Bahçeli, Beytüşşebap'taki terörist saldırı öncesi yapılan söyleşide terör olaylarına ilişkin haberlerin kamuoyu duyarlılığını korumak için verilmesi, ancak istismardan kaçınılması gerektiğini vurguladı
Volkan YANARDAĞ'ın haberi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, okula başlama yaşı gibi toplumu doğrudan ilgilendiren önemli değişikliklerin, konunun uzmanları ve öğrenci velileriyle derinlemesine tartışılmadan yapılmasının yanlış olduğuna dikkat çekerek, 'Gelişmiş toplumlarda dayatma olmaz' dedi.
Antalya gezisi dönüşünde AKŞAM'ın sorularını yanıtlayan MHP lideri, eğitim sistemindeki değişikliklerin yanı sıra, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması, terör olayları ve şehit haberlerinin medyada veriliş şekli, Suriye'deki gelişmeler ile partisinin kasım ayında yapılacak büyük kurultayına ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Akademisyen kökenli bir siyasetçi olan Bahçeli'nin, gündemdeki konularla ilgili değerlendirmeleri şöyle:

66 AY DAYATMADIR

- İlköğretime başlama yaşının 66 aya çekilmesi çok tartışılıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Milli Eğitim sistemine ilişkin bir yasa çıkarıldı ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) buna göre düzenlemeler yapıyor. İlköğretime başlama yaşı gibi toplumu doğrudan ilgilendiren önemli değişikliklere ilişkin endişeler veya aksayan yönler dile getiriliyorsa, konunun üç kesim tarafından ele alınması gerekir. Her konuyu siyasetçilerin önüne atmak doğru değil. MEB yöneticileri, eğitim ve sağlık uzmanları ile öğrenci velileri, konuyu derinlemesine tartışmalı ve ortaya çıkan duruma göre bir değerlendirme yapılmalıdır. Bu yapılmadan, 'biz söyledik öyle olması lazım' dayatmasına gidilmesi son derece yanlış. Gelişmiş toplumlarda, bu tür dayatmalar olmaz. Tartışılan konular arasında öne çıkan bir husus da, çocuğunu okula göndermek istemeyen velilerden rapor istenmesidir. Bu uygulama, 'çocuğunun geri zekalılığını tescil et' gibi bir sonuç ortaya çıkarıyor. Gelecekte birçok sıkıntıya sebebiyet verecek, öğrencileri ve velileri zor durumda bırakacak, korkutma yöntemine dayalı bu tür uygulamaları doğru bulmuyorum.
- Ülkemizde Milli Eğitim sistemi çok sık mı değişiyor?
AK Parti'nin tek başına iktidara geldiği tarihten bu yana, Milli Eğitim'de dört bakan değişti. Milli Eğitim gibi bir alanda bu kadar çok bakan değişmemeli. Değişen her bakan yeni politika ortaya koyuyor. Şura kararları falan dikkate alınmıyor. Geçmişte de bu böyleydi. Anavatan Partisi'nin tek başına iktidar olduğu dönemde de, Milli Eğitim'de beş bakan değişmişti. Eğitim gibi hassas bir konuda her partinin, her hükümetin programları vardır. Aynı siyasi partinin iktidarda bulunduğu sırada gerçekleşen bakan değişikliklerinde, hükümet ve parti programları dışında uygulamalar getiriliyorsa, bunun sonucunda milli eğitim bir çıkmaza sokuluyorsa, Sayın Başbakan'ın bu bakanların hepsini görevden alması lazım.

