İddialara göre, takı töreninde damadın halasının hediye ettiği bileziği beğenmeyen gelin Cemre, İlkay Özsarı'ya "Bilezik sahte olabilir mi" deyince kıyamet kopmuştu. "Gelini döven damat" olarak gündeme gelen Özsarı, hayatını birleştirdiği Cemre Özsarı'yı dövmediğini, iki aylık hamile olan eşine zarar vermesinin mümkün olmadığını söyledi. Damat İlkay Özsarı, düğün gününü ve öncesinde yaşananları anlattı:

CEMRE'YLE TAKSİDE TANIŞTIK

Ben taksicilik yapıyorum. Cemre'yle arabama binince tanıştım. Ailesinden şiddet görüyordu. Bir süre sonra âşık olduk. Gidip istemeyi düşündüm. Bana ailesinin onu vermeyeceğini, tek yolun kaçmak olduğunu söyledi. Ben de kaçırdım. Kadıköy Evlendirme Dairesi'nde evlendik. Daha sonra babası razı olunca, Cemre'nin mahallesinde kaçtı demesinler diye düğün yapmaya karar verdik. Aslında benim ailem de evlenmemizi istemiyordu. Sadece biz istedik diye oyun yaptılar. İki taraf da kavga istiyordu. Sonunda ben de Cemre de bittik.

GELİNİ ALMAYA YANLIZ GİDİNCE KIYAMET KOPTU


Düğün günü iki ailenin de psikolojisi bozuktu. Kavga-dövüş biraraya geldik zaten. Sabah heyecanlıydım. Damatlığımı giydim, saçımı da kendim yaptım. Gelini almaya gidecektik, bizim taraftan kimse gelmek istemedi. Oysa annem ve babam da gelmeliymiş, adet böyleymiş. Gelini almaya yalnız gidince kıyamet koptu. Annemin gelmediğini görünce çıldırdılar. Kafama tabak fırlattılar. Gelinin kurdelesini bile ben bağlamak zorunda kaldım. Kurdeleyi tekmeliyorlar, bu senin işin değil, anneni çağır diyorlardı. Ben sustum, bir an önce bu işin bitmesini istiyordum. Ailem doğrudan düğün salonuna geldi.

HALAM KINA GECESİ BİLEZİK TAKTI

Daha önce kına gecesinde halam Cemre'ye bir bilezik takmıştı. Bilezik kırılınca Cemre, "Bu bilezik sahte mi" diye sordu. Ben de anneme düğünde, "Bilezik kırılmış, sahte olabilir mi" dedim. Sormaz olaydım. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Annem gitmeye kalktı. Yalvardım, yakardım, gitme dedim dinletemedim. Annemin bu hareketi her şeyin başlangıcı oldu. Kayınpederim ile babam aralarında tartışırken Cemre'nin ağabeyi babamın üzerine yürüyünce tutamadım kendimi. Ağabeyine vurdum. Zaten benim karıma da işkence yapıyor, her gün dövüyordu. Karakolda da söyledim, "İlk ben vurdum" dedim. Sonra herkes birbirine girdi. Biz Karadenizliyiz. Düğünde adettir, atarız diye silah getirmiş kuzenim. Daha önce kına gecesinde de havaya ateş etmiştik. Sonra herkes üstümüze gelince kuzenim havaya ateş etti.

KARIMIN KILINA ZARAR GELMESİN

Benim karım hamile, orada kılına zarar gelse ben ölürüm zaten. Ona vursam bunu söylemez mi? O kadar fotoğraf çekildi, benim ona vururken fotoğrafım nerede? Benim arabada darp ettiğim söyleniyor, biz arabadan el ele çıktık. Olaydan sonra karakola gittik, orada babam fenalaşınca hastaneye kaldırdık. Cemre'ye mesaj attım. Bana "Babama silah çektin s... git" diye cevap yazdı. Ben elime silah bile almadım. Karımı seviyorum. Bana dönmesi için sürekli Yasin okuyorum. Duayla onu Allah'tan istiyorum. Uyumuyorum, uykum gelmiyor. Yemiyorum, acıkmıyorum. Tırnaklarımı yemekten, tırnak kalmadı. İşten kovulmamak için emaneten araba kullanıyorum. Bir günde ömrümden 10 sene gitti. Başta benim annem ve onun ağabeyi olmak üzere iki taraf da suçlu. Ben sadece Cemre'yi istiyorum. Bana dönmezse ya kendimi öldüreceğim, ya da tımarhaneye gireceğim.

MÜŞTERİLERİMLE DERTLEŞİYORUM

Şimdi babası beni tehdit ediyor, öldürecekmiş. Ben öldürülecek ne yaptım? Ona hiç saygısızlık yapmadım. Kimse karım, çocuğum ne olacak diye düşünmüyor. Benim tek istediğim Cemre ve çocuğum. Biraz daha paramız olsaydı böyle olmazdı. Belki o bileziğin bir üstünü alırdık, kırılmazdı. Takside çalışırken iki müşteri, "Cinnet geçiren damada ne kadar benziyorsun" dedi. Kuran-ı Kerim üzerine yeminler ettim karıma vurmadığıma. Anlattım durumumu, en sonunda bana inandılar. Arabaya her binen her müşteriye olayı anlatıp dertleşiyorum.

Kaynak: Taraf