YÖNETİMDEN BÜYÜK DESTEK
“32 yıllık hekimim. Sağlıkta birçok kademede gerek idari gerekse hekimlik anlamında görev yaptım. Şimdi de KTÜ Tıp Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yapmaktayım. Böyle bir deneyimle, Trabzonspor’da bana verilen görevi icra ederken neler yapabilirimi çok düşündüm. Bundan önce kulübümüzde Sağlık Kurulu Başkanlığı görevini yapan büyüklerime ve meslektaşlarıma minnettarım çünkü çok önemli hizmetler yapmışlar. Ben de deneyimlerimle nasıl daha farklı şeyler yapılabilir, nasıl yeni bir yapılanma olabilir, kurulacak olan sağlık sistemini A takımdan altyapıya kadar tüm branşları kapsayacak şekilde kurumsal hale nasıl getirebilirim, bunun plan, program ve çalışması içerisine girdim. Tıbbi malzeme alımından, sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturmaya, futbolcu performans analizlerinden, arşivlemeye kadar her konuda en ince detayları değerlendirerek hareket edebilen bir sistemle çalışıyoruz.
Konu sağlık olunca Başkanımız Ertuğrul Doğan başta olmak üzere tüm yönetim kurulundan sürekli desteklendik, önümüz açıldı. Gerek kulüp doktorlarımız, gerekse birlikte çalıştığımız ekip arkadaşlarımızın istihdamı, çalışma şartları ve sağlıkla ilgili verilecek kararlar dahil pek çok konuda görüşler alındıktan sonra, izlenecek yolun ve yöntemin sistematiğini belirleyerek bir kurum kültürü oluşmasını sağlamaya çalıştık.”
ALTYAPI İLE ENTEGRELİ MODERN SİSTEM
“Zaten A Takım ve diğer branşlarda çok başarılı bir sağlık ekibimiz var. Sponsorluğumuzla birlikte oldukça iyi işleyen mevcut yapıya ek olarak, KTÜ Tıp Fakültesinde belirli branşlardaki öğretim üyeleri ile bir kurul oluşturarak gerektiğinde iletişime geçiyoruz. Gelinen noktada doktorlarımız, diyetisyenlerimiz, fizyoterapist ve psikologlarımızın, Türkiye’de çeşitli üniversitelerdeki sempozyumlara branşlarıyla ilgili konuşma daveti alarak oralarda kulübümüzü temsil etmesi bizim için çok gurur verici bir durum.
Üst düzey dünya kulüplerdeki sağlık sistemi yönetimini yakından takip ediyoruz. Bu konuyla ilgili A Takım Doktorumuz Halil Polat ve diğer doktorlarımız özellikle Avrupa kulüplerinin sağlık altyapılarını sürekli inceliyor. Biz de eksik olduğumuz konularda o düzeyi yakalamak için büyük gayret gösteriyoruz. A takımdan altyapıya kadar tüm sporcuların performansının, sakatlık durumlarının tespit edildiği, kişisel, fiziksel ve psikolojik gelişimlerinin yakından takip edildiği ve kayıt altına alındığı bir yapılanma içerisindeyiz. Alt yapıdaki bir sporcumuzun A Takıma kadar tüm süreçlerinin takibinin yapıldığı en gelişmiş programları uyguluyoruz. Tüm sonuçlar, gerek A Takım gerekse altyapıdaki ilgili birimlerle düzenli olarak yapılan toplantılarda tartışılıyor. Özellikle Özkan Sümer Futbol Akademisi ile koordineli olarak çalışıyoruz. Bu sisteme, bilimin ışığında teknolojiyi de entegre ettiğimizde, Trabzonspor’un geleceği olan yavrularımızın gelişimi daha sağlıklı olacaktır.”
ŞEHİR KÜÇÜK AMA GÜCÜ BÜYÜK
“Trabzonspor’un başarılı ve hak ettiği şampiyonluklarla dolu bir gelecek düşünüyorum hep. Hak etmediğimiz bir başarıyı asla istemem. Gelecek neslin Trabzonspor’un değerini koruması, yaşatması, daha ileriye taşıması, bu aidiyet duygusunu hiçbir zaman kaybetmemesi, Trabzonspor kimliğini her zaman en üst düzeyde temsil etmesi, bulunduğu ortamda hissettirmesi, Trabzonspor’un sürekli büyümesi ve gelişmesi en büyük beklentim. Ve en büyük hayalim, Trabzonspor’un bir gün Şampiyonlar Ligi finali oynaması ve kazanması. Bu şehir küçük ama gücü çok büyük, bunu bir gün başaracak mutlaka."
