PKK’lılar bugün saat 12.30 sıralarında Bingöl- Muş karayolunun 16’ncı kilometresindeki Kardeşler Köyü yakınlarında askeri konvoyu hedef aldı. İzin ve görevden dönen, sağlıkkontrolü yaptıran askerler, Elazığ’daki toplama merkezinden bu sabah Muş ve Van’daki birliklerine gitmek üzere 10 zırhlı araç, frekans karıştırıcı jammerli araçlar ve güvenlik önlemleri altında otobüslerle yola çıktı.

OLAY YERİNDEN GÖRÜNTÜLERİ İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN

ASKERLER SİLAHSIZDI
Silahsız ve sivil kıyafetli 200 askeri taşıyan 3 otobüs ve 2 minibüsün bulunduğu konvoy, Bingöl- Muş karayolunun 16’ncı kilometresindeki Kardeşler Köyü yakınlarına geldiğinde, pusu kuran PKK’lı teröristlerin saldırısına uğradı. Roketatar ve uzun namlulu silahlarla yapılan saldırıda, roketin isabet ettiği içinde askerlerin bulunduğu sevil otobüs alev alıp yanmaya başladı.
SALDIRI YERİ ÖZELLİKLE SEÇİLMİŞ
Hürriyet'ten Faruk Balıkçı olay yerinden şu bilgileri aktardı:
Teröristlerin askeri konvoya saldırdıkları yer dikkat çekti.
PKK’lılar, yolun virajlı ve rampa noktasını belirleyerek Elazığ’daki toplama merkezinden Muş’a giden askerleri taşıyan ve yolun o bölgesinde yavaşlayan askeri konvoydaki araçlara saldırdı.
Teröristler roketli saldırıyı gerçekleştirdikten sonra bölgenin ağaçlık olmasından yararlanarak kaçtı.
Kabeşler Mezrası’na yakın bir noktada meydana gelen olayın ardından askerler kırsala yayılarak kaçmaya çalışan teröristleri aramaya başladı. Helikopterler de meşelik alanın üzerinde uçarak PKK’lıları arama çalışmalarına katılıyor.
Bu sırada teröristlerin açtığı ateşe, konvoyun güvenliğini sağlayan askerler anında karşılık verdi. PKK’lı teröristler yoğun ateş altında kalınca, orada bulunan 06 BJ 449 plakalı beyaz renkli Audi bir marka otomobile binip olay yerinden kaçtı

ŞEHİT VE YARALI ASKERLERİN İSİMLERİ BELLİ OLUYOR HABERİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN...


HASTANELER ALARMA GEÇTİ
Saldırı haber alınır alınmaz bölgeye takviye birliklerle, çok sayıda ambulans ve itfaiye ekibi sevk edildi. Yaralılar ambulanslarla Bingöl ve Muş’taki hastanelere kaldırıldı. İtfaiye ekipleri, yanan otobüsteki alevleri söndürürken, saldırı sırasında araç içinde alevler arasında kalan 6 askerin şehit olduğu belirlendi. Bingöl Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralılardan durumu ağır olan bir asker de yaşamını yitirince şehit sayısı 7’ye yükseldi. İlerleyen saatlerde ise şehit sayısı 10 oldu.
Saldırıda 8’i ağır 63 askerin yaralanmasının ardından çevre il ve ilçelerden Bingöl’de ambulanslar sevk edildi. Bazı yaralılar Muş ve Elazığ’daki hastanelere sevk edildi, ambulans helikopterle Erzurum’a götürülenler oldu.


HALK KAN VERMEYE KOŞTU
Bingöl Belediyesi’nin hoparlörlerinden kan anonsları yapılması üzerine çok sayıda vatandaş ve asker, hastaneye koşarak kan vermek için kuyruğa girdi.
Kızılay’ın Diyarbakır’da bulunan kan nakil aracı da acil olarak Bingöl’e sevk edildi. Saldırı nedeniyle bölgedeki tüm hastanelerin acil servisleri de alarma geçirildi. Ağır yaralıların Ankara’ya gönderilmesi için Ankara’dan ambulans uçak talep edildi.


KAÇAN 3 PKK’LI ARANIYOR
Saldırıyı gerçekleştiren ve otomobille kaçan 3 PKK’lı ile onlara yardım ve yataklık yapanların yakalanması için bölgedeki tüm güvenlik birimleri alarma geçirildi.
Teröristlerin kaçtığı 06 BJ 449 plakalı beyaz renkli Audi marka otomobilde çok sayıda silah ve mühimmat bulunduğu belirtilerek, güvenlik birimleri uyarıldı. Diyarbakır yönüne kaçtığı belirtilen otomobildeki PKK’lıların yakalanması için çalışmalar sürdürülüyor.


