AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, görüşmelerin olumlu bir havada başladığını söyledi. "5 artı 1" ülkeleri, İran'dan uranyum zenginleştirmesini en fazla yüzde 20 oranında yapmasını talep ediyor. Ayrıca nükleer faaliyetlerde bulunulduğundan şüphe edilen bazı askeri tesislerin de Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun denetimine açılması isteniyor.

ASHTON VE CELİLİ'Yİ DAVUTOĞLU KARŞILADI
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda müzakarelerin başlamasından önce Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ilk olarak AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'ı, kısa bir süre sonra da İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Sekreteri ve Nükleer Başmüzakereci Said Celili'yi karşıladı.

''5 artı 1'' ülkeleri adına Catherine Ashton ve İran adına Said Celili'nin başkanlığındaki müzakerelere, diğer ülkelerden üst düzey bürokratlar katılıyor.

DAVUTOĞLU MÜZAKERELERE KATILMIYOR
Müzakerelere katılmayan Bakan Davutoğlu, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda kendine tahsis edilen bir bölümde çalışmalarını sürdürüyor.

NÜKLEER FAALİYET ŞAH DÖNEMİNDE BAŞLADI
ABD'nin desteğiyle 55 yıl önce nükleer çalışmalara başlayan İran, 1990'lardan itibaren nükleer programını Rusya'nın kontrollü desteğiyle sürdürdü. 2000'lerin başından itibaren ise Batı kamuoyu İran'ın atom bombası yapacağından kuşkulanarak Tahran'a aşamalı olarak yaptırım uygulamaya ve siyasi baskıya başladı.

Nükleer faaliyetlerine 55 yıl önce başlayan İran, ABD, Batı Almanya ve Fransa'dan yardım aldı. 1979 İslam Devrimi'nden sonra çalışmalar için Avrupa ülkeleriyle işbirliğini sürdürdü. Ancak ABD'nin engellemeleri ve Irak'la süren savaş nedeniyle 1980'li yıllarda bir ilerleme sağlayamadı. Bu nedenle 1990'ların başında Rusya'ya yöneldi.

TÜRKİYE ARABULUCU OLDU
Batı kamuoyunun İran'ın nükleer çalışmalarıyla ilgili endişeleri 2000'lerin başında hızla artmaya başladı. İran ve Batı ülkeleri arasındaki görüşmelerden sonuç alınamaması üzerine sorun gerginliğe dönüştü. Türkiye bu dönemde taraflar arasında "kolaylaştırıcı" rol üstlenerek diplomatik girişimlerini artırdı. Ancak gerginliğin artması, askeri müdahale seçeneklerinin tartışılması ve meselenin krize dönüşme emareleri göstermesiyle birlikte Türkiye sürece daha fazla müdahil oldu.

Türkiye-Brezilya-İran görüşmelerine öncülük eden Ankara, "arabuluculuk" rolü üstlendi. Bugün farklı platformlarda çözüm arayışları devam ederken, İran üzerindeki baskılar artarak sürüyor.

'NÜKLEER SİLAH' GÜNAH FETVASI
İran yönetimi ise, nükleer silah üretimi peşinde olduğu iddialarını yalanlarken, amacının yüksek teknolojiye ve elektrik enerjisine ulaşmak olduğunu savunuyor. İran dini lideri Ali Hamaney de nükleer silah yapımı, depolaması ve kullanımının dinen büyük bir günah olduğu fetvasını vermişti.

ASKERİ MÜDAHALE VE İSTANBUL'UN ÖNEMİ
Avrupa Birliği'nin aldığı karara göre, 1 Temmuz itibarıyla tüm AB ülkelerinin İran'dan petrol alımını kesin olarak durdurması bekleniyor. İran yönetiminin uygulamaya misillemede bulunmasıyla birlikte gerilimin tırmanmasından endişe ediliyor. Ayrıca ABD yönetimi ve İsrail, İran'a askeri müdahale seçeneğini halen masada tutuyor. Bu nedenle bugün İstanbul'da 5 artı 1 grubu ile İran arasında yapılacak görüşmeler büyük önem taşıyor.