PKK terör örgütünün şehir yapılanması KCK'ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 140'ı tutuklu 205 sanık hakkında açılan davanın tutuklu sanıklarından Prof. Dr. Büşra Ersanlı, ''BDP'ye giriş sebebim 'Türkiyeleşme' projesiyle bağlantılıdır. Hepimizi üzen, mahveden bir sorunun çözümüne katkıda bulunabileceğimi düşündüm'' dedi.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmanın öğlene kadar olan bölümünde, TRT spikerleri Ömer Faruk Zora ve Muammer Demiröz tarafından iddianame 326. sayfasından başlanarak 352. sayfasına kadar okundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde mahkeme heyeti başkanı Ali Alçık, önce kimlik tespitlerini Türkçe olarak yaptıran sanıklardan başlayarak, sanıklar ve sanık avukatlarının taleplerini alacağını belirtti.
Başkan Alçık, yarın yapılacak duruşmada da öğlene kadar talep alacaklarını, öğleden sonra ise heyet olarak talepleri değerlendireceklerini daha öncede de söylediğini hatırlattı.
Talepleri alınan sanıklardan Prof. Dr. Büşra Ersanlı, 30 yıllık araştırmacı, 22-23 yıldır da Marmara Üniversitesi'nde öğretim üyesi olduğunu kaydetti.
Ersanlı, 40 yıldır sol kanatta yer alan muhalif bir kişi olduğunu belirterek, ''Kürtlerin haklı taleplerini de 40 yıldır desteklediğini'' söyledi.
Evinden alınan ve delil olarak değerlendirilen şeylerin hepsinin toplantı notları olduğunu savunan Ersanlı, değişik toplantılara katıldığını, bunların çoğunun akademik toplantılar olduğunu anlattı.
Ersanlı, ''BDP'ye giriş sebebim 'Türkiyeleşme' projesiyle bağlantılıdır. Hepimizi üzen, mahveden bu sorunun çözümüne katkıda bulunabileceğimi düşündüm. Benim gizliliğe asla ihtiyacım yok. Şiddete hiçbir zaman inanmadım. 'Ben tahliyemi istiyorum' derken bile rahatsız oluyorum. Beraatımı talep ediyorum'' diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan avukat Gönül Erdem de, BDP'de bir süre İstanbul il yöneticiliği yaptığını ancak çalışma tarzlarındaki farklar nedeniyle sorunlar yaşadığını söyledi.
Bir müvekkiline yönelik uygulama nedeniyle İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli polislerle arasında sürtüşme yaşandığını ifade eden Erdem, bu görevlilerin kendisini bir şekilde bu dosyaya monte ettiğini öne sürdü.
Erdem, ''Beni gözaltına aldıklarında bana ''Bir Dilan'ı aldınız, siz kaç Dilan edersiniz avukat hanım?'' diyorlardı. Bu olaydan kısa bir süre önce eşimi kaybetmiştim. Evimde arama yapılırken kızım ağlamış, ona da 'Annen müvekkillerini sizden çok sevdi' demişler'' diye konuştu.
Çocuklarla ilgili çalışmalarının olduğunu anlatan Erdem, tahliye edilmesi halinde bundan sonra da sadece çocuklarla ilgili çalışmalarını sürdüreceğini kaydetti.
Daha sonra, kimlik tespitleri Türkçe yapılan sanıklardan 11'inin tahliye taleplerinin alınmasının ardından, 3 sanık daha söz alarak tahliye talebinde bulundu.
Söz alan sanık avukatlarından Fırat Epözdemir, Türkçe kimlik tespiti yaptıran sanıkların taleplerinin alınmasının Anayasa'nın 10. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesine aykırı olduğunu savunarak, Kürtçe tercümanla diğer sanıkların da taleplerinin alınmasını istedi.
Avukat Epözdemir'in bu talebi mahkeme heyeti tarafından, daha önce de bu konuda karar alındığı belirtilerek reddedildi.
Prof. Dr. Ersanlı ve Gönül Erdem'in avukatı Fikret İlkiz de, soruşturma aşamasına ve iddianameye ilişkin eleştirilerde bulunarak, ''Delilden sanığa gidilir, burada olduğu gibi kişilerden delile gidilmeye çalışılmasını, hukuk reddeder'' diye konuştu.
Kamuoyunda ''3. Yargı Paketi'' olarak bilinen 6352 sayılı yasanın tutukluluk konusundaki kararların ayrıntılı olarak gerekçelendirilmesini öngördüğünü belirten İlkiz, ''(Tutuklulukta geçen süre dikkate alınarak tahliyelerine) denmesi halinde en güzel gerekçe yazılmış olacak'' dedi.
Avukat Ercan Kanar da, davada 12 müvekkili bulunduğunu belirterek, Kürtçe savunma yapma taleplerinin reddiyle adeta sanıksız bir yargılama sürdürüldüğünü savundu.
Dosyada varsayımlarla suç oluşturulduğunu öne süren Kanar, şunları söyledi:
''Müvekkillerimden Büşra hoca için olsun, Ragıp Zarakolu için olsun, bu dava, Kürt halkının haklarını, azınlık haklarını, bireysel ve kolektif hakları savunan Türk aydınlarına gözdağı verilmek için açılmıştır.''
Büşra Ersanlı'nın adının bilim tarihe altın harflerle yazılacağını söyleyen Kanar, iddianamenin ise hukuk tarihinde ''kara bir sayfa'' olacağını ileri sürdü. Kanar, sanıkların tümünün derhal tahliye edilmesi gerektiğini düşündüğünü sözlerine ekledi.
Diğer bazı sanık avukatlarının da taleplerini bildirilmelerinin ardından duruşma, yarına bırakıldı.