BİNGÖL VALİSİ: 1993 YILINDAKİ MENFUR SALDIRI GİBİ
Yetkililer, 200 asker taşıyan konvoyda gerekli önlemlerin alındığını belirterek, "Bombalı tuzaklara karşı Jammer’li araçlar konvoya eşlik ediyordu. PKK’lılar bunu bildikleri için saldırıyı uzun namlulu silahlar ve roketatarlarla gerçekleştirdi" dedi.
Bingöl Valisi Mustafa Hakan Güvençer, saldırıya uğrayan konvoyda bulunan askerlerin yasal izinleri, görev izinleri dolayısıyla memleketlerinden dönen sivil insanlar olduğunu söyledi. Yine Bingöl’de 24 Mayıs 1993 günü tıpkı bugünkü gibi sivil olarak birliklerine giderken 33 askerin şehit edildiği saldırıyı hatırlatan Vali Güvençer, "1993 yılında yaşadığımız menfur saldırı gibi lanetli örgüt çirkin yüzünü göstermiştir. Sivil, silahsız kardeşlerimize böyle bir hain pusu kurdu.Konvoyda 3 otobüs, 2 minibüs, asker taşıyan 5 sivil araçla toplam 200 askerimiz vardı" dedi.
Saldırında 7 askerin şehit olduğunu, 8’i ağır 63 askerin de yaralandığını açıklayan Vali Güvençer, yaralıların bir kısmının Solhan, Muş, Elazığ, Erzurum, Malatya’daki hastanelere ambulans helikopterlerle sevk edildiğini belirtti. Ankara’dan ambulans uçak istediklerini ve 4 yaralıyı uçakla Ankara’ya göndereceklerini söyledi. Vali Güvençer, bölgede operasyonların sürdüğünü kaydetti.

GÖRGÜ TANIKLARI ANLATIYOR:

"Otobüs alev içindeydi. Dört asker yaralıydı. Ambulanslar hemen yetişti, hastaneye götürüldü. Benim hastaneye götürdüğüm askerlerden biri 'bize roket atmışlar' dedi."

KÖY KORUCUSU:

"Ben yanlarına gittim, bomba yerleştirmemişler. Diğer tepeden iki roket atmışlar. 4 km ileride jandarma karakolu var. Araç alev topuna dönmüş. Bir tek araç isabet almış."

YARALANAN ASKERLER ARASINDA BİR DE TRABZONLU
Yaralanan askerler arasında bir de bölgede kısa dönem askerliğini yapan Trabzonlu bir öğretmen oludğu öğrenildi. Elinden yaralanan öğretmen Kenan Latifoğlu'nun Trabzon'un Tonya İlçesinden olduğu kaydedildi.

TAM 9 YIL ÖNCE DE AYNI YERDE SALDIRMIŞLARDI
Bingöl'de 1993 yılında da yine aynı bölgede PKK'Lı hainler yine saldırmıştı. Hatta o olaydan kurtulan Trabzonlu asker Osman Partal olayı şu şekilde anlatmıştı:

1993 kanlı Bingöl olayında yine bir Trabzonlu vardı.

Yer yine Bingöl'dü...

Bugünkü kanlı saldırıda olduğu gibi hedef yine sivil ve silahsız askerlerdi.
Kanlı saldırıyı gerçekleştiren PKK'lıların başında ise şu anda cezaevinde olan Şemdin Sakık vardı.
OSMAN PARTAL : Trabzonluyum. İki midibüsteki toplam 50 askerden biriydim. Van-Özalp’taki birliğime gidiyordum. Yol boyunca gereksiz molalar veren şoför bir ara lastik patladığını söyleyip durdu. Lastiğin patlamadığını, krikoya dokunmadığını gördüm. Aksın altına girdiğinde birileriyle konuşma yaptığını duydum.

Galiba telsizle konuşuyordu. Yolumuzu kestiklerinde şoförün kapısını bizzat Sakık açtı. Toprak rengi üniforması vardı üzerinde, aynı renk kasketi ters takmıştı. Omuzundaki tüfeğin namlusu yere bakıyordu.