EFSANELERLE YAN YANA!
“Evimiz Meydan’da Postanenin hemen altındaydı. Yan apartmanda, Trabzonspor’da futbol oynayan abilerimiz Güngör, Coşkun ve Bülent Şahinkaya ile Başkanımız Ertuğrul Doğan otururdu. Ara sokaklarda top oynarken Güngör Abi, Trabzonspor’da aktif futbolcuyken bile fırsat buldukça gelip bizi izler, ilgilenir, motive ederdi. Yılın büyük bir bölümünde Trabzonspor ve İdmanocağı kulüplerindeki yöneticiliği sebebiyle göremediğim, spor aşığı babam Abdullah Beşir eve geldiğinde konu çoğunlukla futbol ve özellikle Trabzonspor olurdu. Yani sokakta, evde, okulda, her anımız Trabzonspor’la doluydu."
TELEVİZYONDAKİ O KAZAK!
“Bir Fenerbahçe maçında henüz çocukken sabahın erken saatlerinde stadın kapısında kuyruğa girdiğimi iyi hatırlıyorum. 6-7 saat bekledikten sonra ancak stada girip, oturamadan maç sonuna kadar ayakta o maç heyecanını yaşamak çocukluğumun en güzel anılarından biridir. 1975-76 sezonunda Trabzonspor’un şampiyonluğa gittiği dönem ise dün gibi aklımda. TRT Şampiyonluk belgeselinde kullanmak için bizim evin hemen karşısındaki İskenderpaşa İlkokulunun bahçesine gelmişti. Burada Trabzon’da çocukların futbol sevgisini anlatmak amacıyla biz maç yaparken çekim yapacaklardı. Tam maça başlayacakken mahallenin büyükleri, ‘siz çıkın, biz oynayacağız’ dediler ve biz üzüntü ile oyundan çıktık, TRT ekibi çekim yaptı. Birkaç gün sonra TRT’de şampiyonluk belgeseli var. Ben ailemle birlikte, televizyona çıkamayacağım diye belgeseli üzüntü ile izliyorum. Şehrin birçok yerinden çekimler yapılmış, sıra bizim okulun arkasındaki maç görüntülerine gelmişti. Ama bizi oradan çıkaran abilerimizin maçını birkaç saniye verdi televizyon sadece. Kenarda, üzerimde annemin ördüğü kazak ile maçı izlerken benim görüntümü daha uzun bir süre yayınladıklarını görünce çok mutlu olmuştum. O an yaşadığım duygular inanılmazdı.”
ÖZKAN HOCANIN ÖNGÖRÜSÜ
“Trabzon futbolunun en önemli organizasyonlarından biri Altın Kolye Turnuvalarıdır. O dönemi yaşayanlar bu turnuvayı asla unutmaz. Bendeki yeri ise apayrıdır, çünkü kaderim orada çizildi belki de: Bu turnuvaların birinde, birlikte büyüdüğümüz şu anda Asbaşkanımız olan Zeyyat Kafkas’la aynı takımda, İdmangücü formalarıyla çeyrek final maçı oynuyoruz. Maç berabere bitti ve penaltılara kaldı. Son penaltıyı ben kullanacağım. Maçı babam ve rahmetli Özkan Sümer birlikte izliyor. Penaltıyı çok sert kullandım, top kaleciyle birlikte içeri girdi ve biz yarı finale çıktık. Çok mutluydum, akşam heyecanla babamı bekledim, onun ve Özkan amcanın ne diyeceğini merak ediyordum. Babam eve geldi ve Özkan hocamın notunu iletti: ‘Söyle Ahmet’e, okusun tahsil yapsın.’
Çok üzülmüştüm o anda ama şimdi bakıyorum, futbolla daha fazla ilgilenseydim belki de çok sevdiğim mesleğimi, doktorluğu yapamayacaktım. Bugünkü konumumda olmamda Özkan Hocamın payı büyüktür.
