Ve ortaya çıkan tablo oldukça net: Anadolu kulüpleri, Trabzonspor’u artık “normal” bir alıcı olarak değil, parası olan veya vermek zorunda olan kulüp olarak görüyor.
Birinci Lig takımına gidiyorsun, 2,5 milyon Euro deniyor. Konyaspor’a gidiyorsun, 6 ay sözleşmesi kalmış oyuncuya 1 milyon Euro isteniyor. Başakşehir’in stoperine bakıyorsun, kapı 7 milyon Euro’dan açılıyor. Bu rakamlar futbol aklıyla açıklanamaz. Bu rakamlar piyasa değil, fırsat fiyatıdır. Sorunun kökü de burada.
Trabzonspor sezon başında yerli rotasyonunu güçlendirmedi. Bugün yaşanan sıkışmanın bedeli, şimdi devre arasında fazlasıyla ödenmek isteniyor. İhtiyaç acil olunca, pazarlık gücü düşüyor. Karşı kulüp de bunu görüyor, biliyor ve rakamı yukarıdan koyuyor. Şu an Trabzonspor’un gittiği her kapı en az 1 milyon Euro’dan açılıyor. Oyuncunun yaşı, sözleşmesi, performansı, alternatifi… Bunların hiçbiri fark etmiyor. Çünkü masadaki kulüp “ihtiyaçta” olarak okunuyor.
Anadolu kulüpleri şunu görüyor: Trabzonspor’un alternatifi yok. Zamanı yok. Hata yapma lüksü yok. Dolayısıyla da fiyat futbolcuya göre değil, Trabzonspor’un mecburiyetine göre belirleniyor. Bu yüzden süreç tıkanıyor. Bu yüzden görüşmeler uzuyor. Bu yüzden her dosya “çok pahalı” diye kapanıyor.
Mesele sadece para değil. Mesele yanlış zamanda doğru işi yapmaya çalışmak. Trabzonspor şu an piyasayı değil, piyasa Trabzonspor’u yönetiyor. Ve bu masada güç sende değilse, fiyatı başkası yazar.