Şoföre, diğer otobüsün nerede olduğunu sordu. ‘Arkada, geliyor’ cevabını aldı. İki dakika sonra diğer otobüs düştü pusuya. Yani bizi bekliyorlardı.

DOĞULU-BATILI DİYE AYIRDILAR

Geceyarısına kadar teröristlerle yürüdük. Mola verildiğinde niçin kaçırdıklarını, amaçlarını sorduk. ‘TC ateşkes ilan edince, iki gün içinde sizi serbest bırakacağız’ dediler. Saat 01.00 sularıydı. Sakık’ın talimatıyla tek sıra olduk.

Şemdin Sakık nereli olduğumuzu sorup, Doğulu-Batılı diye bizi iki gruba ayırdı. Sakık, doğulu olmayan benim de içinde olduğum 34 kişinin eğitim kampına götürülmesini söyledi. Dağda koşar adım yürümeye başladık. Bize eşlik eden teröristler sürekli değişiyordu.

Toplam 300 kişiydiler. Bir köye gittik. Kapısını çaldıkları evlerden başka teröristler çıkıp gruba katıldı. Kimi terörist evlere gidip istirahat etti. Bir ahıra soktular bizi öldürmek için. Sonra vazgeçtiler. Tekrar yürümeye başladık. Sabahı göremeyeceğimi düşünüyordum. Yıldızlara son kez bakıp annemi, babamı, köyümü düşündüm.

Bir ırmaktan geçerken su içtik. Dağ yoluna çıktık. Davranışları sertleşti. Durdurdular. Saat 03.00 sıralarıydı. Yolun kenarına dizilmemizi istediler. Kolkola girip sıklaşmamızı istediler. Yanımdaki arkadaşıma ‘Devrem bizi vuracaklar’ dedim.
DEVREMİ ÖLÜ GÖRÜNCE BAYILDIM

Kalaşnikof, Bixi ve Kanvasların emniyetlerini açtılar. Sonumuzun geldiğini anladım, kelimeyi şahadet getirip kendimi yere attım. Taramaya başladılar. Dizime bir mermi isabet etti. Vurulanlar üzerime düşüyordu. Kafamı koruyordum. Hepimizin öldüğünden emin olmak için yüzlerce mermi yağdırdılar.

ANNE ANNE DİYEREK CAN ÇEKİŞTİLER

Gittiklerini, seslerin uzaklaşmasından anladım. Altı yedi arkadaşım sağdı henüz. Diğerleri paramparçaydı. Can çekişenler, hırıldayanlar, ağlayanlar, inleyenler... Su istiyorlardı. ‘Anne, anne’ diye bağırıyorlardı. Öldüğümü zannediyordum.

Kendimi çimdikledim, ölmemişim. Devremi beyni parçalanmış görünce bayılmışım. Bizi yan yana dizip 1570 mermi sıktılar Ayılınca şehit arkadaşlarımı sırt üstü çevirdim. Dokunduğum her uzuv elimde kalıyordu. Beyin, ayak...

Olay yerinde 1570 mermi kovanı bulundu. Yani silahsız erlerin herbiri için 50 mermi kullanmışlardı...

O GÜNÜN TANIĞI ERKAN UMAY ANLATIYOR

10 kişilik yakın korumaları arasındaki, ‘hemşire’ diye hitap ettikleri kadın bizimle alay etti. Sakık, ‘Sorunumuz rütbelilerle, size bir şey yapmayacağız’ dedi. Her birimize nereli olduğumuzu sordu. Aramızda Denizli ve Konya’dan olanlar çoğunluktaydı.

Hemşerilerden oluşan timler daha başarılı olur, tehlikelidir diye bir kenara ayırdılar. Şehit olan 33 arkadaşımızın çoğunun bu iki ilden olmasının nedeni bu. Bu arada bir er ‘Ben Kürt’üm’ deyince pkk’lı ‘Kürt-Türk fark etmez. Asker askerdir.

SİLAHLAR 10 DAKİKA HİÇ SUSMADI

Derken yer gök Kalaşnikof cayırtısına boğuldu. Kalaşnikoflar 10 dakika boyunca hiç susmadı. Mehmet’in bana son bakışını unutamıyorum. Sırada yer değiştirmesem, onun önünde dursam beni götüreceklerdi, Mehmet ölmeyecekti. Adana’da ticaret lisesinde sevdiği bir kız vardı. Terhis olur olmaz evleneceklerdi. Askerin üniformasını çıkartıp kendisi giydi