İnce, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kendisini hedef alarak, ''Esad'a canın cehenneme' diyorsun, ABD'ye de diyebilir misin?'' dediğini söyledi.

Erdoğan'a seslenen İnce, ''Ben derim de sen diyebilir misin? Askerlerin başına çuval geçirildiğinde, 'Nota verecek misiniz?' diye sorulduğunda, 'Ne notası, müzik notası mı?' diyen Başbakan, sen diyebilir misin? Meclis'in verdiği Kuzey Irak Tezkeresi'ni kullanmak için 'ABD'yi ikna etmek gerekir' diyen Başbakan, sen diyebilir misin? Beyzbol sopası ile hizaya geçirilen Başbakan, sen diyebilir misin? Türkiye'nin çıkarlarına zarar veren herkese canın cehenneme diyebilirim ben. Esad'a da Obama'ya da 'canın cehenneme' derim ben. Türkiye'nin çıkarlarını zora sokan, zarar veren herkese 'canın cehenneme' derim'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın, kapalı oturum tutanakları ile ilgili, ''Zamanı geldiğinde, açıklandığında, Anamuhalefet partisi ne kadar maharetliymiş bunu göreceksiniz'' dediğini belirten İnce, ''Gel beklemeyelim zamanının gelmesini. Bunu dört grup kabul ederse açıklanabilir. Olmazsa grup önerisi olarak getireceğim. Gelin bu tutanakları açıklayalım. Biraz yüreğin varsa, kuş yüreği kadar yüreğin varsa gel tutanakları açıklayalım'' dedi.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini kaldıracaklarını söylediğini ifade eden İnce, 2010 yılında bu konuda kendilerinin kanun teklifi verdiğini, daha sonra kendi imzasıyla ikinci bir teklif daha sunduğunu, bunların gündeme alınabileceğini söyledi.

TÜBİTAK'ta kadrolaşma olduğunu savunan İnce, ''Biz bunun sıradan bir kadrolaşma olduğunu düşündük. Meğer, Balyoz'un altyapısı hazırlanıyormuş. Sahte, dijital veriler nasıl hazırlanacak? Meğer bunların hazırlıklarıymış' dedi.

''Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin İsraillilere verilmesini'' de önce bir rant olaylı olayı olarak değerlendiklerini belirten İnce, ''Meğer bunun arkasında da bugünkü Suriye politikası varmış. Düşünsenize böyle bir ortamda o arazinin İsraillilerin elinde olduğunu. AKP egemen güçlerin dizayn etiği bir büyük projedir'' iddiasında bulundu.

-''Hangi holdingin patronunun torununa söz verdin?''-

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan İnce, seçilme yaşının 18'e düşürülmesi önerisine ilişkin, şunları söyledi:

''Bu bir popülizmdir. Başbakan'a şunu söyleyeyim: Sen hangi holdingin patronunun torununa söz verdin? Doğum günü hediyesi mi vereceksin? Hangi fakir fukara çocuğu 18 yaşında milletvekili olabilir? 18 yaşında çocuk lisede fiilen öğrencidir. Oy gelsin de nereden gelirsen gelsin politikası.

Gençler önce, 'parasız eğitim istiyorum' diye pankart açma hakkını istiyor. Sen daha bunu vermemişsin. Sen onların KPSS sorularını çaldırma önce. Adam gibi üniversite yap. Onlara yurt yap. Onlara burs ver. Onları iyi eğit, zamanı geldiğinde milletvekili olurlar.''

Muharrem İnce, büyükşehir sayısının artırılmasına ilişkin soru üzerine, bunun bir dizayn olduğunu savunarak, kapatılacak 559 belediyenin 194'ünün CHP'li belediye olduğunu söyledi. İnce, ''Sandıkta alamamışlar buraları şimdi kanunla alma yoluna gidiyorlar. Eğer demokrasiye inanıyorsak buralarda referandum yapılmalıdır'' dedi.

-''Emir komuta ile oy verilebilir''-

İnce, er ve erbaşların da oy kullanmasına imkan tanınması ile ilgili soruya da şu yanıtı verdi:

''Neden olmasın. Partili Cumhurbaşkanı oluyorsa, partili Genelkurmay Başkanı da olmalıdır. Hatta hangi bölükten AKP'ye çok oy çıktıysa o bölüğün flamasına ampul de eklenmelidir. Mümkünse birinci çıkan bölüklere gece nöbeti, bulaşık yıkama gibi görevler verilmemelidir. Emir komuta ile oy verilebilir. 'Benim Genelkurmay Başkanım' dediği Genelkurmay Başkanı'na bir talimat verir...

Oy verme işlemi bir günde tamamlanıyor. O zaman o gün bütün kışlalar tatil mi olacak? Bunlar ince düşünüldü mü? Başbakan fantezi yapıyor. Canı sıkılmış, Türkiye'de bütün kurumları fethetmiş, tek adamlığa, diktatörlüğe oynuyor. Canı sıkılmış artık.''

Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven'in açıklamasına ilişkin Başbakan Erdoğan'ın konuşmasını değerlendiren İnce, ''Başbakan 'Benim Genelkurmay Başkanım, benim Bakanım, valim, müsteşarım' diyor. O zaman bu Emniyet Müdürü de Başbakan'ın Emniyet Müdürüdür. Dolayısıyla bunu Başbakan söylemiş oldu. Başbakan başka, yardımcısı başka, Emniyet Müdürü başka bir şey diyor. Allah kimseyi Bülent Arınç'ın durumuna düşürmesin''diye konuştu.