Bu dostluk, öylesine kurulmuş bir bağ değil; emekle, saygıyla, duyguyla yoğrulmuş gerçek bir kardeşlik hikâyesi. Bugün, statta olan herkes bu duyguyu iliklerine kadar hissetti; çünkü bu ülkede böyle manzaralar kolay kolay karşımıza çıkmıyor.

Geçmiş yıllarda, Göztepe taraftarları Trabzon’a geldiğinde ilk iş olarak şehidimiz Eren Bülbül’ün mezarını ziyaret etmiş, ardından ise anlamlı hediyelerle bir bağ kurmuşlardı. Bu küçük jestler, dostluğun büyümesini sağladı ve tribünden sahaya, şehirden şehre uzandı. Bu dostluğun ne kadar anlamlı ve derin olduğunu her iki taraftar grubu da bugün bir kez daha sahada hissetti.

bir veya daha fazla kişi, kalabalık ve şunu diyen bir yazı '勝 ERAB LRABZ.ON Z.0 M 原車 LE' görseli olabilir

Geçen sezon Trabzonspor’un Göztepe’ye kupa mücadelesinde “Med Cezir” çaldığını hatırlayalım. Bazen küçük jestler, binlerce kelimeden daha fazla şey anlatır. Bugün ise statta atmosfer bambaşkaydı; Volkan Konak türküleri, Karadeniz’in hırçın dalga ezgileri ve takımlar sahaya çıkarken çalınan “Uy Aha” hep birlikte yankılandı. Tribünlerde ise Trabzon sokaklarında armasını gören her Göztepeli durdu, selam verdi; Trabzonlular gönlünü açtı ve birlikte kol kola maça gidildi.

Yıllardır deplasman gezen taraftarlar bile “Böylesini ilk kez görüyoruz” dedi. O zaman, burada bir güzellik vardır. Göztepeliler, sıcak kanlı, misafirperver ve ağırbaşlı; Trabzonlular ise gönlünü geniş tutmuştu. İki camianın oluşturduğu atmosfer, tam anlamıyla derslikti.

Ancak unutulmamalıdır ki, saha dışında dostluk tamam, ancak saha içinde kimsenin kimseye kıyağı yoktu. %100 mücadele, %100 hırs, %0 düşmanlık… Dostluk başka, rekabet başka. Kimse meseleyi sağa sola çekmeye çalışmasın; işte gerçek spor kültürü budur.

Türkiye, bu tabloyu görmeli, duymalı ve benimsemeli. Bu topraklarda futbol yalnızca kavga ve gürültü değil; bizler istersek, kardeşliğin, saygının ve insanlığın en güzel örneğini verebiliyoruz. İzmir’de yaşananlar bunun kanıtıdır. Dostluk diri, rekabet diri, gönüller bir.

Tarih, işte böyle anlarla yazılır.