Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Sapanca Güral Otel’de düzenlenen İl Müftüleri toplantısının çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Bozdağ, Başkanlık sistemi ile ilgili şunları söyledi: “Türkiye yeni bir anayasa yapım sürecini yaşıyor. Şu an anayasa ile ilgili tartışmalar yapılıyor. Başkanlık sistemi de bu tartışmalar arasında yer alıyor. Biz yeni anayasayı yapacaksak bu anayasayı hangi sistem üzerine inşa edeceğiz bunu öncelikle tartışmamız lazım. Başkanlık sistemi mi yarı başkanlık sistemi mi parlamenter sistem mi? Türkiye hangisini benimseyecekse bunun bir müzakeresini yapmakta fayda var. Biz her zaman bunu söyledik söylemeye de devam ediyoruz. Zira 200 senedir Türkiye'de sistem tartışması var ve bundan sonra da bu tartışmaların bir 200 sene daha devam etmemesini istiyoruz.”

Bozdağ, sistem konusunun detaylı bir şekilde tartışılmasının Türkiye’ye faydası olduğunu ancak birilerinin bunu tartışmaktan korktuklarını dile getirerek şunları söyledi: “Bunu konuşmaktan çekiniyorlar. Tartışılırsa vatandaş bugünkü sistemde başkanlık yarı başkanlık ya da başka bir sistem daha iyi olursa ona geçmek ister, o zaman biz ne yaparız diye bir endişe var. Onun için tartıştırmak istemiyorlar. Adeta korku pompalıyorlar ve bu konunun vatandaşlar tarafından öğrenilmesini istemiyorlar."

Türkiye'nin bunları aşacağını anlatan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Korku pompalayanları her zaman aştığı gibi bugün bu nokta da bir karartma uygulayanları aşacaktır. Sayın Elitaş’ın dediği gibi bu konunun tartışılmasını ben son derece önemli görüyorum. Türkiye bunu tartışmalı. Başkanlık mı yarı başkanlık mı bunun üzerinde durması lazım. Esasında Türkiye; Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilme kararını 2007'de halk oylamasıyla kabul etmesinin ardından fiilen yarı başkanlık sistemine zaten geçmiş durumda. Burada bir anayasal gerçeklik var. Bugünkü yarı başkanlık sistemi tanımlarından bir tanesi de o. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçildiği sisteme yarı başkanlık sistemi adı verilir şeklinde. Literatürde yapılan tanımlar var."

Türkiye'nin bu sistemi tartışması gerektiğini anlatan Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti: "Başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi hangisi olur bunu tartışmalı. Ona göre yeni bir karar vermeli. Parlamenter sistem mi onu da bu tartışmalardan sonra yapmasında fayda var. Herhangi bir tartışma yapmadan; hiç tartışmadan konuşmadan yola devam ederiz derlerse o zaman zemin etüdü yapmadan inşaat yapmaya benzer. Bu zemin bu yükü kaldırmaz. O yüzden etüt yapmaya ihtiyaç var diye biz her zaman ifade ettik. Benim görüşüm yarı başkanlık sistemi yarım bir sistemdir. Esasında doğru sistem başkanlık sistemidir.Türkiye başkanlık sistemine geçerse pek çok sorunu daha kolay şekilde aşacaktır.”

Özel Yetkili mahkemeler konusunda da açıklamalarda bulunan Bozdağ, bu konuyla ilgili detayları netleştikten sonra kamuoyuyla paylaşacaklarını söyledi.

Başbakan Erdoğan’ın ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşecek olmasını da değerlendiren Bozdağ, şunları söyledi; "Başbakanımızın CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesini olumlu değerlendiriyorum. Hatırlarsanız 2009 yılında Beşir Atalay’ın İçişleri Bakanlığı döneminde biz Milli Birlik ve Kardeşlik Projesini başlatmış, o dönemde akan kanın durması, gözyaşının dinmesi ve terörün bitmesi milli birlik ve kardeşliğin daha güçlü bir şekilde yeniden tesisi için süreç başlatmıştık. O zaman Sayın Başbakanımız CHP, MHP o zaman ki DTP’nin Genel Başkanlarından ve meclis dışındaki siyasi partilerin genel başkanlarından randevu talep etmiş ve bu sorunu birlikte nasıl çözeceklerinin arayışı içinde olmuştu. Hatırlarsanız o zaman hem CHP hem de MHP bu konuyu konuşmayı bile reddetmişlerdi. Bundan dolayı bu konuyu konuşamamıştık. Bugün Sayın Kılıçdaroğlu’nun ve onun yönettiği CHP’nin bu konuyu konuşma aşamasına gelmiş olmasını önemsiyoruz. Bu AK Parti’nin başlattığı projenin CHP’de de bir değişim ve dönüşüme neden olduğunun somut bir göstergesidir.”

Kürtaj tartışmalarına da değinen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürtaj konusunda şu an çalışmalarımız devam ediyor. Sağlık Bakanlığı ve ilgili bakanlıklar tarafından yapılan çalışmalar bittikten sonra ortaya bir sonuç çıkacak. Benim şahsi görüşüm kürtajın bir cinayet olduğu yönündedir. Ben bunu her zaman söylüyorum. Normal bir insanı öldürmeye teşebbüs ettiğinizde o kendini savunabilir çünkü öyle bir hakkı vardır. Ama anne karnındaki ceninin kendini savunma hakkı yoktur. Onu korumak herkesin görevidir. Anne karnındaki ceninin kürtaj yapılarak alınması cinayettir. Bu konuda neler yapılacak onu hep beraber göreceğiz."

Şu an dünyada pek çok ülkede kürtajın yasak olduğunu anlatan Bozdağ, sözlerini şöyle tamamladı: "Avrupa ülkelerinde 12 haftadan sonra Türkiye de ise 10 haftadan sonra yasaktır. Sanki şöyle bir hava yaratılıyor: Kürtaj Türkiye de serbestmiş de tamamen yasaklanıyormuş. Ya da dünyanın pek çok ülkesinde kürtaj serbestmiş de şimdi ilk defa Türkiye bunu kaldırıyormuş gibi bir hava oluşturuluyor. Bu fevkalade yanlıştır. Çünkü Avrupa Birliğine üye ülkelerde 12 haftaya kadar serbest ondan sonra yasak. Türkiye’de 10 haftaya kadar serbest ondan sonra yasaktır. Şu an bu konuda yeni bir düzenleme ihtiyacı ortada. Bununla ilgili bir çalışma yürütülüyor. Bu çalışmanın istisnaları neler olacak kapsamları ne olacak bittikten sonra netleşecek.”