Öncelikle dün akşam oynanan Trabzonspor-Sivasspor maçı seyir adına enfesti.

Bir o kale bir bu kale de değildi ama, üç Trabzonspor'dan bir de konuk ekipten atak denemeleri ve goller gözlerin pasını sildi.

Ama aması; top ayağında olduğunda devleşen, rakibini kendi sahasına hapseden, direkt kaleye gitmeye yeğleyen bordo mavili forvet oyuncuları bireysel oyunu sevip benimsedikleri kadar demeyeyim ama yarısı kadar topsuz oyunda, top kayıplarında aynı titizliği önemseyip göstermelidirler.

Aksi takdirde dört atarsa üç yer, başka bir deyimle ise yediğinden fazlasını atmak zorunda kalırlar...

Bu özellikteki yabancı oyuncular topsuz oyunda adam kovalamadan, markaj yapmadan hoşlanırlar mı?

Bana göre hoşlanmazlar…

Orta alanda Siopis, Berat’ın yükünü biraz olsun hafifletecektir…

Ama derde deva olacak kadar katkı verebilir mi? Onu bilemem.

Bu oyuncu grubunu bir araya getiren Avcı hoca bilip, tedbirini de onun alması gerekir.

Ancak bu takımdaki futbolcuların atak oyununu, asistlerini, şutlarını veya gollerini ne kadar doğru yaptıklarına inanıyorlarsa tersini de yapmalarına inanmaları gerekir.

Gelelim beklere, stoperlere…

Peres 'zamanla daha iyi olacağım, takıma daha yararlı olacağım' der gibi.

İsmail Köybaşı ise halen Trabzonspor’da oynadığının farkında değil.

O da benim gibi maçı seyrederek olan biteni anlamaya çalışıyor.

Birisi İsmail’i uyuduğu kısımdan lütfen uyandırsın.

Stoperler bana göre geçmişte yazdığım gibi orta sahanın azizliğine uğruyorlar.

Uğurcan’a gelince, emeğine ve iştahına yazık oldu.

Penaltı atışlarında topun geldiği yöne atlasan da kurtardın sayacağız diye dalga geçenlere ithaf olunur!

Dünkü bir penaltının iki kere kurtarılışı…

Ve başta İsmail Köybaşı olmak üzere tüm takım arkadaşlarının seyrettiği…

Sözün özü ise Trabzonspor bildiğiniz gibi;

Tek hat üzerinde oynamaya devam ediyor.