Elif Çakır farklı yerlerden baksak da, ortak bir şeyler görebiliriz mutlaka söylenmemiş bir şeyler kalmıştır diyor ve cuma günü  Taraf gazetesi yazarı kürt siyaset tarihinin en önemli siyasetçilerinden Orhan Miroğlu'nu konuk etti.
Orhan Miroğlu 'Söz Bitmeden' programında yaptığı açıklamada şunları söyledi;
Çatışma ortamlarının ateşi herkesi yakan ateş oldu, herkes bugüne kadar kaybetti, maddi manevi sonuçları herkesin payına birşey bıraktı bu çatışma süreçlerinin. İnsanlar bir takım statüler elde etmiş olabilir ama Türkiye ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sonuç olarak kaybetti. Bu konsept Kürt meselesinden dolayı oluşmuş bir konsept değildi, her ortaya çıkan bilgi özellikle 2007'den sonra bazı kanaatlerimizi güçlendirdi. Bana sorarsanız bunun sonuna geldik, Diyarbakır'ın 90'lı yılları nasılsı? Bu çatışma devam etsin diye artık sadece dağlarda gençlerin birbirini vurması gibi değil özellikle şehirlerde, köylerde ki hadiselerden sonra nüfus modernizasyonu ile karşılaşan şehirlerde tam bir savaş başladı, savaşın bir tarafında PKK vardı bir tarafta devlet, devlet dediğimizin de kanatlara ayrılmış bugün JİTEM denilen kolları vardı. Öyle insanlar öldürüldü ki, kimse onların öldürülmesi üzerinde ortak bir akıl üretemedi. Neden mesela Mehmet Sincar, parlamentoya girmiş biri öldürülür. Neden Musa Anter bir JİTEM operasyonuyla öldürülür.
"FIRAT'IN ÖTESİNDEKİ ERGENEKON ORTAYA ÇIKARILMALI"
Tetikçinin konuşması felan değildir mesele aslında, o dönemi yaşamış, bu suçlara kollektif şekilde katkısı olmuş insanların konuşması çok önemli. Ergenekon denilen süreçle yani Türkiye'nin bu dönemle yüzleşmesi bana göre Fırat'ın ötesinde ki Ergenekon'un faaliyetlerinin ortaya çıkarılması. Sadece tetikçilerin konuşması bu faaliyetlerin ortaya çıkmasına yetmeyecektir.
JİTEM'İN DEVRETTİĞİ KADROLAR
Pek çok cinayette adı geçen birinin bir yerlerde huzur ve rahat içinde yaşıyor olması gazeteci arkadaşlar tarafından ortaya çıkartılmıştır, bunlar kimseyi şaşırtmamalı. Bugünde aynı şekilde korunuyor, JİTEM eski haliyle bitti ama JİTEM'in mirası, JİTEM'in gelip geçmiş bütün hükümetlere devrettiği kadrolar, yani o bölgede faili meçhul cinayetlere eleman vermiş yapılar, PKK'da buna dahil samimi itirafçıları bunları söylüyor, bir takım cinayetlerde kullanıldıktan sonra çoğu zaten bir zaman sonra öldürülmüş. Bu insanlar sonuçta kendi adlarına yapmadılar bu işleri, devlet adına yaptılar. JİTEM davalarında gelip açıkça bunları söylüyorlar, 'siz neden bizim gibi güçsüz insanları görüyorsunuz da bizim arkamızda ki güçlüleri görmüyorsunuz' diyorlar.
Elif Çakır: Anter cinayetinin işlendiği geceyi anlatırmısınız? Ve cinayeti işleyen kişinin içeriye alınıp tekrar bırakıldığı iddiları var, bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Düşünün şimdi Ogün Samast yakalandı, kimse onun katil olduğunu bilmiyordu bu zanlıydı, henüz tanıklar yoktu, kimse konuşmamıştı. Şimdi tamda böyle bir aşamada bir gazete çıkıp 'Hrant Dink'i vuran bu değildi' dese nasıl bir ortam olurdu? 3 Tane fotoğraf gösteriyorlar Abdulkadir Aygan'a, Abdulkadir diyor ki 'ben bunu tanıyamam' bana gösterilen fotoğraflarla Abdulkadir'e gösterilen fotoğraflar aynıydı. Düşünün 20 yıl boyunca bir katil zanlısının 91 yılında, cinayetten önceki bir yıl içerisinde çekilmiş bir fotoğrafını koskoca Türkiye Cumhuriyeti bana yada Aygan'a göstermiyor.
