Örgüt, Paralel Yapı soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan ve aralarında Hidayet Karaca ile Ali Fuat Yılmazer gibi polis müdürlerinin de bulunduğu 75 kişiyi kurtarmak için 25 Nisan’da düzenlediği tahliye operasyonuyla, yargıdaki örgütlü yapısını adeta gözler önüne serdi.
Hukukçular, daha önce başlatılan soruşturmalarla ortaya çıkan Paralel Yapı’nın, 25 Nisan’da düzenlediği tahliye operasyonuyla örgütlü yapı olduğunun bir kez daha tescillendiğini söyledi.

ÖRGÜTLÜ YAPI OLMADAN TAHLİYE KARARI ÇIKARILAMAZDI 

Avukat Rıza Saka, Paralel yapıya yönelik Ankara ve İstanbul merkezli çok sayıda soruşturmanın başlatılmış olduğunu ve bu örgütün hukuken de ‘Fetullahçı Terör Örgütü’ adıyla tescillendiğini söyleyerek, “En son tahliye olayında böyle bir karara imza atabilmek için hukuku hiç bilmemek lazım. Yani bir hukukçu böyle bir karar veremez. Çünkü mahkemenin biri dosyayı kabul ediyor, diğeri de yetki alanına girmemesine rağmen 75 tutuklu şüpheli ile ilgili tahliye kararı veriyor. Bu bir hukuk garabetidir” dedi.

Saka, “Yukardan alınan emirle ve örgütlü yapıda hareket edilerek ancak böyle bir karar verilebilirdi. Yoksa normal hukukta böyle bir kararın çıkarılma imkanı yok. Bu son hadise de aslında yargıda bir paralel yapılanmanın var olduğunu ve asıl niyetinin de hukuki yargılama değil, örgütün yararına olabilecek çalışmaları yapmak olduğu çok net bir şekilde ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı.

"ÖRGÜTÜN NOKTASAL BİR OPERASYONUDUR"

Avukat Necip Kibar ise, Paralel yapı denilen yapının, Türkiye’nin büyümesini istemeyen uluslararası kapitalist ve emperyalist güçlerin Türkiye ayağı olduğunu söyledi.

“Yani bu uluslararası günlerin Türkiye’de kendi çıkarlarını korumak için devlet kurumlarında örgütlü bir yapı kurmuştur. Geçtiğimiz günlerde yargıda yaşanan tahliye hadisesi de bu yapının noktasal bir operasyonudur” diyen Kibar, “Buna benzer hadiseler seçimlere kadar yaşanabilir diye düşünüyorum. Bu da Türkiye’ye yönelik çok ciddi operasyonlar yapmak istediklerinin bir göstergesidir” dedi.