Günay, ''Türk filmi izleyici sayısının 20 milyonun üzerine çıktı. Fransız sinemasının bile başaramadığı 'kendi sinemasına kendi seyircisini daha çok çekebilmeyi' Türk sineması başardı'' dedi.

Bakan Günay, Türk sinemasındaki gelişmeler ve bakanlığın 2013 planlarıyla ilgili AA muhabirinin sorularını cevapladı.

Yasal düzenlemeyle sinemanın kendi kaynaklarından yine sinemaya yardım yapılabilecek bir model oluşturulduğunu vurgulayan Günay, ''Yılda yapılan film sayısı 5'in altındaydı. Türk filmi izleyici sayısı 2 milyonlar civarındaydı. Bir anlamda Türk sinemacılığı sinema dünyasından neredeyse çıkmış durumdaydı. 2006'dan bu yana sinemaya 100 milyonun üzerinde kaynak aktardık. Bu rakam, sinemanın bütün ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılandığı anlamına gelmez ama değirmenin çarkının dönmesi için bir 'ilk su' niteliği taşıdı'' dedi.

Sinemanın bu katkıyı çok iyi kullandığını belirten Günay, şunları söyledi:
''Son yıllarda istikrarlı biçimde 50'nin üzerinde film yapıyoruz, zaman zaman 60-70'lere çıktığımız oluyor. Yine son birkaç yıl içinde Türk filmi izleyicisi 20 milyonların üzerine çıktı. Fransız sinemasının bile başaramadığı 'kendi sinemasına kendi seyircisini daha çok çekebilmeyi' Türk sineması başardı. Üstelik biz sadece içerde kendimize propaganda yapar durumda değiliz.''

-''Büyük gurur duyuyorum''-

Türk sinemasının başarısının dünyada kabul görmeye başladığını dile getiren Günay, ''1965'te aldığımız Altın Ayı ödülünü geçen yıl yine aldık. Altın Palmiye aldık, en iyi yönetmen ödülü aldık, en iyi belgesel, en iyi kısa film ödülleri alıyoruz. Ben sinemacı arkadaşlarımı bütün kalbimle kutluyorum'' diye konuştu.
Sinemacıların devletin yaptığı küçük katkıyla, kendi imkanlarını birleştirdiğini anlatan Günay, zaman zaman aksaklıkların olabildiğini ama esas itibarıyla Türkiye sinemasının başka birkaç alanda da olduğu gibi dünyada bilinir hale geldiğini söyledi.

-''Yasaklara karşı bir bakış açımız var''-

Türkiye'deki bütün kültürlerin, inançların ve eski medeniyet izlerinin korunması, geliştirilmesi ve geleceğe taşınması konusunda çoğulcu bir yaklaşımı benimsediklerini belirten Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bizim yasaklara karşı bir bakış açımız var ve bunun doğal gereği olarak yerine getiriyoruz. Nitekim önceki yıllarda tartışmalı bazı filmler vardı. Devlet bürokrasisinin alışılmış tutumuyla bürokratlarımızın dudak büktüğü, repertuvardan çıkarmaya, yasaklamaya çalıştığı bazı filmler. Bunların Türkiye'deki gösterimlerine ben gittim hiçbir sakınca da yoktu. Bir sanat eseriyle ilgili neden bürokrasi bu kadar kapalı davranır anlayabilmiş değilim ama herhalde devletin eski refleksleri var. Siz ne kadar özgürlükçü bir iktidar olursanız olun o eski reflekslerden bürokrasi çok kolay kendisini arındıramıyor.''

Günay, Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Süryanice ve Rumca gibi geçmiş döneme ait buldukları tüm eserleri geleceğe taşımaya çalıştıklarını vurgulayarak, ''Tıpkı basım yapmaya veya bunlardan sahneye, sinemaya güzel bir öneri gelirse eser aktarmaya her zaman hazırız'' dedi.

-''Yeşilçam'ın emektarlarına yeni kaynak aranıyor''-

Yeşilçam emektarlarıyla ilgili yeni çıkacak Sinema Yasası'nda bir yasal düzenleme yapmaya ve onlara destek verme konusunda imkanları biraz daha geliştirmeye çalıştıklarını belirten Günay, şu ifadeleri kullandı:
''Ama çalışanları asıl sosyal güvenceye kavuşturmak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın işi. Bu konuda ortak çalışmalarımız var. Ne yazık ki geçmişte bir sosyal güvenlik kurumana bağlı kalmak çok fazla önemsenmiyor ya da bunun gerekleri yerine getirilmiyordu. Şu anda yaşlı kuşakla ilgili böyle bir sorunumuz var. Şimdiki arkadaşlar sosyal güvenlik konularını daha da ciddiye alıyor. Biz de bu tür gerekleri ihmal etmiş, maddi ihtiyaç içinde olanlara dönük bir yeni kaynak buluşturmaya çalışıyoruz.''

-''Uygarlıklar Müzesi'nin temeli bu yıl içinde atılacak''-

Türkiye'nin ve Avrupa'nın en büyük müzelerinden birisi olacak ''Türkiye Uygarlıklar Müzesi''nin yapımına 2013'te başlamayı istediğini belirten Günay, şöyle devam etti:

''Şimdi proje yarışması safhasındayız. Projeyi bu yılın ilk aylarında tamamlarsak yılın son yarısında Ankara'da belki 100 bin metrekare kapalı alanı olan, içinde kütüphanesi, toplantı salonları ve yeme içme mekanlarıyla bir büyük dünya müzesinin temellerini atacağız. Övünmeden, arkadaşlarımı överek söylemek isterim ki biz son 5 yıl içinde müzecilik alanında bir devrim yaptık. Kıt kaynaklarımızla 10 kadar yeni müzeyi bitirdik, 20 kadar müzeyi iyileştirdik, şu anda 19 proje üzerinde çalışıyoruz. Bir kısmını projelendirdik, bir kısmının temelini attık. Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentine, Cumhuriyet'in 90. yılında büyük bir dünya müzesinin temelini atmak kalıcı bir hizmettir diye düşünüyorum. Belki bitirmek bana nasip olmaz ama Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye, dünyanın en görkemli, en gösterişli, en zengin, 'başka ülkelerden bir şey çalmadan kurulmuş' bir müzenin sahibi olabilir.''