Elif Çakır: Ne kadar gördünüz siz peki Hamit Yıldırım'ı?
Ben 1 saat kadar gördüm, tam vurulmamızdan belki ben 1 dakika önce farkettim, onların hesabı benimle değildi tamamen bir rastlantı olarak ben kendimi bu olayın içinde buldum o gece.
İŞTE ANTER'İN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ O GECE
Otele gittiğim zaman herşey normal görünüyordu, misafirleri vardı onlar gittiler dedi ki; Orhan ev nerede?' sonra biz otururken Hamit Yıldırım geldi otele, misafirin geldi dediler, karşımda durdu hatta ayakta bekledi Musa abiyle odaya çıktılar, Musa abi üstünü değişti, ticari taksi bulduk. Diyarbakır'ın 90'lı yılları kimse yok o saatte ortalıkta, karşıda bir ticari taksi gördüm işte, bunlar Musa abiyle arkaya bindiler, binmeden önce şöyle bir aynaya baktım, binmeden önce bu sağına soluna baktı. Beni gördü ve tedirgin oldu, ben hesapta yoktum çünkü. Bekleyenler var, Hamit Musa abiyi götürecek ve sorgulayıp öyle öldüreceklerdi. O gece o grubun içinde olan herkes Musa abinin de benimde katilim olabilirlerdi. Bu grupla buluşamadı, Ergani yoluna girdik geri döndük velhasıl, meğer onlarla buluşamadığı için, ona verilen görev 'Musa Anter'i getir bize teslim et' bunu başaramadığı için ani bir karar verdi ve olayı kendisi gerçekleştirdi.
Elif Çakır: Peki sizin üzerinizde birşey yokmuydu?
Hayır kesinlikle ben yeni evlenmişim, yeni bir hayat kurmak içindeyiz, siyaset yasağım vardı zaten siyasetle ilgim de yoktu. 6,5 yıl yatıp çıkmışım, böyle bir politik hal içinde değilim yani. Bir sokağa girdi, üstündeki Umman marka silahı çekti ve ikimize ateş etti, geri dönmek istedim bir çok yerden kurşun yarısı aldım, Musa abi olduğu yere düştü zaten. Ben yardım istedim bir 10, 15 dakika konuştuk, yardım istedik ama kimse gelmedi. Sonra hastane safhası ve bir hayat değişti, ben Diyarbakır'a yerleşecektim olmadı, Edebiyat öğretmeniydim oda olmadı. Musa abi hayatını kaybetti ve aradan 2004, 2005 yılına kadar çeşitli dezerformasyonlar oldu. Böyle zaman zaman olaylar oldu, ne zamana kadar bu olay bir JİTEM eylemi olduğu ve olayı işleyenlerin kimliğinin ortaya çıkmasıyla Abdulkadir Aygan yurtdışına çıktı. Abdulkadir'den önce Mehmet Eymür bir sitesi vardı, Yeşil'in 94 yılında Ankara'da yakalandıktan sonra MİT'te sorgulanmasından bir ifadeyi paylaştı, orada 'Musa Anter olayını ben ayarladım ve bunun için PKK'nın kafa adamlarından birini kullandım' ifadesi vardı. Ben bu açıklamadan hemen sonra Diyarbakır'a giderek bir suç duyurusunda bulundum. Savcılar hatta bu dilekçemi almak istemediler, ben Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Mehmet Ağar, bu isimler hakkında suç duyurusunda bulunmuştum çünkü.
Ondan sonra tabii ki bu 2000 yılı, 2005'te de sözünü ettiğim Aygan'ın açıklaması, olay gecesini olduğu gibi anlatıyordu. PKK çevrelerinden birileri Aygan ile anlaşıyorlar, sen bildiklerini açıklayacaksın bizde seni İsveç'e götüreceğiz' dediler ona, Aygan şimdi arayı açtı tabii ki böyle bir ilişki içinde hiç değil.
Bu milat Ergenekon'un Fırat'ın ötesindeki suçlarını, insanlığa karşı işlenmiş suçları ortaya çıkartacak. Bunu bu hükümet eğer başarabilirse, BDP bu işin arkasında durmuyor, benim beklentim hükümetin bu sürecin arkasında durmasıdır' diyerek açıklamalarını sonlandırdı.