KAMUOYU DUYARLILIĞI KORUNMALI

-  Başbakan medyadan, şehit haberlerinin verilmemesini istedi. Bu bakış açısı gerçekçi mi?
Medyanın, şehit cenazeleri ve terör faaliyetlerine ilişkin haberleri verirken, istismar edici yayınlar yapmasından herkes şikayetçi. Ama ülkede yaşanan olaylara ilişkin gelişmeler de, haber niteliği ve kamuoyu duyarlılığını korumak açısından tabii ki verilmeli. Ancak bu yayınların da istismar edici tarzda olmaması gerekiyor. Televizyona bakıyorsunuz bir tarafta Erdoğan, diğer tarafta Kılıçdaroğlu ortaya bir kare daha açıyorlar: Şehit. Herkesten bir sorumluluk beklediğimiz şu noktada en büyük sorumluluk kamuoyunu aydınlatma konusunda medyaya düşüyor. Medya kendisine çeki düzen vermelidir. Terörist faaliyetin içinde olmamakla beraber terörist faaliyetin amaçları doğrultusunda bir siyasi sonucu elde etmek isteyenler her gün televizyona çıkıyorlar. Neredeyse, 'teröristlerin hepsi masum, affa uğramaları lazım, toplumsal huzur ancak böyle sağlanır, çift taraflı silahsızlanmaya gidilmelidir vs' konuşup duruyorlar. Medya bu insanları çıkarmaya mecbur mu? Bunlar dışında konuşacak kimse yok mu?

PARTİ KAPATMA ZORLAŞMALI AMA

- Dokunulmazlık konusunda iktidardan çalışma gelirse nasıl yaklaşırsınız? Parti kapatmaya nasıl bakıyorsunuz?
MHP olarak, siyasi partilerin kapatılma olayları karşısında partilerin kapatılmasını zorlaştırıcı hükümleri ifade etmiş, mümkün olduğu kadar da siyasi partilerin kapatılması değil, kapatma eylemine katkı sağlayan yöneticilerin sorumlu tutulmaları gerektiğini söylemiştik. Parti kapatma, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit edebilen bir eylemin içerisine açıkça girilmişse, o zaman düşünülmeli. Ama ondan evvel kim yapıyorsa onların cezalandırılması lazım. Terörle mücadelede esas kabul edilebilecek olan, özü korunmak kaydıyla dokunulmazlığın kaldırılması görüşümüzü, bayram törenleri sırasında yaptığımız bir konuşmayla dillendirmiştik. Bunun nasıl olacağını da, 'anayasa değişikliği' önerimizle gösterdik. MHP'nin sahip olduğu milletvekili sayısı anayasa değişikliği için yeterli değil. Hal böyle olunca önerilerimizi, AKP ve CHP grup başkanvekilliklerine ulaştırdık. Şu ana kadar bunlardan herhangi bir cevap alınmış değiliz. Bazı değerlendirmeleri basınla paylaştılar. Dokunulmazlığın terör konusunda kaldırılabileceğini ifade ediyorlar. Bu konuda bir adım atarlarsa, MHP o zaman kolaylaştırıcı, destekleyici bir konumda olur. Üzerine düşeni de yapar.
- CHP sadece kürsü dokunulmazlığı olsun diyor.
Hangi düşünceyle hareket ediyorlar bilmiyoruz. Sundukları bir metin de yok. Böyle bir teklifleri varsa getirsinler. Kamuoyumuz ve Meclis bu konular üzerinde tartışmaya başlasın. Yoksa 'ben şu kadarını isterim, bu kadarını istemem' gibi tartışmayı özden kopararak yaparsa oyalama olur.
- CIA Başkanı Türkiye'ye geldi. Yakın süreçte Suriye'ye bir müdahale bekliyor musunuz?
Suriye'deki meydana gelen olayların başlangıcında ABD'nin inisiyatifi olduğu biliniyor. Ancak ABD'de 4 Kasım'da başkanlık seçimi yapılacak. Bu durum dikkate alındığında kısa bir süre içinde bir müdahalenin olmayacağı anlaşılıyor. ABD dışişleri yetkilileri, genelkurmay başkanları uyarıda da bulundular. ABD'nin tutumu 4 Kasım'dan sonraki süreçte ortaya çıkacak.