1980 Minikler Kategorisi Bölge Karmasında Hami Mandıralı ile aynı takımda oynadık. O sezonda Ankara’da Trabzonspor ile Altay Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı oynayacak. Biz Minikler Bölge Karması olarak final oynadık ve kaybederek Türkiye ikincisi olduk. Moralimiz bozuktu ama Trabzonspor A takımımız Altay’ı 3-0 yenip kupayı alınca moralimiz biraz olsun düzelmişti.
Futboldan sonra basketbola yöneldim. İdmanocağı ve Trabzon Lisesi Basketbol takımında oynadım. Hatta 1985’te Okullararası İl Birincisi ve Karadeniz üçüncüsü olduk, o zamanlar düzenlenen Meclis Kupasını kazandık. Ardından KTÜ Tıp Fakültesini kazandım. Orada okurken yeniden futbolla buluştum, 6 yıl boyunca futbol takımında oynadım, son 3 yıl da kaptanlık yaptım.”
YÖNETİCİLİĞE ISINMA DÖNEMİ
“Fakülteyi bitirip doktor olduktan sonra İdmanocağı gibi Trabzon’un en köklü ve Trabzonspor’un kuruluşunda yer almış bir kulüpte 2 dönem yöneticilik yaptım. 2000 seçimlerinde ise rahmetli Özkan Sümer’in başkanlığı döneminde Trabzonspor’da yedek yönetici oldum. Benim futbolcu yerine doktor olmamda en büyük rol sahibi olan rahmetli Özkan Sümer’in yönetiminde olmak büyük gururdu. O zamanlar yedek yöneticiler, bir gün önce toplanıp çeşitli konularda fikir ve projeler hazırlar, asıl yönetim kuruluna iletilirdi. Sonrasında Trabzonspor Basketbol Kulübü 1. Ligdeyken, Saner Ayar’ın Başkanlığı döneminde, şimdiki Başkanımız Ertuğrul Doğan ve Asbaşkanımız Zeyyat Kafkas ile aynı yönetim kurulunda yönetici olarak görev yaptım.”
EN BÜYÜK GURUR
“Hayatımın her anını Trabzonspor’la yaşayan, hatta hastalarım ve öğrencilerimle sıklıkla Trabzonspor sohbetleri yapan bir hekimim. Trabzonspor benim için vazgeçilmezdir. 2021-22 sezonunda şampiyon olduğumuz dönemde yedek yönetici olarak çalışmanın gururunu yaşıyorum. Sonrasında yapılan Genel Kurulun ardından asil yönetici oldum, Ertuğrul Doğan’ın başkanlığındaki yönetimde Sağlık Kurulu Başkanlığı görevi bana verildi. Her şeyi Trabzonspor olan biri olarak burada görev yapmak benim için çok büyük gurur. Ben Trabzonspor’dan duygusal olarak beslenen biriyim. Yönetimde olsam da olmasam da Trabzonspor için her zaman görev yapmaya hazırım.”
TRABZON’U BİLMEYENLER!
“Trabzon’u ve Trabzonspor’u tam anlamıyla tanımayan insanların yaptığı acımasız eleştirileri kabullenemiyorum. Trabzon birçok konuda büyük potansiyele sahip özel bir şehirdir. En büyük potansiyeli de umudunun bittiği yerde inadıyla mücadele eden bir insan yapısına sahip olmasıdır. Bu özelliğini her konuda öne çıkartır.
Şampiyonlukları çocukluğunda görmüş, efsanelerle bir arada bulunmuş, onların evinde yemek yemiş, sohbet etmiş, Ertuğrul Doğan ile yan yana apartmanlarda büyümüş... Ayrıca şampiyonluk yaşayan bir takımda yönetici olan ve bütün kademelerinde görev yapan bir babanın evladı olarak, Trabzonspor’la her zaman iç içe oldum. Tabiri caizse, ben gözlerimi Trabzonspor’la açtım. Trabzonspor hayatımda her zaman büyük bir yer tutuyor bu yüzden. Bu hiç değişmedi, değişmez. Şu anda da, bir süre sonra Tıp Fakültesini bitirerek doktor olacak olan oğlum Ahmet Eren’le Trabzonspor maçlarına gitmek hayatımın en keyifli anları.”