN DEĞERİNİ GİTTİKTEN SONRA BİLİYORUZ
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, “Konunun önemi belli. Hakikaten su, hayat için en önemli konu. Hiçbir şey olmasa bile su olduğunda hayat oluyor. Bu kadar önemli bir konuyu konuşuyoruz.
Sempozyumun içeriğine baktığımızda iklim değişikliğinin evvel emirde su ve su kaynaklarına ama hayatın bütün alanlarına negatif etkilerini sirayet ettiğini hep beraber görüyoruz. Hem turizmle hem de göçle, sosyal yaşam ve afetlerle ilgili, tarımsal üretim iklim değişikliğinin doğrudan tesir ettiği alanlardan biridir. Hayatın bütün alanlarını etkiliyor. Ama en başta gelen konu sudur.
Hakikaten su konusunda böyle 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülke olmakla birlikte, biz bu konuda stres yaşayan ülkelerden biriyiz.
Elimizden giden kıymetin, değerini gittikten sonra biliyoruz. Oysa şu anda bu işe vaziyet etmek lazım. Suyu bilinçli tüketmek ve kaynakları artırmamız lazım.
Şu anda yüksek kotlarda su biriktiriyoruz, göletler oluşturuyoruz. Hem içme suyu hem de sulama suyu konusunda. Bir taraftan da mücavir sahalarda şebekelerimizi yeniliyoruz. Çünkü kaçaklarla ciddi su kaybı oluşuyor.”
SEMPOZYUMUN ÇIKTILARI UYGULAYICILARA YÖN VERECEK
“Akdeniz kuşağındayız. Bu küresel iklim, olumsuz etkileri doğrudan ülkemizi etkiliyor. Nelerle karşılaşacağımızı 15 - 20 sene sonra çok bilemiyoruz. Bu bilimin işi, hocalarımızın işi. Şu anda tedbirleri almak durumunda ve zorundayız. Bu bir tercih değil, zorunluluktur.
Şu anda yapılmakta olan bu programın yalnızca teorik tartışma değil, bilimsel müzakerelerin olduğu bir çalışma olması önemli. Toplumu bu konuda bir farkındalığa, ortak şuura ulaştırmamız gerekiyor. Çünkü bu iş yalnızca kurum ve kuruluşların alacağı tedbirlerle nihayetlenecek bir sorun değil. Hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu sempozyumun buna ciddi katkılar sağlayacağını düşünüyorum.
Biz belediyeler, yerel kurumlar olarak, Valilik nezdinde bütün Trabzon’daki kurum ve kuruluşlar için bu sempozyumun çıktılarının biz uygulayıcılara ciddi manada yön göstermesini umuyor ve bekliyorum.”
BİYOLOJİK ARITMA TESİSİ
“Cumhurbaşkanımız nezdinde yürütülen Türkiye Yüzyılı’nda en önemli parametrelerden bir tanesi dirençli şehirler oluşturmak.
Üniversitelerimiz de bize destek oluyor. Biyolojik arıtmayı Yomra, Akçaabat - Trabzon Merkez olmak üzere ciddi manada ele alıyoruz.
Atık yönetimi konusunda ve iklime doğrudan etkisi olan fosil yakıtlardan kurtularak yenilenebilir enerjiye geçiş konusunda çalışıyoruz. Şiran’da arazi tahsisi aldık, orada Güneş Enerji Santrali yapıyoruz.
Yerel yönetimler olarak adeta bu konuda seferberlik içindeyiz.
Toplumsal farkındalık oluştuğunu düşünmüyorum.
Bireyler başta olmak üzere hepimiz olağanüstü bir süreçte olduğumuzu bilmeliyiz.”
DÜNYA SADECE BİZİM EMRİMİZDE DEĞİL
Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, “İklimi değiştiren pek çok etken insan tarafından gerçekleştiriliyor. Belki de ilk çevre bozulması insanın ateş yakmasıyla başladı. Odun ya da ot parçası yaktık, duman çıktı. İşte orada başladı iş.
Olmayacak mı? Buna mecburuz...
Öyleyse iklimi değiştireceğine inandığımız halde bunu gördüğümüz halde mecburen havaya birtakım etmenler salıyoruz, çevremizi değiştiriyoruz, bazen bozuyoruz.
Yapmamız gereken nedir? Doğa ile barışık yaşamayı öğrenmek mecburiyetindeyiz. Tabii ki kullanacağız.
Kâinatta her şey insanların kullanımı için ama tahrip etmesi için değil.
Biz bunu hor kullanır, israf edersek işte o zaman çığırından çıkıyor.
Bizden sonraki nesillere neler bıraktığımız önemli. Güzel şeyler bırakırsak, teşekkür edecekler. Ama bırakmazsak, “Nasıl bir dünya bıraktınız bize?” diyecekler.
Dünya sadece bizim emrimizde değil; bizden sonrakilere bırakacağımız bir emanettir.”