Acımız tarifsiz nefretimiz tanımsız

Devlet Bahçeli, Beytüşşebap saldırısına ilişkin 'Artık AKP hükümeti bir karar vermeli, bölücülüğün fitme ve karargah merkezi olan Kandil'i ve mücavir alanlarını yerle bir etmeli' dedi.
Bahçeli, dün yaptığı yazılı açıklamada saldırıyı, 'Bardağı taşıran damla' olarak niteleyerek, Türk milletinin ayakta olduğunu ancak kayıplara dayanacak sabrının kalmadığını ifade etti. 'Acımız, hüznümüz tarifsiz; öfke ve nefretimiz tanımsızdır' ifadelerini kullanan Bahçeli, PKK'nın kamu binalarını hedef alarak psikolojik avantaj elde etmeye çalıştığını vurguladı.
Teröristlerin sınır ötesinden sızdığının anlaşıldığını bildiren Bahçeli, 'Bu itibarla, artık AKP hükümeti bir karar vermeli, bölücülüğün fitne ve karargah merkezi olan Kandil'i ve mücavir alanlarını yerle bir etmelidir' görüşünü iletti. Bahçeli açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Bölücü hainlere umut ve heyecan kaynağı olacak niyet, teklif ve yaklaşımlardan kaçınmak için olağanüstü bir dikkat ve itina gösterilmesi zorunluluktur. Bu nedenle, İmralı projesi olan yeni bir 'akil adamlar' oluşturma çabasından ve girişiminden yol yakınken vazgeçilmelidir. Milletimizin aklı ve iradesi her şeye kadir ve yeterlidir (...) AKP hükümeti Türk milletinin birlik ve beraberliği daha fazla yara almadan müzakereci adımlardan, yılgın ve yavaş siyaset tercihlerinden acilen çıkarak aldığı millet görevini layıkıyla yerine getirmelidir. Bilinmelidir ki, partimiz niteliği milli olan her müdahale ve hazırlığın yanında olacak, yanlış ve sakat gördüğü her uygulamayı da şuurlu bir şekilde eleştirecek ve uyarıcı işlevini gösterecektir.'

TOPLUMSAL ŞUUR GELİŞMELİ

- Sakarya'da görülen O.Ç. davasında sanıklar hakkında 'beraat' kararı verildi.
Ben bu gelişmeyi 'utanç verici bir karar' olarak değerlendiriyorum. Hangi gerekçeyle böyle bir karar verilebilir anlamış değilim.
- İzmir'de 6 yaşındaki Umut'un, serseri bir kurşunla ölümü...
Düğün alayının karşılanmasında, futbol maçlarından sonra kutlamalarda kullanılan silahlardan dolayı hayatını kaybeden çok sayıda insanımız var. Sadece silahı yasaklamakla sorun çözülmez. Silah ruhsatlı olsun, olmasın bu tür acılar devam eder. Bunun tedbirini çok yönlü almak lazım. Toplumsal şuuru geliştirecek adımlara ihtiyaç var.

10'uncu kurultaya 10 aday isteği

-  Trabzon Milletvekili Koray Aydın MHP Genel Başkanlığı için adaylığını açıkladı. Çok net olmayan ifadelerle de sizi eleştirdi.
Çıkan adaylar beni överek adaylıklarını sürdüremezler. O zaman adaylıklarıyla çelişir. O da eleştirecek. Güzel bir davranış.
-  'İsteyen herkes aday olabilir' dediniz. Bir aday enflasyonu mu yaşanıyor?
1997 yılından itibaren 17 adayımız çıkmış. Bugünkü siyasi partilerin içerisinde genel başkan adaylığı olarak 17 adayın çıktığı başka bir parti yoktur. Biz il ilçe kongrelerinde birden fazla adayın mümkün olabileceğini, ancak adaylar arasında diyalog, yarışın MHP'ye zarar vermeyecek bir olgunlukta geçmesini istemişiz. Şimdi tanımış olduğunuz bu demokratik esnekliği büyük kurultayda daraltmak, katılaştırmak doğru olmaz. Büyük kurultayda da çok sayıda aday çıkması lazım. Burada dikkat edilmesi gereken husus, genel başkanlık makamı gelişigüzel bir makam değildir. Adaylık sürecinde genel başkanlık makamını önemsizleştirecek davranışlardan uzak durmalı. 4 Kasım 'da 10. Kurultay olduğu için 10 adayla yapma arzusunu da kitle istiyor. Ne yapalım yani, kitle istiyor
(gülüyor)

Osmaniyeli aile ile hatıra fotoğrafı

Antalya gezisi dönüşünde AKŞAM'ın sorularını yanıtlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Afyonkarahisar'da verdiği mola sırasında Osmaniyeli bir aileyle karşılaştı. Hemşerilerinin fotoğraf çektirme talebini kırmayan Bahçeli, 'Bu fotoğrafın altına, 'Bir lider üç nesil' yazılır' dedi.