Sanık ve gizli tanık İlker Çınar, Zirve Yayınevi davasında yargılanan asker sanıklara yönelik kullandığı ifadelerde, “Devletin gönderdiği ödenekleri devlete karşı kullandınız. Devlete yapılan manipülasyonlarla birlikte bu yapının yasa dışı olduğunu görelim. Her şeyi yapacaksınız, sonra her şey ortaya çıkınca ‘Devlet söyledi’ diyeceksiniz. Devletin bu yapıdan kurtulması lazım. Devleti adres göstermeden önce devletin manipülasyon edildiğine bakmak lazım. Bu yapı sürekli değerlerin arkasına saklanmak suretiyle kendisini gizlemiştir. Bu örgütün bölücü örgütten farkı, devlete saldırır, devleti istismar eder. PKK insanları istismar eder, bu örgüt devleti istismar eder. Devleti istismar eden örgütün Malatya ayağı ortaya çıkınca, yine devleti suçlamışlardır. Acaba devlet mi ‘gidin öldürün’ dedi. Devlet biliyor mu yanıldığını? Hem devleti yanıltıyorlar, hem devleti kullanıyorlar. Bu sadece Malatya ile sınırlı değil. Trabzon’da göründü, Hrant Dink olayında da göründü. Örgütün amacı AK Parti ve Başbakana darbe yapmaktır. Bu nedenle 2006 yılından itibaren Hristiyan cinayetlerini başlatmıştır. Ben bu yapının içinden çıkıp gelen biriyim” iddiasında bulundu.

Çınar ayrıca, “Hurşit Tolon, 2005 yılında TSK’dan emekli olmuştur. Ancak TUSHAD’daki görevi devam ediyordu. TUSHAD’daki görev, sağlık sorunu ve ölünceye kadar devam eder. Bana TUSHAD’a girince, ‘emekli olabilirsin, maaş da alabilirsin ama TUSHAD’dan ayrılamazsın’ denmişti” ifadelerini öne sürdü.

Kendisine 10 Ocak 2005 tarihinde, kurye aracılığı ile TUSHAD talimatının ulaştırıldığını, bu tarihten itibaren saha çalışmasına başladığını ve kurduğu kiliseyi bu nedenle dağıttığını ileri süren İlker Çınar, “Bana 10 Ocak 2005 tarihinde TUSHAD talimatı kurye ile ulaştırıldı. Bu belgeyi kendimi garanti altına almak için sakladım. Belgenin ıslak imzalı halinin nerede olduğunu bilmiyorum. İmha da etmiş olabilirim. Saha çalışması yaptığım tüm çalışmalarda tüm imkanlar, TUSHAD tarafından karşılanmıştır. Türkiye’nin yüzde 10’unun Hristiyanlaştırılacağı ifadesi bana değil, TUSHAD’a aittir. TUSHAD’dan aldığım talimatlar karşısında, misyonerlerin Türkiye’ye karşı bir tehlike olduğunu anlattım. Bunun için 2005 yılında tekrar Müslüman oldum. Birçok kurum, kuruluş, üniversite ve sivil toplum kuruluşlarında panel, seminer ve konferanslara katıldım. Misyonerlerin arasında bulunmuş bir Türk papaz olarak, misyonerler aleyhinde propaganda yaptım. İçinde bulunduğum misyonerlerin yasa dışı faaliyetler yürüttüğünü söyledim. Bunun adı saha çalışmasıdır. Talimatı TUSHAD verdi” dedi.

Dava sanıklarından astsubay Atılgan'ı Mersin’den tanıdığını belirten Çınar'ın, “Abdullah Atılgan’a borç para verdim. İşlettiğim parka gelir; yer, içer para vermezdi. Benim çay bahçem onların bankamatiği gibidir” şeklindeki sözleri üzerine Atılgan, “Yalan söylüyor” diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine araya giren mahkeme başkanı Hayrettin Kısa ise Çınar'a, “Faturan varsa, icraya ver tahsil et” dedi. İlker Çınar, “Abdullah Atılgan olmasaydı, bu kadar çalışmayı yerine getiremezdim” diye konuştu.

Öte yandan, duruşma esnasında İlker Çınar, sanıklardan Ruhi Abat’ın özel yaşamıyla ilgili ifadede bulununca, Ruhi Abat duruşma salonundan ayrıldı.
Mahkeme heyeti, duruşmayı 15 Mayıs Çarşamba gününe ertelerken, duruşmada sanık ve gizli tanık Çınar'ın bulunduğu noktadan ifadesinin görüntü sistemi üzerinden alınmasına devam edilecek.